Yeni bir yıla girerken, insanın sevdiklerine ve dünyaya iyilikler dilemesi insanî bir durumdur. Bu dilekler &lsquomucizevi düşler&rsquo içerse bile. Yani, bir an için, son 3500 yılın sadece 230 yılının savaşsız geçtiği gerçeğini unutarak, &ldquoYeni yıl savaşların bittiği bir yıl olsun!&rdquo dileği gibi. Ya da, zalimin yeni maskesiyle daha da zalimâne pusularda, mazlumun daha da zayıflatılmış olduğu gerçeğini unutarak, &ldquoZulmün dindiği, barış ve kardeşliğin dünyamıza egemen olduğu bir yeni yıl!&rdquo dileği gibi. Yılın son günü yayımlanacak olan bu yazıyı yazmaya oturduğumda, benim duygum da buydu. Şiir sevdam ve duygusal yapım nedeniyle &lsquomucizevi düşler&rsquoe herkesten çok yatkınım. Mucizevi düşlerle dünyaya bakıp yazı başlığı düşünürken, aklıma gelen bu kara başlıkla, okurdan önce açıkçası ilkin kendimi kırbaçladım. Bir yanımda düşlerimin son derece insanî ve ipekten avcu, diğer yanımda gerçekliğin kırbacı vardı. Üzgünüm, acı da olsa kırbacı seçtim. Gerçeği, gerçeğin sesini.. 
Yılanın duyma duyusu yoktur. Yılanı kötülemiyorum. Tam tersi bütün hayvanlar gibi onu da severim. Üstelik çok duyarlı bir hayvandır. Biraz tanıyan, çok duyarlı olduğunu bilir. Ses duymaz ama hayata duyarlıdır. Duymazlık ve duyarsızlıkta insanla hiçbir hayvan yarışamaz. Görmezlikte de öyle. Sözgelimi, eşeğin gözleri dört ayağını da görme özelliği taşır. Sadece bu özelliği nedeniyle değil, yaşamsal duyarlığıyla da yanlış adım atmaz. Yanlış adım atmada eşek insanla yarışa çıkmaz bile. Canlılar aleminde, insan kadar, attığı adımın körü yoktur! Üstelik &lsquogözü açıklık&rsquo sayarak yapar bunu! Anlamak güç! Nasıl anlayayım? Benim ilk gençlik yıllarımda Toroslar&rsquoın özgürlük simgesi İnce Memed&rsquoim, Çankaya&rsquoya iniverdi ve &lsquotürban bağı&rsquona boynunu uzattı! Adalet Hanım, elindeki terazisinde tarttı bunu, &ldquoDevlet başkanının darbeyle değil seçimle geldiği&rdquo gerekçesine dayalı olarak &lsquoonur&rsquola &lsquobağın&rsquoın çelişmediğine hükmetti! &lsquoHitler de seçimle gelmişti Evren de halk oylamasıyla başkan olmuştu&rsquo gibi anımsatmalara boşuna hiç başvurmayın. Aydın olmanın o katındaki insanın, &lsquoatılan adıma körlüğü&rsquonde, bu türden kanıtların kıymeti harbiyesi yoktur! Kimse kusura bakmasın, benim böyle durumlarda yılanın duyarlığına da, eşeğin gözlerine de kurban olasım gelir! Tabi, bir de insanlık tarihinin gerçekliği var. Hiçbir örtünün, hiçbir taktiğin, yanlış ve karanlık olana &lsquolegalite&rsquo sağlayamadığı gibi. &lsquoBulunup&rsquo kendisine gösterildiğinde, A.Gül için, Bekir Coşkun, &lsquoHayır, benim değil!&rsquo demişti. Neyse ki &lsquosahibi&rsquo çıktı! Sade bir demokrat olan Bekir Coşkun&rsquoun değil ama devrimci Yaşar Kemal ve Adalet Ağaoğlu&rdquonun Cumhurbaşkanı olan A.Gül hakkında tarih ne gösterecek bakalım? İnsan olarak biz görmesek de, insanlık görecek. Çünkü, ilerlemenin tek yolu bu: attığı adımı göre göre gitmek! Baksana, biz daha &lsquoYaşar abi ne o, liboro kendi kalesine gol atar mı?&rsquo diyemeden neo-liberal tribünde alkış koptu! 4. hakem tarih! Tarihin raporunu bekleyeceğiz. Bugün için karartma yoğun. 
Onurlu duruşun yankısı nasıl da elektriklidir! Dik duruşunu Toroslar&rsquola, inceliğini ipek kozasıyla bilemiş şair Metin Demirtaş&rsquoın, 1967 de yayımladığı ve hemen tutuklanmasına neden olan &lsquoBizim de Dağlarımız Var Che Guevara&rsquo şiiri unutulur mu? İşte 2008 in sonlarına doğru bir kez daha yankılandı, Iraklı gazetecinin elindeki ayakkabıda. Daha doğrusu yüreğinde. O şiiri hiç okumamış da olsa. Duygusuyla, duyarlığı ve gerçeği görme yetisiyle. 1967 de Metin Demirtaş &ldquodağlarımız...&rsquo diyordu: 
           &ldquo...dağlarımız
            ve hiçbir şeyimiz yoksa da
            emperyalistin suratına fırlatacak
            bizim de papuçlarımız vardır Che Guevera&rdquo 
Hayat bu işte.Ve şiirin yaşaması. Dik duruş. O duruşta direniş. Hayattaki yankısıyla öpüşmek. 
Şimdi, &lsquoAyakkabımın hedefinde Obama var!&rdquo desem, &lsquoYeni yılda ayakkabılarımızı daha iyi kuşanmalıyız!&rdquo desem, bizim karınca ruhlu ve karınca kaderli marksist arkadaşlarımız dışında bu dilek kime gerçekçi gelir? Demek ki güçlü bir &lsquokarartma&rsquo var. Şimdi, Çarşı Grubu&rsquona bile &lsquoBaşkan siyah / Saray beyaz / işimiz ayaz!&rsquo diye bir slogan yollasam, anlaşılmaz! Yani Beyaz Saray ve dolayısıyle dünyamızın yeni yıl kaderi üstündeki &lsquokarartma kurnazlığı&rsquo yetisinde de, bukelemun dahil, insanla hiçbir canlı yarışamaz! Marksistlerden söz ederken aklıma karıncanın gelmesi boşuna değil. Kendinin elli kat ağırlığı yükü çekmesi onun doğasında var. Marksistin ise ruhunda! Özverinin yüceliğine bak! Dünyamızın daha yaşanılır olması için kurulan düşü, yaşamlarının doğal parçası kılmış devrimcilerin yükleri gelen yılda daha da ağır.  
Beyni olan canlılar aptallıkta yarışsa, yine insan birinci gelir! Diyelim ki bir köpek gitsin sobayı koklasın! Sahibinin sopası dahil, bir daha hiçbir güç ona o sobayı koklattıramaz! Canlının beyni ve deneyi arasındaki doğru orantı budur. İnsanda öyle değil. Beyinle &lsquoters orantı haller&rsquo en çok insanda var. Yıllardır Bush&rsquoun cehennem yangınlarını kokladı. Yeni yılda Obama&rsquoyı bekliyor. İştahla! Beyni olmayan denizyıldızını, ben şahsen, bu hallerdeki insandan daha tutarlı ve güzel bulurum! Yılın son haftasında, dünya basınında, &ldquoObama&rsquoya umut bağlayan kimi çevreler&rdquoin, Obama&rsquoya karşı &ldquoilk düş kırıklığını yaşadığı&rdquo yazıldı! 20 Ocak&rsquotaki başkanlık devir töreninin duacısı olarak Obama&rsquonın, Darwin&rsquoi reddeden, kürtajı yahudi soykırımıyla eş tutan, eşcinselliğin yasaklanmasını isteyen ve Ahmedinejad&rsquoın öldürülmesi gerektiğini savunan gedikli gerici Evanjelik papaz Rick Waren&rsquoi davet etmesi nedeniyle. Yani, oyunu aldığı insanların tam tersi bir papaz ona dua edecek! Karartmadaki kurnazlığa bak! Yeni yılda yeni başkan için kurulan &lsquomucizevi düş&rsquo biraz erken kırılmaya başladı. Gerçekten yürek burkan bir durum! Barış simgesi, melek yüzlü Kenedy, hiç olmazsa geldikten bir süre sonra Küba&rsquoya saldırmış, ardından Vietnam&rsquoa çullanmıştı! Obama biraz daha dinamik! Bu papaz işi bunun alâmeti. Zaten Filistin&rsquode kan musluğu da açıldı. &lsquoDuracak&rsquo denen savaşta ise sıçrama var! 
&lsquoSavaş&rsquo dedim de aklıma geldi: bir gün Savaş Ay&rsquoa, &ldquoAslanım niye böyle abuk sabuk, ıvır zıvır ve aptala ayarlı programlar yapıyorsun?&rdquo diye sormuştum. &ldquoYani nasıl, sana göre mi program yapayım? Sen kaç kişisin, diyelimki beş bin, hadi on bin, hadi beş milyon! Ben sana program yapsam bir gün tutmazlar!&rdquo diye yanıtlamıştı. Sustuğumu görünce de &ldquoYaa!&rdquo demişti. 
Gurbetteki işlerimden birisiydi, bir ara video-kaset kiralayan bir dükkânda çalıştım. Video-kaset kiralayan aileler aynı filmi on kez, yirmi kez falan seyrediyordu. Çoluk çocuk filmi ezberliyorlardı. Sokakta küçük çocuklar filmden diyaloglarla oynuyorlardı. Şimdi diziler var. Aptallığa ayarlı. Ciklet gibi. Gerçi, ağzında uyudun mu, sadece saçına, kıçına bulaşan ciklet, uykusunda insanın düşüne bulaşan, aptallığa ayarlı diziler yanında masum kalır ya! İnsanlar şimdi bir ağızdan yeni yıl dilekleri sunuyorlar birbirlerine. Tıpkı dizilerdeki ilânı aşklar, varılmaz olsa da kurulmuş düşler gibi! Yazık ki gerçeğimizde karartma var.  
Bir çizer arkadaşım anlattı geçen gün, karikatürünü Taraf&rsquoa veren arkadaşın ürününü yönetmen, &ldquoBiraz fazla anti Amerikan&rdquo diye geri çevirmiş. O da &ldquoNe yapayım, Zaman&rsquoa mı vereyim?&rdquo diye yanıtlamış! Evet, gerçeğimizde karartma var! Üstelik karartma, savunmaya yönelik değil, saldırıya yönelik. 
Bu yazının başlığını koyup yazmaya başlayacaktım ki, Kemal Okuyan&rsquodan zarif bir ileti aldım. İki satır. İtiraf etmeliyim ki, Okuyan&rsquoın iletisi, &lsquoyeni yıl&rsquo konulu yazımın ruhunu etkiledi. İki satırlık iletisinde iki daveti vardı. İlki, düzenledikleri &lsquoyeni yıl yemeği&rsquo. Ona ancak bu yazıyla katılabiliyorum. İkinci daveti, TKP&rsquonin 9. Kongresi&rsquonin Türkiye Konferansı. Halkının acılarına duyarlı, gerçeği gören, attığı adımın bilincinde olan, gücünün elli kat fazlası da olsa doğru bildiği yükün altına girmekten sakınmayan insanlar beni etkiliyor. 
Mucizevi düşlerini gerçekliğin ateşinde yoğuran, zalime karşı duyduğu öfkeyi mazlumun, mahzunun, masumun acısında bileyen, safını halkının özgürlük mücadelesinde tutan, insan olduğunun bilinciyle, yeryüzünün gerçek sahibi olma tutkusuyla yaşayanlara, yani hayata ışık taşıma çabasındaki insanlara, yeni yılda daha çok gereksinim var.  
Yeni yılda çoğalma duygusuyla...  
 
Nihat BEHRAM / Aralık 08