Krasny Oktyabr, semboller, icat edilen gelenekler

Çarşamba akşamı Galatasaray Erkek Basketbol takımı, Eurocup grubu karşılaşması için Volgograd (eski adıyla Stalingrad) deplasmanında, BC Krasny Oktyabr (Kızıl Ekim Basketbol Kulübü) ile, Lenin Bulvarı'nda yer alan Sendikalar Spor Salonunda karşı karşıya geldi. Çelik işçilerinin kentinde, Mamayev Kurganda (Mamayev Anıtı) bulunan ünlü ve devasa "Anavatan" heykelini logosunda taşıyan ekip, SSCB Kahramanı Vasili Zaytsev'in torunu olan Vyaçeslav Zaytsev'in hücumda kötü bir gün geçirmesinin de etkisiyle, karşılaşmadan mağlup ayrılan taraf oldu.

Yok artık -Lebron James-! Yukarıdaki takım, yer, iktisadi işletme ve insan isimleriyle diğer bilgilerin, kısacası hikayenin tamamının uydurma olmalı. Oysa yalnızca, Savaş Kahramanı ünlü keskin nişancı ile takımın gardlarından Zaytsev arasında kurduğum akrabalık bağlantısı hayal ürünü. Sol portal okuru sporseverlerin dikkatini, sembolizmin doruklarına varan hikayesiyle Krasny Oktyabr'a çektiğimize göre devam edebiliriz. Putin'in Rusyası, 1990'ların ekonomik ve siyasi krizlerinden kurtulma sürecinde, dün 98. yıldönümünü idrak ettiğimiz Ekim Devrimiyle açılan Sovyetler Birliği döneminin sembolleriyle barışık bir görünüm sergiledi. Bu süreçte en çok öne çıkan, Rusya Federasyonu ve eski Sovyet Cumhuriyetlerinin halklarının hafızasında hatırası, Ekim Devrimine kıyasla çok daha taze olan 2. Dünya Savaşı, ya da halen korunan Sovyet dönemi tabiriyle Büyük Anayurt Savaşı sembolleri oldu. Her yıl 9 Mayısta kutlanan Zafer Günü geçit törenlerine 1995'te 50. yıldönümü vesilesiyle yeniden başlanırken, Rusya'nın G8'e alındığı ve Batıyla daha iyi ilişkilerinin olduğu 2005'teki 60. yıldönümü törenini, onur konuğu olan ABD Başkanı George W. Bush, Putin'in yanıbaşındaki koltuktan Kızıl Meydan'da izlemişti. Bu yıl içerisinde düzenlenen 70. yıldönümünde ise oğul Bush'un koltuğunda Çin Lideri Xi Jinping'in oturduğu bilgisini de, hegemonya tartışmalarına meraklı okurlarımız için bir  not olarak kaydedelim.

Bu törenlerin belki de en ilginci, Hobsbawn'ın çalışmasına atıf yaparak söylersek icat edilen bir gelenek, dün bir kez daha Kızıl Meydan'da tekrarlandı. 2011'den beri her yıl yapılan "canlandırma" ile, Nazi ordularının Moskova'nın ele geçirilmesini hedefleyen "Tayfun Operasyonu" ile kentin dış banliyölerini zorlamaya hazırlandığı bir anda, Başkentteki elçilikler ve birçok bakanlık boşaltılmış olmasına rağmen, 1941'in 7 Kasımında gerçekleştirilen Ekim Devrimi geçit töreni anılıyor. Yanlış anlaşılmasın, resmi niteliği olan ve dönemin üniformaları ve orak-çekiçli flamalarıyla yapılan bu canlandırmayla anılan Devrimin kendisi değil, 7 Kasım 1941'de gerçekleştirilen geçit töreni. Rusya medyasında, 7 Kasım'ın bu yeni hali "Onur Günü" vd. isimlerle tanımlanıyor. Bununla birlikte, 1612 yılında Polonyalı istilacıların Moskova'dan uzaklaştırılmalarının yıldönümü olan 4 Kasım Günü de, Putin döneminde "Ulusal Birlik Günü" ilan edildi. Merkezi ve güçlü bir idarenin olmadığı bir dönemde, işgalcilerin püskürtülmesi gerçekten de Rusya tarihinde önemli bir olay olmasına ve Çarlık döneminde de anılıyor olmasına rağmen, bu günün Putin döneminde canlandırılmasının bir diğer amacının, 7 Kasım'ın anlamının dönüşüme uğratılması olduğu yorumları yapılageldi.

Ülkedeki en büyük çelik fabrikalarından birisine ait olan BC Krasny Oktyabr, oldukça yeni bir kulüp. İnternet sitelerinin haberler bölümünde, bir Rus takımından beklenmeyecek nicelikte İngilizce içeriğe rastlamak mümkün. Takımın son lig karşılaşması, kökeniyle olmasa da günümüzdeki anlamıyla bir başka icad edilen gelenek olan, Kuzey Amerikan Korku Sineması Halkla İlişkiler ve Tanıtım Günü "Halloween"e, yani 31 Ekim'e denk gelmiş. Son yıllarda Halloween'in Kuzey Amerika sınırlarını aştığını, sözkonusu gün İstanbul sokaklarında dolaşırken zombi kostüm ve makyajlı gençleri gördüğümüzde anlıyoruz. Yalnız Volgograd Sendikalar Spor Salonu'nda, Kızıl Ekim Basketbol takımını izlemeye gelmiş 2 genç izleyicide de benzer kostüm ve makyaja rastlamak insanı şaşırtıyor. Zaten Hegemonya, yalnızca mal, hammadde ve hizmet üretimiyle değil, kültürel üretimle de oluşmuyor muydu?