TKP ile yürümeyi kolaylaştıracağız

Türkiye Komünist Partisi Genel Sekreteri Kemal Okuyan, soL Haber ve Boyun Eğme’de yayınlanmak üzere sorularımızı yanıtladı.

Seçimlerden kısa bir süre sonra TKP’nin yayımladığı çağrının, rutin bir “katılın” çağrısı olmadığını, üstelik sadece seçim sonuçlarının değerlendirilmesi ile geliştirilen bir yaklaşımdan söz edilemeyeceğini görmek zor değil.

Okuyan, çağrının arkaplanı ve olası sonraki adımları üzerine görüş ve bilgilerini paylaştı.

Bugün TKP çağırıyor başlıklı bir açıklama yayımladınız. Bu çağrıdan ne anlamalıyız?

Aslında TKP’nin bugünkü açıklaması, Türkiye Komünist Partisi’ne 31 Mart seçimi öncesi ve sonrasında birçok yerleşimde halk tarafından yapılan çağrıya içten bir yanıttır. Abartmıyorum, çok sayıda ilçede parti örgütünü açmak için talepte bulunuldu. Burası Türkiye, bunların bir bölümü ciddi değildi ama yeterince ciddiye aldığımız, alınmayı hak eden topluluklarla tanıştık. Partimizin olağan örgütlenme çalışmalarının dışında kendisi TKP’ye katılmak için başvuranların sayısında inanılmaz bir artış var. Evet bu halkın TKP’ye çağrısıdır. TKP bu seçimlerde toplamda yine önemsiz bir oy aldı. Ancak seçim sonuçlarına ayrıntılı baktığımızda, il düzeyinden ilçe düzeyine, ilçe düzeyinden mahalle düzeyine indiğimizde çok açık bir sonuçla karşılaşıyoruz. TKP’nin yüzde 1 eşiğini aştığı ilçelerin sayısında artış var, bundan daha önemlisi birkaç istisna ile bu yerleşimler bizim düzenli, sistematik çalışmaya başladığımız yerler. TKP birçok ilçede neredeyse hiç oy alamadı. Ancak dokunduğumuz zaman, var olduğumuz zaman çok olumlu tepkiler aldığımızı görüyoruz. Mahalle bazında yüzde 5’lere, yüzde 10’lara çıktığımız örnekler var. Buralarda TKP bir adım attıysa, emekçi halk iki adım attı. Şimdi bunun gereğini yerine getiriyoruz. TKP, “biz de buradayız” diyenlere, “TKP’nin programı, hedefleri, ilkeleri belli, bunları benimseyenlerin TKP’ye erişimini, diyaloğunu, katılımını kolaylaştıracak düzenlemeler yapıyoruz, yapacağız. Geçmişte bu açıdan hata yaptığımız oldu, eksiklerimiz var. Şimdi bunları çözüyoruz” diyor. Konu yalnızca bu seçimde TKP’ye bir biçimde oy veren 160 bin kişi değil. Bu rakam elbette değerli, bu kişilerin her birinin katkısı büyük önemde. Ama daha ötesi gerekiyor. “Bu seçimde de size oy vermedim” diyen birçok kişi kapımızı çalıyor. Ayrıca seçimler her şey değil. İnsanlar TKP’de çalışmak için gönüllü. Biz de onlara “yeni bir Türkiye, yaşanası bir Türkiye için TKP’yle çalışmaya gönüllü müsünüz” diye sorarak, onların çağrısına çağrıyla yanıt vererek üzerimize düşeni yapıyoruz. Geçen yıl hiçbir ilkemizden ödün vermeden halkımıza “başka bir TKP göreceksiniz” demiştik. Bu fark edilmeye başlandı.

TKP örgütleri bir taraftan da şu anda 1 Mayıs’a hazırlık toplantıları yapıyor, seçim gündeminin bu kadar baskın olduğu günlerde 1 Mayıs’ın içeriği nasıl doldurulacak?

1 Mayısların kendi başına bir anlam taşımadığını defalarca söyledik. 1 Mayıslar emekçilerin mücadele ve örgütlenme azmini artırıyorsa anlamlıdır. Bu 1 Mayıs öncelikle Türkiye’de halkın ekonomik krizin faturasını ödememe kararlılığını yansıtmalıdır. Seçim sonuçlarına ilişkin siyasi iktidarın manipülasyon ya da kabullenmeme girişimleri de elbette bir gündemdir ve protesto edilmelidir. 1 Mayıs bunun için de kürsüdür. Ek olarak 1 Mayıs, Türkiye’de “bu düzen değişmeli” diyenlerin sesinin gür çıktığı, örgütlülüğün kendini gösterdiği bir gün olmalıdır. TKP bütün bunlar için üzerine düşeni yapacak. Bu anlamda halkımızı bu 1 Mayıs’ta “ben de yaşanası bir Türkiye için kolları sıvıyorum, boyun eğmiyorum, bu mücadeleye gönüllüyüm” demek için TKP saflarında 1 Mayısa katılmaya çağırıyoruz.

Bu yılın başından bu yana TKP semt evleri açıyor ve açıklamanızda da halkı semt evlerine sahip çıkmaya çağırıyorsunuz. Semt evleri şu anda nasıl kullanılıyor ve ne hedefliyorsunuz?

Aslında açıklamamızda var, semt evleri o semtteki insanların evidir. Kurslar, kültürel etkinlikler, hukuki danışma... Bu bir toplumsal örgütlenmedir. TKP artık parti binası açmak yerine lokal olarak kullanılacak yerler açıyor. Semt evi, köy evi, işçi evi... Açıldığı noktaya göre. Ama hepsinin işlevi aynı. İnsanların birlikte düşüneceği, üreteceği, eğitileceği, hatta eğleneceği mekanlar. Örgütlülük böyle bir şey. Şu ana kadar açılanlar pilot çalışmanın ürünüydü, şimdi hızla yaygınlaştırıyoruz. Buralar kuşkusuz TKP’ye ait yerler, İlk açtığımız semt evi Ev-Ka Semt evi Türkiye Komünist Partisi tabelasını taşıyordu. Böyle devam edecek.

İstanbul’da tekrarlanan oy sayımları da sona erdi ancak bunun ardından seçimin yeniden yapılma olasılığı konuşulmaya başlandı. Tam şu sıralarda İmamoğlu’nun İl Seçim Kurulu tarafından mazbatasını almak üzere Çağlayan Adliyesi’ne çağrıldığı haberleri geliyor. YSK tarafından İstanbul’da seçimlerin tekrarlanması olasılığı hâlâ var mı? Böyle bir şey olursa bu ne anlama gelir?

Bir anlamı yok, anlamsızlığın daniskası. Öte yandan işin bu noktaya gitmesi olasılığı hâlâ ortadan kalkmış değil. Belli ki siyasi iktidar içinde farklı kanatlar var bu konuyla ilgili. Bunların farklı yaklaşımları oldu. Sonuçta hangi görüş ağır basarsa YSK onu uygulayacak, bu kesin. Mazbata verilince konunun kapanmadığını görmüş olduk. Kural tanımayan bir güç var. Şimdi zaten seçimlerin tekrarlanacağı başka yerleşimler var, yenileri eklenebilir. Bunların her birinde durum farklı olabilir. Ancak İstanbul için seçimlerin tekrarı kabul edilebilir bir şey değil. TKP, konuya tamamen kendi açısından bakacak olursa, böyle bir tekrarın boykotla yanıtlanması gerektiğini söyler, söyleyecektir. Doğrusu budur. Ancak bugünkü koşullarda sadece TKP’nin sözüyle etkili bir boykot örgütlenebileceğini düşünmüyoruz. Burada kritik karar CHP’nindir. Eğer İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimi yenilenecek olursa ve yaygın bir boykot örgütlenemeyecekse, 31 Mart İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayımız olan Zehra Güner Karaoğlu aday gösterilmeyecektir. Bu bir destek filan değildir. 

TKP, düzen partilerinin dayatmalarına karşı emekçi halkı seçeneksiz bırakmadı. Bundan sonra da bırakmayacak. İktidarın kendi kontrolü altında yapılan seçimleri bile hoşuna gitmediğinde tanımama zorbalığına karşı gösterilecek direniş, bu açıdan anılan tavrımızı değiştiren değil tamamlayan bir şeydir.

Bize göre İstanbul seçimi tamamlanmıştır ve seçilen bellidir.