Sen başkan olsan ne olur?

RTE işin kolayını buldu. Hangi olumsuzluk gündeme gelse aynı yanıtı veriyor: “ Olsa ne olur, olmasa ne olur?” gibi.

“İşid’e silah gönderildi” diye haber yapılıyor.

“Yok böyle bir şey, yalan” demiyor. “Gittiyse gitti, o tır’larda silah olsa ne olur, olmasa ne olur?” diyor.

Oysa o araçlarda silah varsa çok şey olur, uluslar arası suç olur.”

Rusya uçağının düşürülmesi üzerine, bu ülke Türkiye’den çeşitli gıda mallarını yasakladığını, almayacağını açıkladı.

Yanıt aynı; “ Alsan ne olur, almasan ne olur? Türkiye bunlarla yıkılacak ülke değil.”

Oysa hükümetin ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek açıklama yaptı, “zararımız 9 milyar dolar olur” dedi.

Yani, işin kolayını buldu. Bu cümle olduktan sonra artık sırtı yere gelmez.

İtalya basınına göre, Bilal Erdoğan hakkında dava açılıyor, yüklü miktarda para kaçırdığı gerekçesiyle konu mahkemeye taşınıyor.

Aslında bunlar boş haberler. Öyle ya Bilal para kaçırsa ne olur, kaçırmasa ne olur?

Bazı Bakanların ve Bilal’in evinde ayakkabı kutularında, orda burada milyarlar bulunurken de aynı anlayış ile savunma yapıldı. Paralar evde sıfırlansa, saklansa ne olur, saklanmasa ne olur.

Ama bu suç.

Suç olsa ne olur, olmasa ne olur?

Her gün, asker, polis, sivil vatandaşlar öldürülüyor.

Ölse ne olur, ölmese ne olur?

Dışişleri Bakanı Volkan Vural bunları son derece doğal ve sıradan görüyor, daha dün televizyonda yaptığı açıklama şöyle:  “Şehitler veriyoruz. Belki daha çok vereceğiz. Bir ülke şehitleri varsa bayrağını dalgalandırır ve millet olma vasfına erişir.”

Suruç, Diyarbakır, Ankara katliamlarının arkasında devlet, AKP gladio’sunun olduğu iddiaları sürekli dile getiriliyor.

Benim de ettiğim lafa bakın. Bunların arkasında devlet olsa ne olur, olmasa ne olur?

Yani diyeceğim, iş buraya kadar geldi.

Ağır suçlar, cinayetler var. Parmak izleri birçok olayda iktidarı işaret ediyor.

Ancak sorumluluk makamındakiler için bunlar hiç önemli değil.

Yapılanlar, “suç olsa ne olur, olmasa ne olur.” Cümlesiyle hafife alınıyor.

Türkiye, başka bir ülkeye, (Musul’a) 2 bin asker çıkarıyor.

Çıkarsa ne olur, çıkarmasa ne olur?

Cumhurbaşkanı Erdoğan,  İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’yi arayarak, kendisi ve ailesinin petrol ticaretine karıştığı ile ilgili sözler nedeniyle uyardığını söylemişti. Tahran bunun “yalan” olduğunu açıkladı.

Ne gam!

Söyledikleri yalan olsa ne olur, yalan olmasa ne olur? İç kamuoyu, onun seçmeni İran televizyonlarını mı izliyor?

Diyarbakır’da öldürülen Baro Başkanı Tahir Elçi’nin eşi, ”kocam içeride, tutuklu olsaydı şimdi hayatta olurdu” dedi.  

Can Dündar’ın oğlu Ege,”babam aslında cezaevinde daha güvende” diye konuştu.

Cezaevlerinin, dışarıdan daha güvenli olduğu algısının yerleşmekte olduğu, giderek daha çok konuşulduğu bir ülkeden söz ediyoruz.

Güneydoğu illerinde, birçok bölgede  sokağa çıkmak yasak. Ancak yöneticilere göre ülkede her şey yolunda, demokrasi  tıkır tıkır işliyor.

Ayrıca demokrasi de ne? demokrasi olsa ne olur, olmasa ne olur?

Ankara’da Finlandiyalı gazeteci sormuştu,” size diktatör diyorlar, siz diktatör müsünüz?”

Bu soruya karşılık, tam da “Diktatör olsam ne olur, olmasam ne olur?” diyecekti ki vaz geçti, “siz hangi gazetede çalışıyorsunuz?” dedi hararetle. Çünkü hemen patronunu arayıp işten attırmak gerekecekti.

Ancak kadın Finlandiya televizyonundan olduğunu söyledi de paçayı kurtardı.

Başbakan oldu.Yetmedi.

Cumhurun başı oldu. Bu kesmedi.

Şimdi hedef Başkanlık.

Sen başkan olsan ne olur, olmasan ne olur be hey fani.

Ülkede ve dünyada itibarın sıfır olduktan sonra.