İktidar ve Madımak Katliamı

Bir Saray gazetecisinden alıntı yapacağım ama belki bu nedenle beni, “yahu onun adını anmaya değmez, o zaten öyle biri” diye eleştirenler olacak.

Doğru, bunların sayısı oldukça da çok. Ancak olsun, bu tür kişiler basın tarihine düşülecek notlar olacak.

Sözünü ettiğim kişi iktidarın, Saray’ın yazıcısı Nagehan Alçı.

44 kişinin yaşamını yitirdiği İstanbul Atatürk havalimanına yapılan bombalı saldırıyı değerlendiriyor. Bu katliamın olduğu sırada Vietnam’ın başkenti Hanoi’deymiş.

Köşe yazısında diyor ki, “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kararlı tutumuyla İstanbul Atatürk havalimanı kısa sürede hayatın normal akışına kavuştu.” (3 temmuz, Milliyet)

Cumhurbaşkanının KARARLI tutumu ?

A be kadın, bütün Türkiye, hatta dünya ve hatta sen bile biliyorsun ki patlamanın ertesi günü senin o cumhurbaşkanın yanına Erzincanlı Binali Yıldırım adlı kişiyi de alarak, topladığı binlerce, iddialara göre on binlerce partili yandaşı ile birlikte, balonlu, konfetili, davul–zurnalı eğelence içinde Osmangazi Köprüsü'nün açılışında, köprü zaferini, bayramını kutluyordu. Hep birlikte coşku içinde halaylar çekiliyor, kurdeleler kesiliyordu. Eğlencedeydiler yani.

Hem de “kararlı” şekilde bayram yapıyorlardı.

Daha üzerinden 24 saat bile geçmeyen hava limanındaki patlamalar, katliam, ölümler burada şenlik yapanların umurunda değildi.

Aynı günlerde anılan 2 Temmuz Sivas-Madımak Oteli katliamı gibi. 

25 yıl önce Pir Sultan etkinlikleri için Sivas’a gelenlerden 33 aydın, kaldıkları Madımak Oteli'nde tekbir sesleri ile oteli basan, ateşe veren, türkçü-islamcı güruh tarafından yakılarak öldürülmüşlerdi.

2 Temmuz günü onbinlerce kişi, bu katliamı protesto için sivasta buluştu ve öldürülen aydınları andı. Bir gün önce Osmangazi köprüsünü açan, her konuda konuşan RTE bu konuda tek cümle etmiyor.

Onun için böyle bir olay olmamıştı. “Olmuşsa da olmuştu”.

Madımak katliamcılarının davaları için, 3-4 yıl önce Ankara’da mahkeme “zaman aşımı” kararı verdiğinde, yani suçluları affettiğinde, dönemin başbakanı RTE bu konudaki bir soru üzerine, “hayırlı olsun” demişti.

Kuşkusuz ki, “hayırlı olsun” cümlesi “iyi olmuş” anlamındaydı.

Aydınları yakanların avukatlarının bugünkü iktidarın bakanı, milletvekili, valisi oldukları zaten biliniyor.

Son olarak da bunlardan birinin Anayasa Mahkemesi Üyesi yapıldığı ortaya çıktı.

Yani Rabıtacılar, Madımakçılar şimdi iktidarda.

Onların işi bu ve benzer iktidar destekli pek çok katliamı yok saymak, unutturmak.

Demokratların, sosyalistlerin, komünistlerin işi ise bu katliamları ve suçluları unutturmamak, kaybettiklerimizi anmak, yaşatmak. İktidara rağmen.

Temmuz, Madımak katliamı ayıdır.

Şimdilik cezasız kalan suçluları, canileri, onları koruyanları, saklayanları lanetleme, deşifre etme ayıdır.

23 yıl önce aydınlarımız yakıldığında, daha 24 saat geçmeden dönemin Cumhurbaşkanı S.Demirel saldırganlar için tek cümle etmemiş, "halkla güvenlik güçlerini karşı karşıya getirmemek lazım” demişti.

Başbakan Tansu Çiller ise, “Çok şükür otel dışındaki halkımız bu yangından zarar görmemiştir. Halktan kimsenin burnu kanamamıştır.” diye vahşi bir cümle kurmuştu.

Bunlar unutulmayacak, unutturulmayacak.