'İznik Ayasofya Müzesi'nden elinizi çekin!'

İstanbul Üniversitesi Sanat Tarihi Bizans Sanatı Anabilim Dalı'ndan Prof. Dr. T. Engin Akyürek, AKP'nin camiye çevirdiği İznik Ayasofya Müzesi'ni yazdı. Yapının tarihi önemini anlatan Akyürek, 200 metre yakınında 3 cami bulunan yapının yakın zamana kadar yerinde bir kararla müze olarak işletildiğini vurguladı.

İznik Ayasofya Müzesi’nden Elinizi Çekin

Basında yer alan haberlerden edindiğimiz bilgiye göre, İznik Ayasofya Müzesi’ni camiye dönüştürmek için bazı girişimler olmaktadır. Hatta, AKP İznik İlçe başkanı İznik Ayasofya Müzesi’nin camiye dönüştürüldüğünü ilan etmiş bulunuyor. Böyle bir kararın alınıp uygulanması, bunun kamuoyuna ‘ilan edilmesi’ kimin işidir sorusu bir yana, eğer bu din sömürüsü amaçlı bir siyasi şov değilse, vahim bir durumla karşı karşıyayız demektir. Basına yansıdığı kadarıyla bütün emareler, tarihi yapının cami olarak kullanılması yönünde epey yol alındığını gösteriyor: Zeminin ahşap kaplanması, ses sistemi ve vaaz kürsüsü yerleştirilmesi gibi. Bunun hazırlıkları aslında sessizce, kamuoyundan gizlenerek, epey önceden başlamıştı. 2007-2009 yılları arasında gerçekleştirilen ve bilimsellikten uzak, yapının tarihsel kimliğini büyük ölçüde zedeleyen restorasyon çalışmaları, bu niyetin ilk adımı olarak tasarlanmıştı. Restorasyon, tarihi bir yapıyı korumaya yönelik olmanın sınırlarının çok ötesinde, cami olarak kullanımına yönelik bir uygulama olarak gerçekleşti.

İznik Ayasofyası, Türkiye’nin en eski mimarlık yapıtlarından birisidir. Araştırmacılar yapının ilk inşa tarihi olarak dördüncü ya da beşinci yüzyılı işaret etmektedir. Uzun tarihi boyunca çeşitli yapım evreleri geçiren kilise, 1331 yılında camiye dönüştürülmüştür. Yapının Cumhuriyet dönemine kadar cami olarak kullanıldığı ise doğru değildir. Ondokuzuncu yüzyılın başından itibaren İznik’i ziyaret eden Hammer (1804), Texier, Moltke, Poujoulat, Naumann, Goltz (1891) gibi birçok tarihçi ve gezgin, yapının harap ve kullanılmaz halde olduğunu yazmışlardır.

Anadolu’da ilk inşa edilen bazilikal kiliselerin özgün örneklerinden biri olan İznik Ayasofyası, mimarlık tarihi açısından önem taşımaktadır. Kilisenin orta nefinde ve güney doğu köşesine bitişik şapelde, biçimli kesilmiş renkli mermerlerin içiçe döşenmesiyle oluşturulan opus sectile denilen çok güzel bir zemin döşemesi, türünün en iyi korunmuş birkaç örneğinden birisi olarak dünya literatürüne girmiştir. Ayrıca, apsisin iki yanındaki odalarda ve kuzey nefin batı tarafında fresko bezeme örnekleri günümüze ulaşabilmiştir. Bizans döneminde İznik’in ‘baş kilisesi’ olan yapının tarihsel önemini arttıran bir olgu da kilisenin Hıristiyan, özellikle de Ortodoks dünyasındaki saygın konumudur. Hıristiyan dünyası için büyük önem taşıyan iki ekümenik Konsil toplantısı İznik’te yapılmıştır. I. İznik Konsili, Hıristiyanlığı ilk yasallaştıran Roma İmparatoru I. Constantinus’un çağrısıyla toplanan ve imparatorun da hazır bulunduğu, Hıristiyan dünyasının en önemli toplantılarından birisidir. II. İznik Konsili ise 787 yılında İznik Ayasofyası’nda toplanmış ve Bizans teolojisinin uzun yıllar tartıştığı ‘ikon yasağı’ konusunu sonuca bağlamıştır. Bu nitelikleriyle yapının müze-yapı olarak kullanılması çok isbetlidir: İznik’in en eski ve en önemli birkaç yapısı arasında olması nedeniyle ilçenin kültürel mirasının ve turizminin önemli bir parçasıdır dünyaya mal olmuş bir eserdir ve gerek yurt içinden gerekse yurt dışından çok sayıda ziyaretçiyi çekmektedir hakkında dünyanın başlıca bilim dillerinde yazılmış çok geniş bir bilimsel literatür vardır.

Basına konu ile ilgili açıklama yapanlar, yapının hiçbir zaman müze olmadığını öne sürüyorlar. Yapının mülkiyet durumunu bilmiyorum, ama yapı uzun yıllar müze olarak kullanıldı. Ben defalarca bu müzeyi ‘müze olarak’ gezdim. Yapının önündeki kahverengi tabelada “İznik Ayasofyası Müzesi” yazmaktadır. Bir bekçisi bulunmakta ve giriş ücreti olarak 3 TL’lik bilet kesilmektedir. Bugün Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın resmi internet sitesine bakarsanız, yapı “İznik Ayasofya Müzesi” başlığı altında tanıtılmakta ve yapının günümüzde “anıt-müze olarak ziyarete açık” olduğu belirtilmektedir. Bu durumda Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın nasıl bir açıklama yapacağını da merakla bekliyoruz.

Peki neden camiye dönüştürülüyor? Gerçekten amaç halkın cami gereksinmesini karşılamak mıdır? Yapıya bir-iki yüz metre mesafede, üç adet cami bulunmaktadır. Yine de bir camiye ihtiyaç varsa, uygun bir yere yeni bir cami yapılabilir. Nitekim, yine basına yansıdığı kadarıyla, İznik Ticaret ve Sanayi Odası başkanı, gerekirse yeni bir cami yapımını üstlenmeyi önermektedir.

Kültürel zenginliğimiz konusunda duyarlı olan herkesi bu girişime karşı demokratik tepkilerini ortaya koymaya davet etmeyi, bu alanda çalışan bir bilim insanı olarak görev sayıyorum. Şunu bilelim ki, aksi takdirde sırada benzer konumdaki diğer müzeler olacaktır.

Prof. Dr. T. Engin Akyürek

İ.Ü. Edebiyat Fakültesi,
Sanat Tarihi Bölümü,
Bizans Sanatı Anabilim Dalı