Libya'da muhalefet komutanına pusu iç hesaplaşma mı?

Libya'da muhalefet ordusunun başındaki komutan Abdülfettah Yunus, bir pusuda öldürüldü. Muhalefet yönetiminin, Yunus'un tutuklanması emri verdiği konuşuluyordu. Muhalif lider Abdül Mustafa Celil pusuya dair ayrıntı vermekten kaçınırken, eldeki bilgiler cinayetin bir iç hesaplaşma olabileceğini gösteriyor.

Libya'da isyan ordusunun Genelkurmay Başkanı Abdülfettah Yunus, düşürüldüğü pusu ve silahlı saldırı sonucu öldürüldü.

Libyalı isyancıların kurduğu ve Türkiye dahil savaşta Kaddafi karşısında yer alan bazı ülkelerin Libya'nın meşru temsilcisi olarak tanıdığı Ulusal Geçiş Konseyi adına açıklama yapan lider Abdül Mustafa Celil, Yunus'un savaşın durumuyla ilgili bilgi vermek üzere Brega'da cepheden Bingazi'ye çağrıldığını ve yolda Kaddafici güçlerce pusuya düşürülerek öldürüldüğünü iddia etti.

Ancak Celil, bu kadar önemli bir cinayete dair başka hiçbir ayrıntı vermedi. Onlarca yabancı basın mensubunu şaşkınlık içinde bırakan açıklamayı yapar yapmaz toplantı salonundan çıktı.

Komutan Yunus, genellikle çok sayıda zırhlı araçtan oluşan bir konvoy ve 30 silahlı koruma eşliğinde seyahat ediyordu. Bu kadar güvenlikli bir konvoyun düşürüldüğü pusuda Celil'in öldürülmüş olması, pusunun ayrıntılarını çok önemli kılıyordu. Fakat bunlara dair hiçbir bilgi verilmedi.

Saldırının olduğu yerin cephe gerisi olması da soru işaretlerini artırıyor. Muhalif güçler, ellerinde tuttukları bölgede geçmişte devlet görevinde çalışmış kişilere kadar Kaddafici olduğunu düşündükleri herkesi ya hapse atmış ya da infaz etmiş, evlerini de yağmalamışlardı. Buna rağmen cephe gerisinde Genelkurmay Başkanı'nın konvoyuna pusu kurup komutanı öldürebilecek sayıda ve teçhizatta Kaddafi güçleri bulunması, hiç akla yatkın gelmiyor.

Celil'in verdiği bilgiye göre Yunus'la birlikte iki üst düzey muhalif komutan daha öldürüldü. Kalabalık bir konvoya yapılan bir saldırıda büyük bir çatışma çıkması ve çok sayıda ölü olması beklenir, ancak bu da gerçekleşmemiş görünüyor. Korumalar değil, iki üst düzey komutanın daha ölmesi, doğrudan Yunus'un seyahat ettiği arabaya yönelik bir saldırı olabileceğini düşündürüyor.

Zaten Yunus'a bir şeyler olacağı belliydi
Bu beklenmedik ölüm açıklaması, Bingazi'de herkesin dilinde "Yönetimin Yunus hakkında tutuklama kararı verdiği" söylentisinin dolaştığı bir günün ertesinde geldi. O kadar ki, Çarşamba gecesi Yunus'a bağlı silahlı birlikler, Yunus'un tutuklanması durumunda güç kullanacaklarını ve Yunus'u serbest bırakacaklarını açıklayarak Bingazi sokaklarında dolaşmaya başladılar. Perşembe öğleden sonra, Celil'e bağlı 17. Tugay, Bingazi'nin elit birliği, Yunus'un evini sardı. Böylece söylentiler doğrulanmış oluyordu. Akşam saatlerinde ise, "17 Şubat Devrimi'nin kahramanlarından biri" olarak nitelediği Celil Yunus'un öldüğünü açıkladı.

Yunus Bingazi'ye ulaşmayı başarsaydı, tablo kentte bir iç çatışmanın yaşanacağını gösteriyordu.

Zaten Celil'in, yabancı gazetecilere ölüm açıklamasını yapıp, hiçbir soru kabul etmeden çekip gitmesinden dakikalar sonra, açıklamanın yaptığı otelin bulunduğu sokakta silahlı çatışma çıktı. Makineli tüfeklerden çıkan mermiler, sokak üzerindeki binaların camlarını patlattı.

Kimdi Abdülfettah Yunus?
Abdülfettah Yunus, Kaddafi'nin 1969'da kralı deviren darbesine katılan genç subaylardan biriydi. Bu seneki ayaklanma başlamadan önce ise Kaddafi'nin İçişleri Bakanı'ydı. Şubat ayında gösteriler başladıktan sonra ise dramatik biçimde saf değiştirerek muhaliflere katılmıştı. Yunus'un katılımı, birçok başka subayın da muhalefet saflarına geçmesinin yolunu açmıştı. Beraberinde getirdiği, İçişleri Bakanlığı'na bağlı Bingazi kenti askeri tugayı, ilk aylarda muhalefetin askeri çabalarında hayati bir rol oynamıştı.

Ancak kısa sürede, muhalefet ordusunun başında kimin olacağı tartışması başlamıştı. Mart ayı boyunca hem Yunus, hem de bir diğer muhalif general Halife Belkasım Hefter, ordunun başında olduklarını iddia etmişlerdi. İki komutan iki ayrı koldan Trablus'a yürümeye kalkmış, ikisi de Kaddafi güçlerince geri püskürtülmüştü. Sonunda bu savaşı Yunus kazanmış ve Genelkurmay Başkanı olarak atanmıştı.

Bir diğer dönek Celil'den farkı neydi?
Yunus hakkında tutuklama kararı çıkarttığı düşünülen Ulusal Geçiş Konseyi Başkanı Abdül Mustafa Celil de bir "dönek". Celil de Kaddafi'nin Adalet Bakanı idi, ve sonradan muhalefet saflarına geçti. Ancak Celil'in geçiş süreci, İslamcılar'la ve özel olarak El Kaide'yle yakınlaşma sonucu gerçekleşmişti. 28 Şubat'ta Adalet Bakanlığı görevinden istifa ettiğinde gösterdiği gerekçe, El Kaide bağlantılı Libya İslami Kavga Örgütü üyesi 300 kişinin hapishaneden salıverilmemesiydi.

Söz konusu islamcı militanların salınıp salınmaması, Şubat'taki gösteriler başlamadan önce en büyük tartışmalardan biriydi. Kaddafi yönetimi, özellikle ülkenin doğusunda (yani şimdi muhalefetin elinde olan bölgede) El Kaide'nin ağırlığından korkuyor, bu ağırlığı kırmaya çalışıyordu. Libya, El Kaide'nin en güçlü olduğu ülkelerden biri. Irak'taki El Kaide militanları arasında en büyük ikinci yabancı birliği Libyalılar oluşturuyordu.

16 Şubat'ta İçişleri Bakanlığı'na, yani öldürülen Yunus'a bağlı iç güvenlik örgütünün itirazlarına rağmen Muammer Kaddafi'nin oğlu Seyfülislam Kaddafi'nin önayak olmasıyla 110 islamcı militan salıverildi. Bir sonraki adım olarak Abdül Mustafa Celil, El Kaide militanlarından oluşan "Barka İslami Emirliği" örgütü liderliğiyle görüşmeye gönderildi. Söz konusu grup, birkaç gün önce el Bayda'da iki polis memurunu asmıştı. Grupla ellerindeki rehineleri bırakmaları için görüşen Celil, görüşmeden sonra "Hiçbir koşul altında Libya'nın bütünlüğünü tartışma konusu yapmayacağız" dedi. Fakat ertesinde, saf değiştirdiği ve muhaliflere katıldığı öğrenildi.

Abdülfettah Yunus'un, senelerce İçişleri Bakanı olarak islamcılara karşı doğrudan mücadele etmiş olmasından dolayı El Kaide'yle böyle bir yakınlığı yoktu. Örneğin muhtemelen bu nedenle yine muhalefetin elinde bulunan Misrata kentindeki askeri güçler, Yunus'tan emir almayı reddediyor, muhalefet ordusunun bir parçası olmayı kabul etmiyorlardı.

Rakibi Halife Belkasım Hefter kimdi?
Yunus'un Mart ayı boyunca ordunun başına geçmek konusunda rekabet ettiği, hatta Mart sonlarındaki bir toplantıda birbirlerine girecek kadar nefret ettiği diğer komutan, Halife Belkasım Hefter de bir dönek. Hefter, Kaddafi'nin Çad'daki komutanıydı. Fakat seneler önce rejimle yollarını ayırdı ve CIA destekli bir milis gücünün başına geçti. Uzun yıllar, ABD'nin Virginia eyaletinin Langsley bölgesinde, CIA merkezine 8 kilometre uzaklıkta bir evde yaşadı. Libya'da savaşın kopmasıyla birlikte ise "görev almak" üzere Libya'ya geldi. Yunus'un ölmesiyle birlikte muhalefet güçlerinin başına Hefter'in geçmesi olası görünüyor.

İç çatışmaların nasıl bir seyir izleyeceği ise belirsiz. Ancak Yunus'un şüpheli ölümünün, Libya'daki savaşın en kritik dönemeçlerinden biri olduğuna şüphe yok. Batının ve Türkiye'nin meşru hükümet olarak tanıdığı Ulusal Geçiş Konseyi'nin hanesine ırkçılık, katliamcılık, yağmacılıktan sonra iç hesaplaşma infazları da eklenmiş görünüyor.

(soL - Dış Haberler)