Yunanistanlı işçi anlatıyor: Sinemaya ya da tavernaya gidemeyiz

Büyük gürültüyle iktidara yerleşen SYRIZA hükümeti, Yunanistan'da işçi sınıfı için yoksulluğun bir adım daha sıçraması anlamına geldi. Pire'nin yoksul banliyölerinden birinde yaşayan bir işçi, 'kurtarma plan'larının işçileri kurtarmadığını anlattı.

Nick Paleologos - Al Jazeera

Pire'nin en yoksul banliyölerinden birinde Drapetsona'da 35 yıldan uzun bir süredir yaşayan Stavros Manikas, Yunanistan'ın on yıllık krizinin sona erip ermediği sorulduğunda öfkeleniyor.

53 yaşındaki otobüs şoförü ve sendika aktivisti Manikas, Al Jazeera'ye verdiği röportajında; "Kriz o kadar zorladı ki kimse artık fazla yiyecekleri atmıyor. Bu yüzden burada çöplükte bir şeyler arayan insanları göremezsiniz" diyor.

Manikas, krizin yaşamındaki her şeyi değiştirdiğini vurguluyor.

Nisan ayında Başbakan Aleksis Çipras ile görüşen Avrupa Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker, yaz sonunda Yunanistan'ın "normal bir ülke" olacağını söylemişti.

'SİNEMAYA YA DA TAVERNAYA GİDEMEYİZ'

Drapetsona'da çok sayıda ıssız fabrika ve kepenkleri kapalı küçük işletmeler, bölgeyi terk eden işlerin kanıtı niteliğinde. Birçok evin pencereleri ve kapıları da yine kapalı. İşsiz kalan insanlar, büyük kentlere göç etmiş. Manikas, bölgede evsizliğin, uyuşturucu kullanımının ve fuhuşun giderek arttığını söylüyor. Üniversitede okuyan ve zorunlu askerlik görevini tamamlamaya çalışan iki oğlu olan Manikas, son 10 yılda maaşının yüzde 55 oranında azaldığını anlatıyor. Balkonundan Mikonos'a eğlenmeye gelen turistleri görse de, Manikas ve eşi gece eğlencesi için bütçe ayırabilecek durumda değil. Araçlarını da her ayın yalnızca yarısında kullanabilecek parayı bulabiliyorlar.

Manikas; “Bir sinemaya ya da tavernaya gidemeyiz, çünkü günlük yaşamımızı etkiler. Oğlumun askerliği bittiği zaman, bizi ziyarete geri dönmesi için gereken parasını ödeyemeyiz" diyor.

İpotekli borçlarını bitirdikten sonra, su ve elektrik fatura borçları için de bankalarla anlaşmalar yapmak zorunda kalan Manikas; "Hepimiz okumayı severiz ve sık sık kitap alırdık ama 2014'ten beri yeni bir kitap almadık" diyor.

KURTARMA PAKETLERİ KİMİ KURTARDI?

Küresel mali krizin 2009'da Yunanistan'a ulaşmasından bu yana, Yunan emekçilerin ücretleri azaldı, işsizlik tırmandı ve emekçiler giderek sertleşen kemer sıkma tedbirlerinin mağduru oldu. Şubat 2010'da ilk kemer sıkma paketi geçerken, hükümet çalışanların maaşlarının dondurulmasına, ikramiyelerin kesintiye uğramasına ve fazla mesai ödemelerinin kısıtlanmasına karar verdi.

Ocak 2015'teki seçimin ardından ise sosyal demokrat SYRIZA ve sağcı ANEL koalisyonu, Yunan emekçiler için ek vergi artışları, artan sigorta primleri, ev kredilerindeki yükselme ve genişleyen özelleştirmeler de dahil olmak üzere bir dizi yeni kemer sıkma tedbiri anlamına geldi. Grevler ve protestolar Yunanistan'daki hayatın bir parçası halini aldı.

20 Ağustos'ta mevcut Avrupa Birliği kurtarma programının biteceği ülkede, SYRIZA memurları umutlu olduğunu söylese de, ulusal işsizlik oranının yüzde 20 civarında seyrettiği ve genç işsizliğinin yüzde 43'e yaklaşmasıyla birlikte, Drapetsona gibi bölgelerin yerlileri, kendileri açısından iktisadi krizin sona ermediğini vurguluyor.

Drapetsona'daki dairesinde Stavros Manikas, bir hükümetin daha işçi sınıfını kurban ederek "fedakarlık" gösterisi yaptığının altını çiziyor ve ekliyor: "İnsanlar terkedilmiş evlerde yaşıyor, bazıları da köprü altlarında. Bölgedeki küçük dükkanların çoğu kapandı. Burada krizin sona erdiğini görmüyorum. Burada kimse kurtarılmadı."