SYRIZA: Patronlarla omuz omuza

SYRIZA ve küçük ortağı ANEL koltuğu kaptıkları günden itibaren canhıraş biçimde yerli ve yabancı patronlara hizmet ediyorlar. Yani patronlar, zamanında sağcı Yeni Demokrasi'den, sosyal demokrat PASOK'tan neden memnunsa bugün de aslında bir "PASOK 2.0" olan SYRIZA'dan da o nedenle memnun.

Galip Munzam

Dün SYRIZA ve sirizacılıktan ve bunların nereden beslendiğinden bahsetmiştik. Bugün SYRIZA'nın halk düşmanı karakterini daha somut verilerle ortaya koyacağız.

Yunanistan'da SYRIZA'dan önce başlayan ve kapitalizmin krizinin faturasını emekçilerin sırtına yıkma saldırısının "ilk defa seçilen sol" hükümet eliyle nasıl sürdürüldüğünü göstermeye çalışacağız.

PATRONLAR MEMNUN

Her yıl Eylül ayında Yunanistan'da Selanik Uluslararası Fuarı düzenlenir. Bu fuar aynı zamanda tüm siyasi partilerin "görücüye" çıktığı önemli siyasi etkinliklere sahne olur. Partilerin hedef ve amaçlarını paylaştıkları geniş bir basın toplantısı düzenlemesi adettendir. SYRIZA'nın üzerine çokça patırtı kopartılan ama soL'da defalarca yok hükümde olduğu henüz SYRIZA hükümet kurmadan anlatılan "Selanik Programı" 2014 yılında bu fuarda sunulmuştu. Aynen soL'da yazıldığı gibi bu programın tek bir maddesi bile hayata geçmedi.

İşte bu basın toplantılarından sonra Yunanistan'ın patronlar kulübü SEV yayımlamış olduğu haftalık raporun hemen başında Selanik'teki sunumlara dayanarak SYRIZA ve sağcı Yeni Demokrasi arasında krize yaklaşım ve krizden çıkış programları konusunda ciddi bir fark kalmadığını vurguluyordu. Bu iki parti arasındaki ideolojik farklılıklara rağmen… Her iki partinin yatırım ve ihracata dayalı bir iktisadi model konusunda anlaşmalarından ve iki partinin de kemer sıkma önlemlerine uyumlarından ötürü memnuniyetini dile getiriyordu patronlar.

PATRONLAR NEDEN MEMNUN?

Bu sorunun yanıtı aslında basit. SYRIZA ve küçük ortağı ANEL koltuğu kaptıkları günden itibaren canhıraş biçimde yerli ve yabancı efendilerine hizmet ediyorlar. Yani patronlar, zamanında sağcı Yeni Demokrasi'den, sosyal demokrat PASOK'tan neden memnunsa bugün de aslında bir "PASOK 2.0" olan SYRIZA'dan da o nedenle memnun.  


Resimaltı yazısı: Çipras, patronlar kulübü SEV ile yemekte

Bugün SYRIZA eliyle hız kesmeden süren sınıfsal saldırıyı gözler önüne sermek için Yunanistan'da çalışma yaşantısına şöyle bir göz atalım.

Yunanistan Sosyal Sigorta Kurumu'nun (IKA) verilerine göre SYRIZA, emekçilerin cebindeki paraya dönük saldırıyı diğer patron partilerinin bıraktığı yerden aynen sürdürüyor. 2012 yılından bugüne kadar tam zamanlı çalışan emekçilerin aldığı ortalama ücret %15'in üzerinde azalmış durumda. SYRIZA geldiğinden bu yana ise ücretler %5 civarında düştü. Bu hesaplamalara bu yaz itibariyle kabul edilen "önlem" adı altındaki yeni kesintiler dahil değil (Grafik 1).

Bu veriler ücretli emekçiler açısından bir ortalamayı yansıtıyor. Dolayısıyla ortalamanın altında kalan emekçilerin olduğunu da unutmamak gerekiyor. Bu ortalamanın altında ücretlere talim eden -örneğin, asgari ücretli- emekçilerin maruz kaldığı saldırı çok daha büyük.

2012 yılında Papadimos'un teknokrat hükümeti PASOK ve Yeni Demokrasi'nin desteği ile asgari ücretleri %30 civarında düşürmüştü. O zamandan bu zamana asgari ücrette herhangi bir iyileştirme yapılmadı. Dahası bu konuda bir niyet olmadığı da açık seçik ortaya çıktı. Meclis'te Yunanistan Komünist Partisi'nin (KKE) sunmuş olduğu ve asgari ücretin 2012 öncesi düzeye çekilmesi konusundaki teklif SYRIZA oyları ile görüşme gündemine alınmadı. Şu anda ise SYRIZA yapmakta olduğu yeni düzenlemelerle 25 yaşın altındakilere ödenen asgari ücreti %13 oranında daha düşürmeyi hedefleyen yeni bir öneri peşinde. Bu öneriye göre "deneyimsiz" genç emekçiler için asgari ücret 586 Avro'dan 511 Avro'ya düşecek. Net olarak emekçilerin eline geçen ise 500 Avro'dan düşük olacak.

Burada kişisel bir parantez açayım: Bundan bir kaç yıl önce Atina'da aylık 450 Avro'ya talim etmiş bir insan olarak, bu parayla bırakın aile geçindirmeyi tek başına yaşamanın dahi imkansız olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.

Emek gücü içindeki payı günden güne artan yarı-zamanlı (part-time) çalışanların durumu ise çok daha vahim durumda. Öncelikle şunu söylemek gerekiyor ki 2012 - 2016 yılları arasında, yarı-zamanlı çalışanlar yaklaşık %75 oranında artarak tam zamanlı çalışanların sayısının %40'ına toplam emek gücünün de neredeyse %30'una ulaşmıştır (Grafik 2). Yarı-zamanlı çalışanlar için ortalama ücretler ise aylık 400 Avro'ya kadar gerilemiş durumda.


Burada altı çizilmesi gereken bir nokta bu dönem zarfında emekçilerin yalnız maaşlarının değil alım güçlerinin de gerek enflasyon gerekse getirilen vergiler nedeniyle düşmüş olması. Emekçilerin bu dönem zarfında alım güçlerindeki kayıp yine resmi verilere göre %25 düzeyinde ve emekçilerin alım gücü artma değil azalma eğiliminde.   

Emekliler konusu ise başlı başına bir felaket. Zira emeklilik reformu ile bir yandan tüm sosyal güvenlik sistemi talan edilirken diğer yandan emeklilere tek çıkış yolu olarak ölüm gösteriliyor. Yeni gelen kuşaklar için mezarda emeklilik önlemleri yasalaştırılırken, diğer yandan da emekli maaşları yaşanamayacak düzeylere çekilmiş vaziyette. Süreklileşen kesintiler neticesinde bugün artık 400 Avro'nun altında emekli maaşı alanlar var. Geçtiğimiz hafta hükümet tarafından polis şiddeti ile karşılanan gösteriler işte bu düzenlemelere karşı yapılmıştı.

Sigorta ve sosyal güvenlik demişken bir örnek durumun vahametini anlatmaya yetecektir sanıyorum. Yunanistan'da SYRIZA hükümeti bir yandan sel, deprem gibi sıkça karşılaşılan doğal afetlere karşı altyapı faaliyetlerine girişilmesinden, diğer yandan yeni eğitim ve sağlık kurumlarının yapılmasından bahsederken inşaat sektöründe emekçiler için tam bir yıkım yaşanıyor. 2009'da yaklaşık 120 bin olan sigortali inşaat işçisi sayısı 2016'da 31 bine gerilemiş durumda (yaklaşık %75'lik bir gerileme). Buna karşılık 2009'da 67 Avro civarında olan günlük ücret, 2016'ya gelindiğinde 40 Avro'ya inmiş durumda.

***

SYRIZA'nın patronlara yapmış olduğu hizmeti çalışma hayatına kısaca göz atarak göstermeye çalıştık. Yarın muhasebeye, özelleştirmeler, emekçilerin sırtına bindirilen vergiler ve  işsizlikle devam edeceğiz.

Son noktayı KKE'nin günlük gazetesi Rizospastis'te geçtiğimiz aylarda yayımlanan şu karikatürle koyalım:

Karikatürde Çipras'ın yönlendirdiği ve patronların sürdüğü sürat teknesi tam yol ilerlerken, emekçilerin üzerinde sağlık, eğitim, haklar, sigorta menfaatleri yazan teknesi kayalıklara çarpmış ve parçalanmıştır. SYRIZA'nın peşine takılan ve neticede kayalıklara vuran emekçi, "Bize yanlış yol haritası vermişler" der hızla uzaklaşan teknenin ardından.  Kayalıklardaki balık ise yanıt verir:  "Harita yanlış değil! Başka sınıf için!"