Venezuela’da Bolivarcı hükümetin zaferi: Halk neden Maduro’ya oy veriyor?

Venezuela'da zafer oyların yüzde 68'ini alan Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro'nun oldu. Peki ülkede bu kadar sorun varken, halk neden hala Maduro'ya oy veriyor?

Tulga Buğra Işık

Batı basını ve anaakım medya sürekli olarak Venezuela’daki durumun kötülüğünden bahsediyor. Ülkedeki yüksek enflasyon, temel kimi ürünlere ulaşılamaması vb. sorunların sorumlusu olarak Bolivarcı hükümet gösterilmeye çalışılıyor.

Oysa Venezuela halkı bunların ardında hükümetin değil, hükümeti devirmeye çalışan ABD’nin olduğunun farkında. Üstelik ABD’nin girişimleri soyut ve örtülü değil, gizlenmeden yapılıyor ve somut olarak görülebiliyor.

SEÇİM SONUCUNU TEHDİTLE DUYURMAK

Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro, en yakın rakibi Henri Falcon’un 1.8 milyon oyuna karşılık 5.8 milyon oy alarak seçimden zaferle çıktı.

Maduro’nun seçimi kazandığını duyuran Reuters, Maduro için “Venezuela’nın solcu lideri” ve “55 yaşındaki eski otobüs şoförü” nitelemelerini kullanırken, Maduro’nun seçilmesinin “sosyalist hükümete karşı Batı’nın yeni bir yaptırım dalgasını tetikleyeceğini” söyleyerek Venezuela’yı tehdit ediyor.

Haberde “yıkıcı ekonomik krizle” boğuşan Venezuela’ya karşı “ABD Başkanı Donald Trump’ın yönetiminin harekete geçeceği” ve petrol sektörünü hedef alacağı açıkça belirtiliyor.

Batı basınının geri kalanında da benzer bir dil görülüyor. AFP Venezuela’da “hiperenflasyon, gıda ve ilaç kıtlıkları, yüksek suç, bozuk su, enerji ve ulaşım ağları” olduğunu duyururken, 5,8 milyon oy alarak seçimi kazanan Maduro’ya karşı olanların oranının yüzde 75 olduğunda ısrar ediyor. Sunday Washington, Maduro’nun kazanacağının görülmesiyle birlikte “sözde seçim” ifadesini kullanarak seçimin “meşru olmadığını” öne sürüyor.

SEÇİMLER NASIL YAPILDI?

Venezuela Ulusal Seçim Konseyi (CNE) Başkanı Tibisay Lucena, seçimleri 150’nin üzerinde uluslararası gözlemcinin izlediğini duyurdu. Venezuela karşıtı kuruluşlar seçimlerin meşruiyetini sarsmaya çalışsa da, seçimler uluslararası gözetim altında, şeffaf olarak gerçekleşti.

Lucena, oy verme sürecinin sorunsuz yaşanması için tüm önlemlerin alındığını ve güvenlik personelinin yerleştirildiğini belirtti. Gelen uluslararası gözlemciler arasında akademisyenler, meclis üyeleri, gazeteciler ve siyasetçiler de bulunurken CNE açıklamasında seçime katılan tüm tarafların sürecin unsurlarının düzgün işlediğini kontrol edebildiğini vurguladı.

CNE Başkanı, seçim sürecinin şeffaflığına ilişkin olarak “bu yabancı güçlerin ve seçim sürecine zarar vermek isteyen içerideki küçük yerel grupların kuşatmasına karşı onurlu bir cevap” ifadelerini kullandı.

Lucena, “biz cesur, egemen ve derinden demokratiğiz, bu seçim kendi yaşama hakkını savunan ve saygı görmek isteyen Venezuela için bir zafer olacaktır” diye konuştu.

SEÇİMLERE ABD MÜDAHALESİ

Seçimlerden önceki Cuma günü, Maduro’yu açıktan hedef alan ABD, Venezuela liderinin “yasadışı uyuşturucu sevkiyatından gelir elde ettiğini” öne sürdü ve Venezuela’yı yöneten Sosyalist Parti’ye yönelik yeni yaptırımların haberini verdi.

ABD medyası da, seçimleri Maduro’nun kazanması durumunda Venezuela’yı yeni yaptırımların beklediğini duyurarak Venezuela halkını tekrar tekrar tehdit etti. Venezuela lideri Maduro, Bolivarcı yönetime karşı “sistematik saldırı kampanyası” olduğunu duyurarak, ABD’nin yaptıklarının yasal temeli olmadığını duyurdu.

Maduro, “yeni bir seçimin öncesinde, Venezuela halkı emperyalist saldırılara karşı demokrasisini savunurken, bir kez daha ABD rejiminin seçimleri sabote etmeye çalışması şaşırtıcı değil” dedi.

ABD Hazine Bakanlığı, seçimlerden hemen önce Sosyalist Parti’nin yönetiminde ikinci sıradaki Diosdado Cabello’ya, eşi Marleny Josefina Conteras’a ve kardeşi Jose David’e karşı yaptırım kararı aldı.

VENEZUELA MUHALEFETİ KİMDİR?

Maduro’dan sonra en çok oyu alan Falcon, ülkenin para birimini ABD doları yapmayı vadediyordu. Falcon oyların yüzde 21,1'ini alırken, üçüncü sırada gelen Evanjelist din adamı Javier Bertucci, yüzde 10,8 oy almayı başarabildi.

Din adamı olmanın yanı sıra ticaretle de uğraşan Bertucci'nin adı Panama Belgeleri'nde geçiyor. Belgelere göre Bertucci, ülkeden en az 5 milyon dolar kaçırdı.

Venezuela muhalefetinin bir bölümü, seçimlerin boykot edilmesi ve gerçekleşmemesi için büyük çaba gösterdi. Bunun sebebiyse sayısal çoğunluğa sahip olmamaları ve geçmiş seçim yenilgileri.

Sağcı muhalefet, ABD yanlısı olduğunu gizlemekte hiçbir çekince görmüyor. Muhalefetin eylemlerinde sıklıkla ABD bayrakları görülüyor.

ABD MÜDAHALESİNE KARŞI ZAFER

Nicolas Maduro, seçimlerden önceki açıklamasında seçimin “boyun eğmeye”, “sömürgeciliğe”, “şiddete” karşı “bağımsızlık”, “anavatan” ve “barış” arasında olduğunu duyurarak, seçmenleri ülkeye karşı ekonomik savaş yürüten emperyalizme karşı direnişe çağırdı.

Maduro seçim zaferinden sonra yaptığı konuşmasındaysa ülkenin kavgaya değil diyaloğa ihtiyacı olduğunu vurgulayarak, “kalıcı diyalog tüm Venezuela’nın ihtiyacı olan şeydir” diye konuştu.

Devrimin süreceğini duyuran Maduro, ülkenin ekonomik kalkınmasına öncelik vereceğini ve “emperyalizme karşı savaşa devam edeceğini” ilan etti. Bolivya Devlet Başkanı Evo Morales ise, Maduro’yu tebrik ederek “egemen Venezuela halkı darbeci ve müdahaleci Kuzey Amerika imparatorluğuna karşı zafer kazandı” dedi.

Morales, yabancı müdahalelere karşı zaferi tebrik ederken, “Özgür halk asla boyun eğmeyecektir. Kardeş Nicolas Maduro’yu ve Venezuela’nın cesur halkını tebrik ediyorum” ifadelerini kullandı.

LATİN AMERİKA'DA ABD MÜDAHALECİLİĞİ

Latin Amerika halkları, ABD'nin kıtayı kendi arka bahçesi olarak görmesine ve kendisine düşman olan tüm yönetimlere karşı saldırgan hamleler gerçekleştirmesine alışık.

Arjantin, Brezilya, Guatemala, Uruguay, Şili 20. yüzyılda sol iktidarlara karşı ABD destekli darbelerin yaşandığı ülkeler arasında.

Bu dönemde ABD müttefiki olan Venezuela, Hugo Chavez'in iktidara gelmesiyle birlikte Latin Amerika'da emperyalizm karşıtlığının kalelerinden biri haline geldi. Bu durumu sindiremeyen ABD, ülkede 2002 yılında darbe girişiminde bulundu. Ancak bu darbe halkın Chavez'e desteği sebebiyle başarısız oldu.

ABD ve Batı, bundan sonra da Venezuela yönetimini aralıksız olarak hedef almayı sürdürdü. Chavez'in ölümüyle birlikte Bolivarcı iktidarın yıkılacağını uman Batı, Maduro'nun iktidara gelmesiyle birlikte istediğini alamadı ve saldırılarını şiddetlendirdi.

HALK NEDEN MADURO'YA OY VERİYOR?

Venezuela halkı, ülkedeki yüksek enflasyona, temel kimi maddelere ulaşılamamasına, sağcı grupların şiddet içeren provokasyonlarına karşı bir kez daha Bolivarcı iktidara desteğini gösterdi.

Çünkü Venezuela halkı yaşananların birinci sorumlusunun ABD emperyalizmi olduğunun farkında. Venezuela'nın 1970'lerde Latin Amerika'nın en zengin ülkelerinden biri olduğunu durmadan tekrarlayanlar, Chavez iktidarına kadar ülkede yüksek ekonomik eşitsizlik olduğunu, yalnızca sağcı iktidarın çevresinde kümelenen ABD yanlısı grupların bu zenginlikten istifade ettiğini, geniş halk kitlelerinin yoksul ve öfkeli olduğunu yok sayıyor.

Chavez ile birlikte Venezuela'da ilk kez yoksulluk azaldı, halkın geniş kesimleri, emekçiler ülkenin yönetimine dahil oldu ve siyasetin içine girerek emperyalizmin ülkeye yaptıklarını görmeye başladı.

VENEZUELA'YA KARŞI EKONOMİK SAVAŞ

Venezuela yönetimini yıkmak isteyen ABD, başarısız darbe girişimlerinin ardından doğrudan ülkenin ekonomisini hedef alarak ülkeyi bu şekilde yıkmayı deniyor. Ülkenin kilit sektörlerinden petrol endüstrisi, uzun süredir ABD'nin hedefinde.

Venezuela'nın dünyanın en büyük petrol rezervine sahip olduğu doğru olsa da, Venezuela'daki petrolü çıkartmak Rusya, Suudi Arabistan ve ABD petrolüne göre çok daha maliyetli. Bu sebeple Venezuela petrol fiyatlarındaki düşüşten bu ülkelere göre daha çok etkilendi.

2016 yılında Venezuela petrol üretimi bakımından 11. sıradaydı, ancak ülkenin petrol üretimi düşük fiyatlar ve Batılı şirketlerin yaptırımlar ve ekonomik savaş çerçevesinde ülkeden çekilmesiyle birlikte günde 800 bin varil azalarak günde 2,3 milyon varilden, 1,5 milyon varile geriledi. 

Coğrafi konumu sebebiyle ülkenin ana ticaret ortağı hala ABD, bu durum Venezuela'yı ekonomik savaşın etkilerine karşı kırılgan hale getiriyor.

BOLİVARCI YÖNETİM KARŞILIK VERMEKTEN ÇEKİNMİYOR

Venezuela yönetimi, sürdürülen ekonomik savaşa yanıt olarak yapılan sabotaj girişimlerini ifşa ediyor ve stokçuluk yaparak ülkede yapay kıtlıklar yaratan şirketlerin mallarına el koymaktan çekinmiyor.

General Motors, Nestle, Polar, Cargill varlıkları kamulaştırılan şirketlerden yalnızca bazıları. Marketlere ürün vermeyerek halkı hükümete karşı kışkırtmaya çalışan bu şirketlerin yaptıkları, düzenlenen baskınlarla ortaya çıkıyor.

Bolivarcı yönetim, finans manipülatörlerini de hedef alıyor. Dolayısıyla Maduro yönetimi soyut bir "faiz lobisi" ile değil, gerçek yaptırımlarla ve gerçek uluslararası şirketlerle mücadele ediyor.

Venezuela bir NATO üyesi değil, ülkede ABD üssü bulunmuyor, bölgedeki sol, sosyalist, ilerici iktidarlarla dayanışan, uluslararası emperyalist planlara dahil olmayan Venezuela'nın halkı, gerçek bir mücadele için, zor yolu seçerek Maduro'ya oy veriyor.