Kamu Yararı İçin: HAYIR

Altı gün sonra sandık başına gideceğiz. Öyle etkin bir medya bombardımanı ile karşı karşıya bulunuyoruz ki, bu ortamı, Nazilerin, ünlü “bıçakların gecesi” eyleminin kansız “versiyonu” olarak nitelemek bile mümkündür.

Gösterişli binlerce kişilik iftar sofraları, Teravi namazları, kutsal inançlar, yürekten gelen itikatlar bile bir ticaret metası gibi kullanılıyor. “Aba altından sopa” göstermek ise AKP mitinglerinin üstü örtülü tehdit unsuru. Başbakan çok sinirli. Çok kişiyle küs. Orduyla, yargıyla, memurla, emekçiyle, sendikalarla, aydınlarla. Bakmayın kahvaltı sofralarına icabet edenlere ya da yardım paralarının toplandığı iftarlara. Mitinglerde savrulan tehditlerin, ihtarların korkusu bu yemeklere de yansıyor. Mehmet Akif’in Milli Marşımızın dizelerinde yer alan “Bu ne şiddet, bu ne celal” sözü bile estirilen ürkünç havayı yansıtamaz.

Önümüzdeki “sözde” (sahte anlamında) referandum gerçek bir “halk oylaması” değildir. Aldatmacıdır. Halkı küçümsemektir, yığınlara kendi esaret fermanını onaylatma cüretkârlığıdır. Sanki düşüncesi soruluyormuş izlemini veren, “millete başvuralım derken, milleti sıfırlamanın” en güzel örneğidir. Verilecek olan her “evet” oyu “ben aptalım” demekten farklı bir anlama sahip değildir.

Unutmamamız gereken iki örnek ortadadır. Hitler’in ünlü “Nazi” deyiminin açılımı “Milliyetçi Sosyalist Parti”dir. Mussolini “sosyalist” kanattan gelmiş, sonra onlara ihanet etmiştir. Bugün başta, eski sosyalistler, Murat Belge, Yasemin Çongar, Cengiz Çandar, Altan ailesi, Gülay Göktürk ve daha niceleri aynı yoldadır. Günümüzün ultra-liberalizminin arkasına sığınmak, bağnazlığın, namertliğin daniskasıdır.

Oylanacak 26 maddelik metni tek cümleye indirgememiz mümkündür: “Kamu yararı yaşamın hiçbir alanında kullanılamaz bireyin yararı temeldir”. Eskilerin deyimiyle “Amme menfaati” tarihe karışıyor. Toplum çıkarı yerini bireysel çıkara terk ediyor. Konuyu daha bir açık kılalım, bu referandumda “Sermayenin her girişimini kutsamamız” isteniyor. Meydanlarda toplanan binlerce kişiye “sermayenin hegemonyasına asla izin vermeyeceğiz” sözünü verirken net ve açık bir “takiye” yapılıyor.

- Dostlarım kimse “enayi” muamelesi görmek istemez. Bizlere bu muameleyi layık görenlere verilecek tek yanıt HAYIR’dır.

- Kamu yararını ileri sürmenin bile dolaylı olarak telin edildiği bu pakete verilecek tek yanıt HAYIR’dır.

- Oylanacak paket “Pandora”nın kutusundan da büyük “kamusal yıkımlara” mal olacak “zehirleri” içerdiği için HAYIR.

- Verilecek her “Evet”in gelecekte yaratacağı “Cehennem”e düşmemek için HAYIR.

- “Zenginleri severim” özdeyişinin takipçisi bir iktidarın “serazat”lığına yol açacağı için HAYIR.

- Ülkenin tüm değerlerinin, can damarlarının haraç – mezat satılmasına HAYIR.

Sözün Özü

Paketle Gelecek

- Ek Sömürülere: HAYIR.

- Düşünce özgürlüğüne vurulacak prangaya: HAYIR.

- En değerli kavramların metalaşmasına HAYIR.

- Parasal oyunlarla servetine artıran modern kumarcılığa HAYIR.

- İnsanca yaşama hakkını yozlaştıran, çıkarcı, orman yasalarına HAYIR.

- Gelecekte var olma mücadelemiz adına HAYIR.