Elinizi Venezuela’dan çekin, alçaklar!

Bu yazıyı okuduğunuz saatlerde Venezuela’ya askeri müdahale olasılığı çok yükselmiş, belki de çatışmalar başlamış olacak.

ABD elinin bütün kiriyle daha önce Irak’ta, Yugoslavya’da, Libya’da ve Suriye’de uyguladığı yöntemi bir kez daha sahneye koyuyor. Bir iç çatışma ortamı yaratıyor, kışkırtıyor, medya aracılığı ile kamuoyunda çarpık bir algı oluşturuyor ve “insani yardım” adı altında ülkenin bağımsızlığına, toprak bütünlüğüne saldırı için zemini döşüyor.

Bunu yaparken müdahale edilen ülkenin içinden bir kesimi ajanlaştırırken sınır komşularındaki gerici rejimleri askeri müdahale için taşeronlaştırıyor.

Aşağıdaki harita bu sürecin gözümüzde canlanması yardımcı olacak. Venezuela ile sınırı olan bütün ülkeler bu komploya katıldılar, “insani yardım” için ABD ile birlikte davranmaya başladılar. ABD haritada işaretli Kolombiya’nın Cucuta kentine Maduro’nun “bizden çaldıklarının bir kısmıyla alınmış çürük yiyecekler” diye adlandırdığı tonlarca malzemeyi yığdı. Bu hafta sonundan itibaren, Kolombiya ordusu, paralı askerler, ABD Özel Birlikleri, ABD’nin Venezuela’ya başkan olarak atadığı ajanın adamları müdahaleyi başlatacak gibi gözüküyor. Ayrıca ABD’nin Karayiplerdeki adalara askeri yığınak yaptığı da biliniyor.

Venezuela halkı ise direniyor. Maduro hükümeti Brezilya, Kolombiya ve Hollanda Güyan’ı sınırlarını kapattı. Kolombiya’dan başlayacak müdahaleye karşı sınıra açılan yolları kamyonlarla kesti ve ulaşımı durdurdu. Büyük bir askeri manevra yaparak orduyu saldırıya hazır hale getirdi.

Fotoğrafta Kolombiya’ya açılan ve Venezuela’ya ait bir yolun nasıl kapatıldığı görülüyor.

Venezuela’nın bu askeri müdahale karşısında şansı nedir?

Bir kere Chavez tarafından başlatılan devrim yoksul halkın örgütlülüğüne dayanıyordu. Evet, mülkiyet ilişkilerinde radikal bir dönüşümü içermiyordu, fakat dünyanın en büyük petrol kaynaklarından birine sahip olan ama ekilecek toprak fakiri olan ülkede, petrol geliri kentlere yığılmış milyonlarca yoksulun eğitimi, sağlığı ve aydınlanması için kullanıldı.

Ve Chavez içinden yetiştiği orduyu ideallerine inandırdı, ordunun içini de haklı bir zeminde örgütlemeyi başardı.

Venezuela’da Maduro yönetimi asıl olarak bu içiçe geçmiş iki örgütlülüğe dayanarak ülkenin egemenliğini ve bağımsızlığını korumak için mücadele edecek.

Ancak başka bir şey daha var:

Bu kadar haksız ve kirli yöntemlerle yapılan bir müdahale kıtadaki sınıf mücadelelerini keskinleştirecek ve yükseltecektir.

Örneğin, Latin Amerika’nın en büyük ekonomisi olan Brezilya’nın siyasi durumuna bakılırsa bu iddia daha iyi anlaşılır. Biliyorsunuz, bu ülkede de bir ABD müdahalesi yaşandı ve İşçi Partisi başkanı Lula hapse atılırken, faşist Bolsonaro başkan seçildi.

Lula zamanında sermaye sınıfı kendisini sınıf karşıtlıklarından gizleyebiliyordu, sosyal demokrasinin örtüsü altında sahtekârca da olsa sevimli bile gözükmeyi başarıyordu.

Şimdi her şey tersine dönüyor. Yolsuzluk karşıtı bir söylemle daha çok yeni yönetime gelen Bolsonaro’nun yolsuzluk skandalları patlak verdi. Bolsonaro’nun Amazon ormanlarına ve yerli halka karşı başlattığı saldırı, bir direnişle karşılaştı, büyük kalabalıklar Sao Paulo kentinde toplanarak protestolarını dile getirdiler. Aynı şekilde ulaşım zammı, emeklilik haklarında değişiklikler emekçi sınıfların öfkesinin yükselmesine yol açtı.

Artık sermaye sınıfı çıplak! Göstericilere atılan plastik mermilerin, gaz kapsüllerinin tetiğini doğrudan sermaye sınıfının çektiğini herkes fark ediyor.

Ayrıca bu müdahale, ABD’nin kendisinde de sınıf mücadelelerini yükseltecek. Daha geçenlerde Trump ABD’deki sosyalistlerden şikâyet etti.

Sınıf mücadelelerinde, ABD’nin bu haksız ve sefil müdahalesi, bütün kıtada yeni bir yükselişin perdesini açacağa benziyor.

Bir kez daha haykırıyoruz:

Kanlı, kirli ellerinizi Venezuela halkının üzerinden çekin!