“Kutsal” devletin gazladığı genç ülkücülerin, bellerine koyulan uzilerle işledikleri suikastları dizi film repliği sıradanlığında dinliyoruz Peker’in videolarından.

Ne ararsan var ortaya dökülen pislikte.

Ayak kırdıran içişleri bakanı, gazeteci avına çıkan çete lideri, tecavüzcü milletvekili, kendine yeni uyuşturucu güzergâhı bakan milletvekili çocuğu…

Neler neler.

Yaptığı her ifşanın ardından kendisine “pislik mafya” diyen Soylu’ya soruyor Peker, “ben pisim, sen temizsin öyle mi” diye.

Ben öldürdüm. O emir verdi. Diğeri himaye etti.

Anlatıyor…

Hangisi temiz gerçekten?

Her yanından kokular yükselen, bataklığa dönüşmüş bir ülke yarattılar.

Peki sadece ismi geçenler mi sorumlu bu bataklıktan? Kimlerden başlatacağız bu kirin miladını?

Dün soL Haber Portalı’nda, Mehmet Ağar’ın geçmişte Susurluk davasından aldığı göstermelik cezayı yatmak için girdiği cezaevinde kendisini ziyarete gelenlerin isimlerinin yer aldığı bir haber yayınlandı. Hapis de denmez ya, otel konforunda biraz yatıp çıkmıştı içerden. O kısa sürede kendisini ziyaret edecekler için cezaevinin yakınına yapılan helikopter pisti de hiç boş kalmamıştı. Mustafa Koç, Mehmet Cengiz, Ferit Şahenk, Adnan Polat, Yıldırım Demirören, Nihat Özdemir… “İş insanlarının” Susurluk tavafı listesine bir göz atın ilgili haberden.

Yaşasaydı da sorsaydık Mustafa Koç’a hapishanedeki Ağar’ı ziyaretinde neler konuştular diye? Galatasaray-Fenerbahçe maçını mı?

Kim pis, kim temiz gerçekten?

Sedat Peker pis mafya lideri, milletin orasına burasına konduran Mehmet Cengiz temiz iş insanı. Ağar derin devlet, diğeri vergi mükellefi! Ağar’ınki yat limanına çökme, Cengiz’inki İkizdere’de taşocağından vergi ödeyen işletme, öyle mi?

Bakanlığa satın alınan dezenfektanı bakanın kendi şirketinden sipariş etmek ihaleye fesat karıştırmak, devletin iki buçuk milyon metrekarelik fidanlığını hibe olarak devralıp üstüne fabrika kondurmak büyük yatırımcılık örneği.

Kim çete lideri, kim siyasetçi, kim iş insanı? Ayıran ne onları?

Ayrılmıyor, aksine birleşiyorlar. Birlikte bir düzen kuruyorlar. Kurdukları düzende yasal olanla yasa dışı işler birbirini tamamlıyor. Kolombiya’dan gelen uyuşturucunun parası turizm sektörüne yatırıma dönüşmüş, otel oluvermiş. Suriye’de savaş kışkırtıcılığının mükâfatı, işgal edilen bölgede müteahhitlerin yapacağı yeni binalar, alt yapı tesisleri olmuş. Bir başka bölgeye gemilerle yapılan silah ticaretinin kazancı Kirpi üreten BMC patronu ya da SİHA üreten Bayraktar'ın kasasına girmiş.

Doğayı talan etmiş. Özelleştirmelerle halkın varlığına el koymuş. Uyuşturucu satmış. İhaleye çökmüş. Yasal ya da değil. Hepsi bir sermaye birikimi oluşturuyor. Emek sömürüsünün üzerinde yükseliyor.

Bunun adı kapitalist düzen.

Kapitalist düzenin temiz olanı bulunmuyor.