Demek ki patronlar sadece depolarına değil, uluslararası finans piyasalarına da istiflemişler.

Merkez Bankası Başkanı ile patronların kavgasından ortalığa saçılanlar

Konuk olarak katıldığı İstanbul Sanayi Odası toplantısında salondaki patronları “stokçulukla” suçlayıp, “ucuz krediyle döviz alanlarınızın listesi elimde” diyen Merkez Bankası Başkanı Kavcıoğlu’nun sözleri tartışma yarattı.

Kendisi bir süredir kredisini tükettiği anlaşılan Hazine Bakanı Nebati’nin yerine konuşturuluyor. Patronların gözündeki ışıltıyla ilgilenen Nebati ile arasında bir “üslup” farkı olduğunu göstermek istemesi normaldir. Ama bunu “sert abi” havasına bürünüp patronların “mahrem” işlerini kameraların karşısında konuşmaya başlayarak yapmaya kalktığında peş peşe yenen fırçalar kaçınılmaz oluyor. Oda Başkanı “sanayiciyi zan altında bırakamazsın” diyor, bir başka sanayici “bize değil, sürekli arsa alıp köşeye atan inşaatçılara bak” deyiveriyor, bir diğeri özel bankaların kredilerle dilediği gibi oynadığına işaret ediyor, bir başkası kibarca “talihsiz açıklama” diyor falan.

Oysa bunları söyleyen patronlar kur düştüğünde de yükseldiğinde de kazanmış. Hükümetin çıkardığı KKM sayesinde bozdurduğu dövizden hem faiz hem kur farkı ile yine kazanmış. Daha ne olsun.

Kavcıoğlu’nun stokçuluk suçlamasına da “yapmıyoruz” diyen çıkmadı aslında. Hammaddeyi depolarına enflasyonla baş edebilmek için atıyorlarmış. Bunun adı “stokçuluk” değil, “stok” oluyormuş. Ucuza al, istifle, ürettikten sonra yeni malzeme fiyatından hesaplayıp yüksekten sat!  MB Başkanı’nın yediği fırça, depolarda tutulan hammaddenin gün gün kazandırdığı gerçeğini değiştirmiyor.

Sonra yurt dışındaki dolarlar meselesi açıldı. Kavcıoğlu aynı toplantıda, şirketlerin böyle kayıt dışı 500 milyar doları olduğunu söyledi. “Rakamın yüzde onu doğru olsa 50 milyar eder, bu döviz kıtlığında ekonomiye ilaç olur, getirin” diyor. Yok öyle bir para diyen de çıkmadı.

Demek ki patronlar sadece depolarına değil, uluslararası finans piyasalarına da istiflemişler.

Vatandaş dört liralık ekmekle, kirayla, yol parası market masrafıyla mücadele ederken patronların oynadıkları paraların bu hoyratlıkta tartışılmasının bir sınırı olmalıydı. Kavcıoğlu, İSO toplantısındaki sert çıkışının üzerinden yirmi dört saat geçmeden, bu kez TOBB buluşmasında nedamet getirerek reel sektörle aralarına kimsenin giremeyeceğinin altını çizdi. Böylece kontrolden çıkma riski taşıyan stokçuluk ve kayıt dışı servet yığınağı tartışmasını da bir şekilde kapatmış oldu.

Birileri Kavcıoğlu’na, Nebati’nin patronların gözlerinde gördüğü ışığı hatırlatmış olmalı. Bütün mesele bu değil mi zaten. Sermaye sınıfına hizmet ederken araya kimseyi sokmamak.

Esas değişmiyor, AKP bir patron partisidir ve en büyük mahareti onlara çok kazandırmasıdır. Patronlar ise kendisine en iyi hizmet edecek siyasi temsilcileri arar. Yirmi yıldır bu temsiliyetin iktidardaki adresi AKP. Değişeceğine dair emareler toplumda birikmişse, patronlar da boş durmayacak, yedek lastik arayışını hızlandıracak. MB Başkanı ile yaşanan bu son itiş kakışta, düzen muhalefetinin patronların argümanlarının arkasına yığınak yapması da bu nedenle.

“Bu ülkenin ekonomisini ayakta tutmak için canını dişine takarak mücadele eden sanayicilerimize tehditleriniz işlemez”

Böyle konuşmuş CHP’nin sözcüsü.

Millet hayat pahalılığından inim inim inlerken, stokçulukla, döviz yığınağıyla, yurt dışı varlıklarıyla memleketi soyup soğana çeviren patronlara haksızlık edildiğini söylüyor beyefendi. Hiç yüzleri kızarmıyor.

Evet, sermaye sınıfı stokçudur.  Rantçıdır.  Döviz vurguncusudur. Özelleştirmelerle, teşviklerle, imtiyazlarla memleketin kaynaklarını sürekli yağmalar. Öyle söylendiği gibi ülke için değil kasasını doldurmak için üretir. Düşük ücret sever. İtaatkâr işçi arar. Sömürücüdür.

Bu ülkenin temel sorunu sermaye sınıfı, yani patronlardır.

Yarattığımız tüm zenginliğe onlar el koyuyor.

Bu sınıftan kurtulacak, memleketi düzlüğe çıkaracağız.