Emperyalist paylaşım düzen içi tepişmeyle gidedursun, dünyanın her yerinde emekçi halkın içine düştüğü durumun bir alt üst oluşu ve düzenden kopuşu tetikleme olasılığı artıyor.

Emperyalist paylaşım sürecinde iki güncel haberi yorumlamak

İçinde bulunduğumuz emperyalist paylaşım savaşı sürecinde tarih hızlandı, haftada bir yazı ile uluslararası konuları takip etmek zorlaşıyor.

Bu hafta muhtemelen gözden kaçan iki haberi ele alacağız. Biri Türkiye’nin Rusya’ya Suriye’ye giden uçaklar için hava sahasını kapatması, diğeri ise Pakistan’da Çinli öğretmenlere yapılan bombalı saldırı.

Bu süreçte Ukrayna savaşının sadece cephelerden biri olduğunu, paylaşım savaşının örtülü bir şekilde bütün dünyaya yayıldığını hatırlayalım. Bu süreçte ittifak ilişkileri çok dinamik bir şekilde değişiyor.

Ayrıca kapitalist tekellerin devletleri arasındaki savaşın bütün dünya emekçi halklarına karşı açıldığı ve gereken yanıtı alacağı tezini bu sefer baştan söyleyelim.

Türkiye neden Rusya’ya Suriye uçuşları için hava sahasını kapattı?

23 Nisan’da Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu Rusya ile dönemsel olarak yapılan anlaşmayı sonlandırdıklarını ve Suriye’ye Rusya’dan sivil ve askeri uçuşlara izin verilmeyeceğini bildirdi. Bir yandan Türkiye Rusya karşıtı ekonomik yaptırımlara katılmaz ve sermaye sınıfının Rusya üzerinden elde ettiği kazanımları korumaya çalışırken bu karar niye alındı diye sormak zorundayız.

Emperyalist paylaşım savaşında ilk cephe açılan ülke Ukrayna değil, Suriye idi. 2015’te Rusya’nın Suriye devletinin çağrısı ile sürece dâhil olması ABD komplosunu farklı bir yere taşımıştı, şimdi Ukrayna’nın gölgesinde kalsa da Suriye’de süreç devam ediyor.

AKP yönetiminin bu son kararını anlamak için olayları bir araya getirmeyi deneyelim. 

Bunlardan ilki; Kuzey Irak’ta son dönemde Barzani ile kurulan yoğun ilişki ve Irak petrolünü Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşıma gayreti.

Rusya yakın zamana kadar Avrupa’nın başlıca enerji sağlayıcısıydı ve şimdi Batı emperyalizminin Rus doğal gaz ve petrolüne uyguladığı boykot sonrası Avrupa’ya enerji temini için alternatif yolların bulunması kritik hale geldi.

İkincisi, Türkiye ve İsrail ilişkilerinde son dönemde yaşanan “normalleşme”. Burada normalleşme, uluslararası ilişkilerde salınım yapan devletlerin tekrar Batı emperyalizmine yakınlaşması ve vidaların sıkıştırılması olarak kodlanıyor. İsrail’in ise Suriye’ye dönük saldırılarını artırdığını not edelim.

Üçüncüsü, AKP yönetiminin Türkiye’deki Suriyeli göçmenleri Suriye’ye göndermek için bir plana sahip olduğunu duyurması.

Bütün bu parçaları bir araya getirdiğimiz zaman Türkiye’nin daha açık bir şekilde ABD yönlendirmesi ile davranmaya başladığını ve Suriye cephesinde tekrar bir hareketlenmenin beklenebileceğini söyleyebiliriz. Burayı dikkatlice izlemeliyiz.

Pakistan’da neden Çinli öğretmenlere saldırı düzenlendi?

26 Nisan’da Güney Pakistan’da düzenlenen bombalı saldırıda üçü Konfüçyüs Enstitüsü’nün Çinli öğretmeleri olmak üzere dört kişi yaşamını yitirdi. Saldırı Belucistanlı ayrılıkçı ve gerici bir örgüt tarafından düzenlenmişti. Tıpkı geçen sene yapılan saldırılarda 9 Çinli mühendisin öldürülmesi gibi.

Bu saldırıların ABD patronajında Batı emperyalizmi denilen haydutluğun marifeti olması çok büyük bir olasılık.

Çok kısa bir süre önce Rusya’ya uygulanan yaptırımlara katılmayan ve Çin yatırımlarını savunan başbakan İmran Han bir parlamento darbesine maruz kalmış ve ABD’yi bu süreçten dolayı suçlamıştı.

Son yıllarda Pakistan’ın Çin’den büyük ölçekli bir yatırım aldığı biliniyor. Aşağıdaki haritadan yatırımın nereye yöneldiği izlenebilir.

Çin’den Pakistan’ın Gvadar Limanına ulaşan demiryolu görülüyor. Çin-Pakistan Demiryolu ve Gvadar Limanı Yeni-İpek Yolu Projesinin çok önemli bir ayağını oluşturuyor.

Daha önce ele aldığımız bu konunun önemini hatırlayalım. Çin sanayi ürünlerini Batıya, başta Körfez petrolü olmak üzere hammaddeleri Çin’e taşımak için kısa yoldan denize açılması ve Malakka Boğazına ihtiyaç duymaması nedeniyle Çin-Pakistan ekonomi koridoruna büyük önem veriyor. Bu stratejik öneme dayalı olarak yapılan on milyarlarca dolar değerindeki yatırımın Pakistan sermayesini cezbettiği anlaşılıyor. 

Görüldüğü gibi dünyanın birçok ülkesinde sermaye sınıfı Batı emperyalizmi ile Çin-Rus sermayesi arasında taraflaşıyor, düzen için müdahaleler buraya yapılıyor.

Bir de bu tepişmenin arasında kalan Pakistan emekçi halkına bakalım. Pakistan halkı da hayat pahalılığı ve büyük bir enerji dar boğazı ile karşı karşıya. Sıvılaştırılmış doğalgaz ve kömür fiyatlarındaki savaşa bağlı artış elektrik üretimini baltalamış durumda, kapsamlı elektrik kesintileri yaşanıyor.

Emperyalist paylaşım düzen içi tepişmeyle gide dursun, dünyanın her yerinde emekçi halkın içine düştüğü durumun bir alt üst oluşu ve düzenden kopuşu tetikleme olasılığı artıyor.