'Güneş çarığı çarık ayağı daha fazla sıkıyor. Bu nedenle tartışmayı patronların, bakanın ya da sendikacıların pazarlıkları değil, işçi sınıfımızın göstereceği tepki belirleyecek.'

Asgari ücret artacak mı?

Patronlar artsın istemiyor... Hatta aba altından sopa gösteriyorlar. Aralarında en açık konuşanı Ankara Sanayi Odası başkanı Nurettin Özdebir oldu. Hayat pahalılığı karşısında ücretlerin eridiği aşikârmış, hatta zam da yapılabilirmiş elbette ama o durumda belki üç kişi çalıştıracağına iki kişi çalıştıracak, bir kişinin ücretini de öbürlerine verecekmiş.

2018 krizinde işçi ücretlerinin altı ay işsizlik sigortası fonundan karşılanmasını isteyen bu ‘açık sözlü’ patron, yanında çalıştırdığı işçiye ‘ya bu ücretle yılsonuna kadar idare edeceksin ya da birlikte çalıştığın iki arkadaşından birini kapının önüne koyacağım’ demeye getiriyor.

Patronlar böyle. Şu sıralar ağızlarını her açtıklarında yüksek enflasyondan şikayet ediyorlar ama daha ikinci haftada kuşa dönüp, aydan aya erimeye devam eden asgari ücrete yapılacak yeni bir artışı tartışmak dahi istemiyorlar.

Çalışma Bakanı da istemiyor. Kendisine konuyu bir ekonomi gazetesi söyleşisinde sordular. O sırada gazetecilere patronlar için hazırladıkları yeni teşvik paketinin detaylarını paylaşıyor, doğrudan eleman desteği adı altında üç ay boyunca işçi ücret, prim ve vergi ödemelerini hazineden karşılayacaklarını anlatıyordu. Araya sıkıştırıverdi. Bu seneki asgari ücreti artışı rekor düzeyde olmuş, vergi istisnası ile ücretlere büyük destek sağlanmış, asgari ücretin yasal belirleme tarihi Aralık ayıymış ve tartışmayı anlamlı bulmuyormuş…

Çalışma Bakanı aynı zamanda alandan bir akademisyendir ancak söylediklerinin tek bir kelimesi bile doğru değildir. Ne bu sene yapılan artış tarihin en yüksek artışıdır, ne de sağlanan destek yüksek enflasyon karşısında asgari ücreti koruyabilmiştir. Asgari ücretin yılda bir kez ve ancak Aralık ayında belirlenebileceği sözü ise bir zırvalıktan ibaret. Bakan İş Kanunu’nu açıp okuduğunda asgari ücretin en fazla iki yıl olmak üzere istenilen sıklıkta belirlenebilmesinin önünde hiçbir engel olmadığını görecektir.

Asgari ücret artışını istemeyenler arasında Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay da bulunuyor. Tespit komisyonunda sözde işçi tarafını temsil eden başkan, artışa karşı bahane üretmekte ne patronları ne de Çalışma Bakanı’nı arattı. Yasada yönetmelikte yokmuş, emin olmak için Bakana da sormuş, o da “bunun günü Aralık ayı” demiş. Böyle olunca da kimseyi beklentiye sokmamak en doğrusuymuş…

İsterseniz başkanla ilgili herhangi bir yorum yapmayalım. Ayıp olmasın! O Bakanına sorarak sendikacılık yapmaya devam etsin. Ama yıl içinde yeni bir asgari ücret artışına sendikalar cephesindeki genel yaklaşımın Atalay’ınkinden farklı olduğunu düşünmeyin. Pek çok sendikal merkezde yeni bir asgari ücret artışının bağıtlanmış toplu sözleşme düzenini bozacağı, özellikle üç yıl yürürlüklü sözleşmelerin yapıldığı işletmelerde işçilerden ek zam talebinin artacağı, bunun da patronlarla sendikacıların arasını bozacağından endişe edenler az değil.

Ne patronların, ne iktidarın, ne de genel olarak sendikaların yeni bir asgari ücret artışını istemedikleri anlaşılıyor. Oysa hayat pahalılığı sürdürülemez düzeye ulaşmak üzere.

Asgari ücreti Aralık ayının on beşinde belirlediler. Para işçinin cebine Şubat ayının başında girdi. Şimdi Nisan ayının ilk haftasındayız ve asgari ücret belirlendikten sonraki üç ayın enflasyon rakamı yüzde 22,8’e ulaştı. TÜİK’in hafta başında açıkladığı yıllık enflasyon oranı yüzde 61,14, gıdada fiyat artışı yüzde 70,3, DİSK-AR’ın yine TÜİK verilerine dayanarak hesapladığı en düşük gelire sahip yüzde yirmilik nüfusun gıda enflasyonu yüzde 103,8! Görüldüğü üzere ‘rekor’ artışla belirlendi diye böbürlendikleri asgari ücret eridi gitti.

Şimdi, ister asgari ücreti bir kez daha yükseltsinler, ister söz birliği ettikleri gibi Aralık ayına bıraksınlar, işyerlerindeki sıkışma ortadan kalkmayacak. Artarsa, asgari ücretin üstünde alan işçilerin ücretleri bir kez daha ve daha fazla asgari ücrete yakınlaşacak. Sene başında ortaya çıkan işyeri tepkilerinin motor gücü, asgari ücret artış oranının ücretlerine aynı oranda yansıtılmadığı bu işçilerdi.

Asgari ücrette yeni bir artış olmaması ise mevcut enflasyon düzeyinde, çok değil birkaç ay sonra pek çok haneyi temel ihtiyaçlarını bile karşılayamama riskiyle karşı karşıya bırakacak. Artık geniş halk kesimleri ve işçi sınıfı için söz konusu olan mutlak yoksullaşmadır.

Kısacası güneş çarığı çarık ayağı daha fazla sıkıyor. Bu nedenle tartışmayı patronların, bakanın ya da sendikacıların pazarlıkları değil, işçi sınıfımızın göstereceği tepki belirleyecek. İşyerlerinde sıkışma büyüyor. Bizim bakacağımız yer de tam olarak burası olacak.