Elemekte zorlandık. Güncel gelişmeler odaklı haberleri değil, farklı yönleriyle “iyi ki anlatmışız” dediğimiz, her zaman okunacak veya izlenecek öykülerimizi derledik.
Haber Merkezi
soL'un 2024'te gündeme getirdiği, her zaman okunacak veya izlenecek öykülerimizden öne çıkanları okurlarımız için derleyip toparladık.
Devlete rağmen işçileri savunmak: Akkuyu
Ocak ayında, Akkuyu Nükleer Santrali’nde çalışan işçiler arasındaki menenjit salgınını soL açığa çıkardı. “Aman Rusya’yla aramız bozulmasın” diye kendi işçisini yabancı bir ülkenin şirketine ezdiren Türkiye devletinin tüm örtbas çabalarına rağmen, soL, çok sayıda kaynakla görüştükten sonra salgını duyurdu. Olay, devletin, kendi vatandaşı olan işçiler karşısındaki tutumu açısından çarpıcıydı.
Üç açıdan şehre bakmak: Plansız Kent
Şubat’ta, soLTV’nin “Plansız Kent” üçlemesinin ilk belgeseli, “Kiracı” yayınlandı. Dosyanın ikinci bölümünde ulaşım, üçüncü bölümünde engellilerin kentle ilişkisini ele aldık. Yerel seçimin yaşandığı 2024’te siyasetçiler anlamsız tartışmalar yürütür, sonuçta birilerinin gemisi aynı şekilde yürürken, soLTV, şehrin esas sahiplerinin öyküsünü anlattı.
Satılık durak, satılık şehir, satılık ülke
Mart ayında seçimler yaklaşırken pek üzerinde durulmayan bir gelişme yaşandı: İstanbul’daki Kozyatağı durağının adı, bir şirkete satıldı. Metro güzergah tabelasının üzerine yapıştırılıverilen bir etiket, Türkiye’yi anlamak için çok malzeme sağlıyordu.
Genç, bağımsız, kadın? Hayır… Mafya, siyaset, ticaret
31 Mart seçimleri bitti, medya ilk sonuçların ardından, “ilginç öykü” peşine düştü. Seçilen en genç kadın belediye başkanı, 22 yaşındaki bağımsız aday, biçilmiş kaftandı. soL, çiçeği burnunda başkanın öyküsünü, bambaşka bir şekilde anlattı.
Futbolla cuntaya meydan okumak
2024’te çok sayıda aydınımızı yitirdik. Öyküsü en az bilinen ama en çarpıcı olan isimlerden biri, Mayıs’ta yaşamını yitiren Arjantinli sosyalist futbol insanı César Luis Menotti’ydi. Spor tekniğinden tarihe ve siyasete uzanan bu anma yazısında, güzel futbolla nasıl faşizme karşı dik durulabileceğinin öyküsünü anlattık.
Ya içindesindir çemberin, ya yoldaşlarının yanında
2024, işçi sınıfı mücadelesinin büyük bir dalgayla yükseldiği bir yıl olmadı. Ama durgunluk zamanlarında direnişler, başka türlü bir iz bırakır. Belgesel kanalımız Pano’da, Lezita işçilerinin tarihe düştüğü notu ekrana yansıttık.
Modern Kırmızı Pazartesi
2024’te pek kimsenin ilgilenmediği, soL’un aylarca, ısrarla üzerine gittiği bir konu, devletin, basın organlarıyla el ele, yoksul ve çaresiz halkı nasıl dolandırıcılara yem ettiğini irdelediğimiz “Enerji Dolandırıcılığı” dosyamızdı.
80 yılda unutturulan trajedi
Haziran ayında, seksen yıl öncesine, İkinci Dünya Harbi’ne ait bir olayı, Normandiya Çıkarması’nı anlattık. Hollywood’un onlarca yılda insanlığın hafızasını çarpıttığı bu büyük savaşın az bilinen öykülerinden biri, bine yakın ABD askerinin ölümüyle sonuçlanan bir olaydır.
Afrika’ya hücum
Yine Türkiye medyasının neredeyse hiç ilgi göstermediği bir konu, Türkiye’nin Afrika’daki macerası, Temmuz ayında üç yazılık bir dosyayla soL’da işlendi. Afrika Boynuzu’nda yaşanan ve Türkiye kapitalizmini anlamak için hayati olan gelişmeler, 2025’te soL’da yeni bir dosyaya da konu olacak.
Fiyatlar, zamlar, hisseler değil… Ekonominin esas öyküsü
Ağustos ayında, Türkiye’nin en büyük bin şirketinin açıklandığı liste üzerinden yazdığımız analiz, sürekli anlık verilerle boğulan ekonomi haberciliğinin aksine, Türkiye işçi sınıfının neyle karşı karşıya olduğunu tüm çıplaklığıyla gözler önüne seriyordu.
Çeteler
Aslında 2024 yılı boyunca başta İstanbul, birçok kentin emekçi mahallelerinde alttan alta süren en büyük öykülerden biri, mahalle çetelerinin gelişimiydi. Eylül ayında, iki yazılı bir dizide, işte bu çeteleri ve çeteciliği ele aldık.
Türkiye Meksika olur mu?
Ekim’de Sedat Peker’in “Bu gidişle Türkiye Meksika olacak” lafından esinle kaleme aldığımız yazı, Türkiye’nin gerçekten Meksika olup olmayacağı sorusuna, iki ülkedeki uyuşturucu trafiği ve mafyanın gelişimini tarihsel açıdan ele alan bir yanıt veriyordu.
Kasap
Gazzelilerin 7 Ekim’deki “Biz varız, yok olmayacağız” taarruzunun bir yıl sonrasında, soLTV, dünya halklarının gözü önünde, çağımızın en büyük katliamcılarından birine dönüşen Binyamin Netanyahu’yu anlattı.
Bombaların arasından geçmişe ve geleceğe bakmak
Kasım ayında soL, Lübnan’daydı. İsrail uçaklarının bombardımanı altındaki ülkeden izlenimlerimizi aktardığımız haber, yalnızca sahayı değil, ülkeyi, bölgeyi ve tarihi anlatıyordu.
Bir devlet kurumunun, bir ülkenin dönüşümü
Kasım’da başladığımız “Devlet Opera ve Balesi” dizisinin son, yedinci yazısı, 2025’in ilk haftasında yayımlanacak. İlk yazısından beri bakanlık koridorlarının, kurum odalarının sessiz dedikodularının temel konusu haline gelen yazı dizimiz, herkesin merceğinden kaçan bir alanda, opera ve balede yaşananlar üzerinden Türkiye’nin öyküsünü anlatıyor.
Tarihsel bir kırılma
Aralık ayına, Suriye’de Esad yönetiminin yıkılması damga vurdu. soL, altı yazılık bir dosyayla, bölgemizin tarihindeki en büyük dönüm noktalarından biri olacağı şimdiden anlaşılan bu 10 güne, onlarca yıllık bir perspektife dayanarak baktı.