Ailesini, bakanlarını, patronlarını ve sanatçılarını yanına alan Erdoğan, 2011 yılında Somali'ye gitti ve Somali'den şöyle seslendi:
"Aslında bu Türkiye'nin bir sorunu değil. Bu bir insanlık sorunudur. Fakat biz Türkiye olarak, kimse yokmuş gibi davranmak suretiyle buradayız. Buradan ülkeme de sesleniyorum. Bazı kuru dedikodular var. Yani 'Türkiye'de açlar, sefiller varken Somali'de ne iş var?' gibi yaklaşımlar ortaya koyanlar var. Onlara tavsiye ederim. Gelip şöyle Somali'yi bir gezsinler bakalım."
"Tarihi ziyaret" sonrasında Türkiye kapitalizmi Somali'ye giriş yaptı. Okullar açıldı, hastaneler kuruldu, patronlar sokuldu, askeri üs faaliyete geçirildi...
Sürecin sonunda Türkiye, Afrika Boynuzu'nun komşu ülkeleri Etiyopya ve Somali arasında arabuluculuk yapabilecek konuma geldi. Türkiye'nin Afrika Boynuzu'ndaki serüveninin ikinci bölümünde Somali'yle kurduğu ilişkileri irdeliyoruz.
1993'te asker, 2011'de sermaye çıkartması
Her ne kadar Somali'yle olan ilişkiler Osmanlı Devleti dönemine dayandırılsa da Türkiye Cumhuriyeti'nin Somali'deki ilk büyükelçiliği 1979 yılında açıldı. Ancak Büyükelçilik, Siad Barre yönetiminin devrilmesine ve kabileler arası çatışmalara neden olan Somali İç Savaşı nedeniyle 1991 yılında kapatıldı.
Birleşmiş Milletler, 1993 yılında "iç savaş ve kıtlığa karşı insani yardımların ulaştırılması ve barışın korunması" gerekçeleriyle ABD yönetimindeki "barış gücünü" ülkeye gönderdi. Türkiye de BM'nin görev gücü içerisinde yer alan ülkelerden biri oldu. Böylece Somali, Kore ve Kıbrıs'tan sonra Türk askerlerinin görev yaptığı üçüncü yabancı ülke olarak tarihe geçti.
Somali'yle ilişkiler, 2011 yılında dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, dönemin TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner’i de yanına alarak ülkeye düzenlediği ziyaretle birlikte hız kazandı. Erdoğan'ın ziyaretinden kısa bir süre sonra, 1991 yılında kapatılan Mogadişu Büyükelçiliği yeniden açıldı.
Somali pazarının kapıları patronlara açıldı
2010 yılında başlayan ve iki yılda 260 bine yakın insanın açlık nedeniyle ölmesine neden olan kıtlığı bahane ederek Somali'ye Erdoğan'ın ziyaretiyle giriş yapan Türkiye sermayesi, kısa sürede bir havalimanı bir de liman elde etti. Önce, 2013 yılında AKP'ye yakınlığıyla bilinen Kozuva Şirketler Grubu 15 yıllığına Mogadişu Uluslararası Havalimanı'nın işletmesini aldı. Ardından 2014 yılında Albayrak Grup 20 yıllığına Mogadişu Limanı'nı işletmeye başladı.
Yıllar içerisinde iki şirkete yönelik hazırlanan izleme raporlarında birçok kusura yer verildi. Bunlar arasında iş cinayetleri ve yaralanmalarla sonuçlanan iş kazalarının gizlenmesi, işçi maaşlarının büyük oranda azaltılması, Somali devleti ile yapılan gelir paylaşımına ilişkin kriterlere uyulmaması ve Somalili bürokratlara rüşvet verilmesi gibi iddialar yer aldı.
Somali Mogadişu Yol Rehabilitasyonu Yapım İşi dahil birçok inşaat işi de AKP döneminde büyütülen En-Ez İnşaat’a verildi. Sürecin devamında Somali pazarının kapıları diğer inşaat patronlarına da açıldı. Bu dönemde Türkiye'nin Somali'ye ihracatı da düzenli olarak artış gösterdi. 2019 yılında 200 milyon dolar civarına ulaşan ihracat kapasitesi, geçen sene 360 milyon doları aştı.
Somali ordusu TSK'ye emanet
Başlayan iç savaşla birlikte otorite boşluğundan yararlanarak ülkenin kuzeybatısında tek taraflı bağımsızlığını ilan eden Somaliland ve 2012 yılında ülke topraklarının kuzeyinde yine tek taraflı bağımsızlık ilan eden Khaatumo'nun yanı sıra 2006 yılında faaliyete başlayan Eş-Şebab da ülkenin güney kesmini kontrol etmekte.
Eş-Şebab tarafından düzenlenen saldırılar nedeniyle hayatını kaybeden veya yaralanan on binlerce sivili gerekçe gösteren Türkiye devleti ise ülkede askeri faaliyetlere başladı. 2017 yılında Türkiye'nin yurt dışındaki en büyük üssü olan Somali Türk Görev Kuvveti Komutanlığı'nı faaliyete sokan Türkiye, bugüne kadar binlerce Somali askerine eğitim verdi. Ayrıca birçok Somali askerinin de eğitim için Türkiye'ye geldiği biliniyor.
Subay ve astsubay adayları ile erlere TSK personeli tarafından eğitim verilen üs, Somali Silahlı Kuvvetlerinin teşkilat, eğitim, öğretim, askeri altyapı ve lojistik sistemlerinin iyileştirilmesi gibi nedenler gösterilerek kuruldu. Muharebe, silah bilgisi, mayın ve el yapımı patlayıcı, temel denizcilik, tanksavar, ağır makineli tüfek ile mekanik nişancılık ve atış eğitimi alan askerlere, silah, teçhizat, donanım ve kıyafet desteği de sağlanıyor.
Somali'ye 1992’de BM Güvenlik Konseyi tarafından uygulanmaya başlanan silah ambargosu kapsamında hafif silahlar ve makineli tüfeklere izin veriliyordu. Türkiye de askeri eğitim ve savunma sanayisi alanlarında iş birliğine yönelik yapılan anlaşmalar kapsamında 2017'de Somali'ye envanterinden yüzlerce Milli Piyade Tüfeği (MPT-76) hibe etti.
Savunma sanayisini Baykar domine etti
2022 yılına gelindiğinde BM Güvenlik Konseyi (BMGK) tarafından alınan kararla Türkiye, Somali’ye uygulanan silah ambargosundan muaf tutulan ülkeler kategorisine alındı. BMGK, 2023 yılının sonuna doğru da söz konusu ambargoyu "Eş-Şebab tehdidini azaltmak" amacıyla kaldırdı.
Türkiye'nin Somali'ye uygulanan silah ambargosundan muaf tutulan ülkeler arasına eklendiği 2022 yılında, Baykar'ın Somali'ye İHA sattığına yönelik haberler basına yansıdı. Somali İçişleri Bakanı Ahmed Fiqi, Eş-Şebab'a karşı yürütülen saldırılarda Baykar'ın Bayraktar TB2 tipi silahlı insansız hava araçlarının kullanıldığını aktardı. Baykar'ın ülkeye yönelik ihracatı günümüzde de devam ederken, İHA'ların etkin kullanımı için de Türkiye'den giden ekipler eğitim vermekte.
Ayrıca geçtiğimiz Mayıs ayında Uluslararası Af Örgütü tarafından da dikkat çekici bir açıklama yapıldı. Açıklamada, 18 Mart 2024'te Aşağı Şabelle bölgesinde Eş Şebab ile çatışan güvenlik güçlerinin iki SİHA saldırısı düzenlediği duyuruldu. Hava saldırılarında 14'ü çocuk olmak üzere 23 sivilin öldürüldüğünü, 17 sivilin de yaralandığını belirten Örgüt, saldırılarda Bayraktar TB2 ve ROKETSAN tarafından üretilen MAM-L mühimmatının kullanıldığını iddia etti.
Somali İçişleri Bakanı Ahmed Malim Fiki'nin geçtiğimiz yıllarda yaptığı bir açıklamada "Somalili komutanların sağladığı hedeflerin Türkiye'nin yönettiği SİHA'lar tarafından vurulduğunu" söylemesi göz önüne alındığında, saldırı sırasında TB2'lerin kontrolünün Türkiye mi yoksa Somali kuvvetlerinde mi olduğu bilinmiyor.
Öte yandan savunma sanayiine yönelik ihracatı her ne kadar Baykar domine etmiş olsa da Somali pazarında faaliyet gösteren başka Türk şirketler de bulunuyor. AKP'ye yakınlığıyla bilinen Tosyalı Holding'e bağlı BMC, ülkeye Kirpi tipi askeri araç satarken, ROKETSAN'ın da mühimmat satışı gerçekleştirdiği biliniyor.
Darbe girişiminden bir gün sonra Cemaat'in faaliyetleri durduruldu
Erdoğan'ın 2011 yılında gerçekleştirdiği ziyaretle birlikte iki ülke arasında giderek sıkılaşmaya başlayan ilişkiler, 15 Temmuz 2016 sonrasındaki günlerde AKP hükümetinin işini kolaylaştırdı. Afrika'daki birçok ülkede olduğu gibi Somali'de de faaliyet gösteren Gülen Cemaati'nin darbe girişiminin ardından, Somali hükümeti AKP'yi bile şaşırtacak şekilde hızlı aksiyon aldı.
Somali, Türk hükümetinin talebi üzerine darbe girişiminden yalnızca bir gün sonra Cemaat'in "Nile Academy" çatısı altındaki 3 okul ve 1 hastanenin faaliyetlerini durdurdu ve söz konusu kurumlarda çalışanlara ülkeyi terk etmeleri için bir hafta süre tanıdı.
Yaklaşık bir hafta sonra ise Cemaat'in kurumları Türkiye'ye devredildi. Kapatılan hastane başkent Mogadişu'da açılan Recep Tayyip Erdoğan Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nin kullanımına geçti, okulları ise Türkiye Maarif Vakfı devraldı. Dönemin Mogadişu Büyükelçisi 2017 yılında yaptığı bir açıklamada "Somali içinde FETÖ ile ilgili bir sıkıntı kalmadığını" duyurdu.
21 Kasım 2016’da Somali’deki faaliyetlerine başlayan Maarif Okulları, günümüzde üç kampüste 1200’ü aşkın öğrenciye eğitim veriyor. Anaokulu seviyesinden lise düzeyine kadar verilen eğitim, öğrencilere sağlanan burs kapsamında gerçekleştiriliyor.
Maarif Okulları’nda yoğunlaştırılmış Türkçe dersleri bulunurken, Vakıf da Türkçe dersinin ülke genelinde seçmeli ders olması için çaba gösteriyor. Türkiye Maarif Vakfı Somali Temsilcisi İhsan Cerrah, Maarif öğrencilerinin yüzde 98’inin Türkiye'deki üniversitelerden kabul aldığını aktarıyor.
Eğitim faaliyetleri Maarif Okulları'yla sınırlı değil
Türkiye'nin ülkedeki eğitim faaliyetleri Maarif Okulları'yla da sınırlı değil. Erdoğan'ın talimatıyla 2015 yılında kurulan Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Özbekistan ve Sudan'ın yanı sıra Somali'de de faal durumda. Sağlık Bilimleri Üniversitesi Somali Mogadişu Recep Tayyip Erdoğan Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu, 2016 yılında ülkede eğitime başladı.
Yurtdışında eğitim faaliyeti yürütme yetkili tek devlet üniversitesi olan Sağlık Bilimleri Üniversitesi’nin Somali’deki eğitim ücreti, son bilgilere göre 250 dolar. Sağlık alanına yönelik eğitim veren üniversiteye öğrenci alımı ise bilimsel yeterlilik sınavı ve başarı sıralamasına göre yapılıyor.
Eğitim-öğretim dili Türkçe olan okulun ilk yılında Türkçe hazırlık eğitimi veriliyor ve Üniversite ile Yunus Emre Enstitüsü arasında yapılan protokol kapsamında, dil eğitimi Enstitü tarafından gerçekleştiriliyor. Öğrenciler zorunlu stajlarını ise Somali – Türkiye Recep Tayyip Erdoğan Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde yapıyor.
2012’de inşasına başlanan 2014 yılında hizmete geçen hastanenin resmi açılışı 2015 yılında Erdoğan’ın katılımıyla yapıldı. TOKİ'nin inşa ettiği hastanenin donanım ve tefrişatı da Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) tarafından gerçekleştirildi. İki ülke arasında hastanenin ortaklaşa işletilmesi için imzalanan protokolle, Sağlık Bakanlığı 5 yıl boyunca uzman personel ve finansal destek verdi. Yaklaşık 1000 personelin istihdam edildiği hastanenin kadrosunun önemli bir kısmı Türk sağlık emekçilerinden oluşuyor. Ayrıca hastane içerisinde hemşirelik okulu da bulunuyor.
TİKA: AKP’nin Somali’deki eli
Hastanenin donanım ve tefrişatını gerçekleştiren Kültür ve Turizm Bakanlığı'na bağlı Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı'nın Somali macerası da Erdoğan’ın 2011 yılındaki “tarihi” ziyaretiyle başladı. Ziyaretten kısa bir süre sonra Mogadişu Program Koordinasyon Ofisi’ni açan TİKA, AKP’nin Somali’deki eli oldu.
TİKA 13 yılda sağlık, eğitim, tarım, sosyal ve idari yapıların güçlendirilmesi, acil insani yardımlar gibi alanlar başta olmak üzere Somali’de birçok faaliyet gerçekleştirdi. Bu faaliyetlerden yalnızca birkaçı şöyle:
- Somali Dışişleri Bakanlığı binası, Anayasa Kurucular Konseyi konferans binası ve eklentilerinin tadilat ve tefrişat işlemleri yapıldı. Bu bağlamda, Somalili diplomatlara yönelik Türkiye Dışişleri Bakanlığı Diplomasi Akademisi tarafından düzenli mesleki eğitimler uygulanmaya başlandı.
- Temiz içme suyu temini kapsamında, Devlet Su İşleri (DSİ) iş birliğinde ülkeye onlarca su kuyusu açıldı. Orman ve Su İşleri Bakanlığı'na bağlı Türkiye Su Enstitüsü (SUEN) ile de Somali Federal Cumhuriyeti Enerji ve Su Kaynakları Bakanlığı heyetine atık su ve sanitasyon alanında eğitim programları düzenlendi.
- "TİKA Türk Traktörlerini Afrika’ya Taşıyor" gibi projeler kapsamında tarımsal eğitim ve uygulama seraları kuruldu. Tarım aletleri, gübre, ilaçlar, tohumlama ve hasat için gerekli makineler hibe edildi. Ayrıca İnsan Hak ve Hürriyetleri (İHH) İnsani Yardım Vakfı iş birliğinde "Somali Tarım Okulu” projesi başlatıldı. Proje kapsamında 2014’te kurulan Anadolu Ziraat Fakültesi bina inşaatı tamamlanarak hizmete açıldı.
- Mogadişu içerisinde yaklaşık 40 kilometre uzunluğunda modern standartlarda asfalt yol yaptırıldı ve yaklaşık 800 aydınlatma direği sokaklara yerleştirildi.
- Sivil havacılık eğitim merkezi inşa edildi.
SONAD İşitme Engelliler Okulu’nun tadilatı ve gerekli materyallerin temini, çeşitli hastanelere ekipman hibe edilmesi, Somali İşçi Sendikaları Konfederasyonu’na donanım desteği, Somali Ulusal Üniversitesi’ne sosyal faaliyet alanı oluşturulması gibi çeşitlendirilebilecek birçok projeye imza atıldı.
Ancak TİKA'nın en çok üzerinde durduğu projeler Türkçe eğitimine ve yetimlere yönelik oldu. Ülkedeki şubelerinde Türkçe dersleri veren kurum, aynı zamanda Bondhere Kız Yetimhanesi ve Kaaran Erkek Yetimhanesi'nde oluşturduğu sınıflarda, temin ettiği materyallerle de Türkçe dersi veriyor. Kurum, yetimhanelere yönelik tadilat, tefrişat, donanım, kıyafet ve gıda desteği de veriyor.
Somali gerici dernek ve vakıfların merkez üssü oldu
TİKA’nın Somali’deki varlığının yanı sıra Türkiye’den birçok vakıf ve dernek de ülkede faal durumda. Öte yandan tarikat ve cemaatlerle bağlantılı olduğu bilinen birçok kurum da Somali’yi adeta kıtadaki faaliyet üssü olarak kullanıyor.
Ülkede aktif olarak faaliyet gösteren dernek ve vakıfların bir kısmı şöyle:
- Türkiye Kızılay Derneği: Binlerce koli gıda yardımı yapan ve yemek organizasyonları düzenleyen Kızılay, ülkede su kuyuları açmakta, yetimhanelerde yemek dağıtımı gerçekleştirmekte. Dernek, El-Beşir Kör ve Sağırlar Okulu’nun tüm eğitim ihtiyaçlarının karşılarken, Mogadişu Merkez Cezaevi’nde tutuklu bulunan kadınlar için dikiş atölyelerinin devam ettirilmesine yönelik Somali Adalet Bakanlığı ile de iş birliği protokolüne imza attı.
- Türkiye Diyanet Vakfı: Vakıf, gıda, kıyafet ve insani yardımlarda bulunuyor, su kuyuları açıyor, bayramlarda et dağıtıyor. Şeyh Sufi İmam Hatip Lisesi'ni ve iç savaş yüzünden zarar gören Somali’nin en büyük camisi olma özelliğine sahip Somali Merkez Camisi de vakıf tarafından restore edildi.
- İnsan Hak ve Hürriyetleri (İHH) İnsani Yardım Vakfı: Somali için bağış toplayan ve bu bağışlarla binlerce kolilik gıda ve kıyafet yardımında bulunan vakıf, en yoğun mesaisini bayramlarda dağıttığı et yardımı organizasyonlarında yürütüyor. Vakfın en önem verdiği projeler ise yetim çocuklara yönelik. Yetimhanelerde verdiği desteklerle öne çıkan vakıf, aynı zamanda ülkenin en büyük yetim barınma merkezi olan Anadolu Eğitim Merkezi’nin de kurucusu.
- Şefkat Eli Derneği: 2017 yılında kurulan dernek, kurulduğu yıldan beri Somali’de faaliyet yürütüyor. Bağışçılardan aldığı paralarla gıda, su kuyusu, katarakt ameliyatı, kurban, kıyafet ve ilaç yardımında bulunuyor. Öte yandan Kuran dağıtımı ve sünnet organizasyonları düzenliyor.
- Darul Eytam Vakfı: 1000’e yakın yetim çocuğa aylık olarak burs dağıtıyor. Ayrıca ülkede üç derslikten oluşan bir okul da inşa ettirdi.
- Hüdayi Vakfı: Somali için bağış toplayan vakıf, bugüne kadar yüzlerce aileye nakit ve erzak yardımında bulundu, binlerce kişiyi kapsayan iftar yemekleri organize etti.
- Umuda Koşanlar Derneği: Erzak kolisi ve kıyafet yardımında bulunan dernek, ramazan aylarında iftar organizasyonları düzenliyor.
- Yeryüzü Doktorları Derneği: Dernek, 2019 yılından bu yana Somali’de faaliyet yürütüyor. Düzenli aralıklarla ülkeye giden sağlık personeli, bu zamana kadar binlerce muayene ve yüzlerce ameliyat gerçekleştirdi.
Türkiye tarafını seçti: Somali mi, 27 bin lira değerindeki can mı?
Söz konusu kurumlar da dahil edildiğinde, 2011’den günümüze kadar ki süreçte, Türkiye’nin Somali’ye yaptığı yardımların toplam değerinin 3 milyar doları aştığı belirtiliyor.
Keza Erdoğan da “TİKA, Türk Kızılay, AFAD Başkanlığımız başta olmak üzere birçok kurumumuz sahada faaliyetlerini sürdürüyor. Sadece resmî kurumlarımız değil, önemli sayıda sivil toplum kuruluşumuz da yardımlarıyla Somalili kardeşlerimizin yanında yer alıyor" ifadeleriyle bahse konu kurumların ülkedeki faaliyetlerini doğruluyor.
Öte yandan Erdoğan'ın bu açıklamayı yaptığı basın toplantısında, ona eşlik eden Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud da Türkiye kamuoyunun aşina olduğu bir isim. Çünkü Mahmud'un oğlu Muhammed Hasan Şeyh Mahmud, 30 Kasım'da İstanbul'da trafikte seyir halindeyken motokurye Yunus Emre Göçer’in kullandığı motosiklete arkadan çarpmış, yaralı olarak hastaneye kaldırılan Göçer 6 Aralık 2023'te hayatını kaybetmişti.
Kazanın ardından "taksirle yaralama" suçlamasıyla gözaltına alınan Mahmud serbest bırakıldı. Göçer'in hayatını kaybetmesi sonrasında hazırlanan bilirkişi raporunda, Göçer'in kusurlu olmadığının belirtilmesiyle Mahmud hakkında yakalama kararı çıkartıldı. Ancak Mahmud çoktan yurt dışına kaçmıştı.
Olaya ilişkin dava sürecinde, Somali Cumhurbaşkanı'nın oğlu Mahmud'un "Taksirle ölüme neden olma" suçundan aldığı cezaya önce indirim uygulandı ve 2 yıl 6 ay hapis cezası verildi. Ardından sanığın "kişiliği, sosyal ve ekonomik durumu, yargılama sürecinde duyduğu pişmanlık ve suçun işlenmesindeki özellikler" dikkate alınarak hapis cezası, para cezasına çevrildi.
Peki, mahkeme, Erdoğan'ın deyimiyle "Cumhurbaşkanlığı görevini deruhte eden değerli kardeşi" Mahmud'un oğlu tarafından öldürülen motokurye Yunus Emre Göçer'in hayatına ne kadar para biçti? 27 bin 300 lira...
Sonuçta, bir tarafta darbe girişiminden hemen sonra Gülen Cemaat'ine müdahele eden, askerlerini TSK'nin güvenli kollarına bırakan, kapılarını Türk patronlarına açan ve istedikleri gibi at koşturmalarına izin veren Somali, diğer tarafta ise Somali Cumhurbaşkanının oğlu tarafından öldürülmüş "sıradan" bir motokurye vardı...