Nerde varsa böyle zulüm…

Ne yıldı be kardeşim.

Üstümüze yağmayan pislik kalmadı.

Ancak anlaşılan o ki, gelen gideni aratacak.

Kan,

Öfke,

Kin,

Nefret,

Düşmanlık,

Ölümler,

Talanlar,

Yalanlar,

Hırsızlık,

Sanat, sanatçı düşmanlığı, doğa ve çevre katliamı durmayacak.

Adaletsizlik, hukuksuzluk, eşitsizlik bitmeyecek.

Gericilik, tüm silahlarını kuşanıp aydınlığa, ilericiliğe ve tüm insani değerlere karşı yürüttüğü saldırıları doruğa taşıyacak.

Başka çaresi yok, eğer ülkeyi tepeden tırnağa esir almazsa, kendi sonu hazin olacak, bunu biliyor.

İyi de bu iş bu kadar kolay mı?

Onlar da biliyorlar kolay olmayacağını bu yüzden ‘minareler süngü, camiler kışla’ bu yüzden din simsarlığı doludizgin, bu yüzden ayrıştırma ve ötekileştirip düşman ilan etme dörtnala.

‘Atacağız bu safraları, kurtulacağız bunlardan’ nutukları boş yere çekilmiyor.

Çok mu konuşuyor, yapış yakasına, hapse at, ceza yağdır, rezil etmek için bin yalan söyle, olmadı at önüne bir kemik sustur!

Paranın yapamayacağı ne var?

Nasıl olsa vicdanlar öldü, onur ve şeref çoktan ayaklar altında.

Artık elinin altında mobilize bir güç var, medya en büyük ayağı, bürokratlar, asker-polis ve ‘personel’ olarak işe aldığı binler var.

Kan ve ölümü kutsayan ‘dindar ve kindar Müslüman gençlik’ yetiştirmek için boşuna mı milyarlar harcandı?

Bugün İmam Hatiplerde 1 milyon 200 bin çocuk eğitim görüyor, geçen yıl mevzun olanların sayısı 350 bin.

Tekke ve Zaviyeler kanununa rağmen 'şeriat isterük' diyenler vakıflar-dernekler adıyla cirit atıyor.

Yoksulluğu duayla örgütlüyorlar.

Yalan büyüdükçe cehalet saf tutuşuyor.

Peki, nereye kadar sürecek bu madrabazlık?

 Adına ‘insan’ denen yaratık’ daha ne kadar dayanacak erdemsizliğe?

Daha nereye kadar günü gün etmeyle yaşanacak bu hayat, yok mu bir çaresi?

Canı yananlar, onursuzluğu, haksızlığı, hukuksuzluğu reddedenler örgütlenmediği sürece yok.

Başını kuma gömmüş devekuşları olmaktan kurtulmadığımız, emeğin, eşitliğin, özgürlüğün ve gerçek barışın yanında çoğalmadığımız sürece yok.

Hinliğe ve hainliğe karşı söz birliği etmeyip ayrıştığımız sürece yok.

Hepsi bir yana, önce üstümüze sıçratılan yalanı yenmek için ortaya çıkmadığımız sürece yok.

Hayır, bu yazı umutsuzluğun belgesi filan değil, aksine bağrında taşıdığı tüm değerleri ayağa kaldırma çağrısıdır, ya da ‘nerde varsa böyle zulüm çaresi isyan olmuştur.’

[email protected]