Miras mı?

Diyarbakır Surları, Hevsel Bahçeleri ve Efes Antik Kenti Dünya Mirası Listesi’ne girdi diye bir böbürlenme bir övünme ki sormayın.

Dünya’nın en büyük Açık hava müzesi olan Anadolu topraklarının hangi kültürel zenginliklerin anavatanı olduğunu bilmeyen zavallılık, belki de hiç adımını bile atmadığı, yalnızca resimlerinden gördüğü bu varlıkların korunma altına alınmasını kendi başarılarıymış gibi anlatıp duruyorlar.

UNESCO tarafından koruma altına alınan Kültürel ve Doğal varlıklardan oluşan Dünya Mirasları Listesi’nde toplum 15, Miras Geçici Listesi’ne alınan ise 60 kültürel varlığımız var.

Uygarlıklar beşiği bir coğrafya için ne kadar övünsek az!

Daha önce listeye girmiş olanlar:

Kapadokya ve Göreme Milli Parkı,

Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası,

İstanbul’daki tarihi yerler,

Hattuşaş: Hitit Başkenti,

Nemrut Dağı,

Pamukkale ve Hierapolis Milli Parkı,

Ksantos-Letoon,

Tarihi Safranbolu Şehri,

Truva Antik Kenti,

Selimiye Camii ve Külliyesi,

Neolitik Dönem Çatalhöyük Kalıntıları,

Cumalıkızık Köyü ve

Bergama Antik Kenti.

Ya geçici listede olanlar ve halen o listeye bile girememiş olanlar.

İnanın sayfalar dolusu yazsak ardını getiremeyiz.

Ama kimin umurunda?

Bu ülke, Fethiye ve Side’de olduğu gibi çevreleri betonla kuşatılmış ve ‘Antik Tiyatro Manzaralı Yazlık’ satışı yapılan bir ülkedir.

En büyük zenginliklerin görünür olduğu Antalya ve Muğla bölgesindeki tüm kültürel varlıkların çevrelerinin durumları da aynıdır, tıpkı canım İstanbul kentinde olduğu gibi.

Tarihi Yarımada için UNESCO uyarı üstüne uyarı yaparak, “Yapılaşma, yanlış yenilemeler tarihi dokuyu ortadan kaldırıyor, kalıtlar amaçlarına uygun kullanılmıyor” diyor ama bu uyarılar bizim talancıların bir kulağından girip diğerinden çıkıyor. Yetmiyormuş gibi, ‘Ayasofya ibadete açılsın’ kampanyalarına destek veriliyor.

Gidin görün yer-gök gri bir kuşatmışlık.

Sultanahmet ve çevresi tarihin gözyaşlarıdır.

Surlar ağlar, Suriçi yaşam alanlarının tamamı talan bölgeleridir.

Pera ve çevresi vurgunun şahlandığı bölgelerden yalnızca biridir.

Boğaz’ın her iki yakasındaki talan hırsızlığın hangi yüzsüzlerin işi olduğunun da belgesidir.

Anadolu’da 115 Antik Kent 119 Antik Tiyatro var. Bizler yalnızca bir kaçının adını ve yerini biliyoruz. Tamamı hayata katılmayı bekliyor.

İnsan dünün hayata kattıklarına inatla sarılan bir tutkuya sahip olunca, çok canı yanıyor.

Çocukluğumun hüznü Side Antik Tiyatrosu ve Kenti, Aspendos, Perge ve Kaş tiyatrolarının ve insanlık tarihinin ilk oyunculuk merkezi Teos Antik Kenti’nin durumları ise ıstırap vericidir.

Hele Ani Harabeleri diye bilinen kültürler beşiğinin içler acısı durumu, çamurlara gömülen Allianoi Antik Kenti ve Hasankeyf’in sular altında kalacağı gerçeği daha da beter.

Şimdi iki yetersiz bakan çıkmış ‘üç kültürel varlık UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alındı’ diye böbürleniyorlar.

Ne anlarsınız bu varlıkların hayata kattıklarından, ne bilirsiniz uygarlıklar tarihleriyle ilgili?

Sizin tarihi ve kültürel varlıklara yaklaşım aklınızı IŞİD adlı kanlı çete dışa vuruyor, görüyoruz.

[email protected]