Çukur…

Memleketimin dört bir yanı çukur!

Hepimiz hemen her gün o çukurlara düşüyoruz.

Düşüyoruz üstümüz başımız çamur, toz, toprak, kan, irin sonra ayağa kalkıp yolumuza devam ediyoruz!

Hayatlarımızı zindana çeviren sağlık sistemindeki içi irin dolu çukurlarına düşüyoruz, aynı şeyi yapıyoruz.

Okullarda çocuklarımızın geleceğinin kara kapkara bir çukur olduğunu görüyoruz, kıyısından dolaşıyor, içine düşmemek için çaresizce çevresinde debeleniyoruz.

Mahkemelere gidiyoruz, tüm dünya yargı sistemlerinden daha beter derinlikteki çukurlarla umarsızca baş başa bırakıldığımızı anlıyor, sus pus oluyoruz.

Sendikalar yasası, bütün dünya emek örgütlerinin çağrısına karşın içinden çıkılamaz kara bir çukura dönüştürülüyor, adeta pısıyoruz, yaşamlarımız ellerimizden çalınıyor bizler demeçler vermekle yetiniyoruz.

İş güvencesi, iş sağlığı, insan onuruna uygun bir çalışma yaşamı aramak nafile, önü ardı çukurlarla dolu, haklarımızın gasp edilmesine razı geliyor, gözlerimizi yumuyoruz.

Dış politika uçsuz bucaksız kin-nefret ve düşmanlık dolu bir çukur.

Kardeşkanı için onursuzca pazarlıklar yapılıyor, memleket kan gölünden bir çukur sesimiz çıkmıyor.

Her gün hır gür, her gün inatla üstümüze doğru çemkiren bir adaletsizlik ve her gün bin yalan, bin hile, bin tertip.

Elinde yağlı urganla dolaşan bir adam, ülke ülke, meydan meydan idam çığlıkları atıyor, sesimiz çıkmıyor.

Sokaklar, caddeler, mahalleler, kentler, köyler zaten çukur.

Gırtlağımıza kadar sistemin lağımından oluşan pisliğin içine atıldık, çırpındıkça da bu iğrenç bataklığa tek tek yem oluyoruz.

Ne oldu bize?

Bu ülkenin erdemli insanları, onurlu başı dik, alnı açık vicdanlı yurttaşları ne oldu size?

Hangi şafak vakti bu derin uykudan uyanacak, hangi zaman da bu iğrenç çukurdan birlikte çıkmayı düşüneceğiz.

Yetmedi mi zalimin zulmü?

[email protected]