'Faiz lobisi' safsatası

Korkut Boratav'ın “'Faiz lobisi' safsatası” başlıklı yazısı 18 Haziran 2013 Salı tarihli soL Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

Başbakan ve yardakçıları bir “faiz lobisi” teranesi tutturdu. Ekonomik içeriği bir yana, bu tür bir söylemin iki özelliğine işaret etmekle başlayalım.
Birinci olarak ideolojik bir akrabalığa değinelim: “Ülkeyi çökertmek isteyen para babaları, dış güçler” ifadesi, “tefeci Yahudi sermayesi, faizci bankalar” gibi çağrışımları tetikliyor ve tipik Nazi söylemiyle akrabalık ortaya çıkıyor. Faşizmin uluslararası dili, anlaşılan İslamcı faşizme de ilham vermektedir.
İkincisi, pratik bir işlevle ilgilidir: Halk kalkışmasını ekonomik bir bunalım izlerse, sorumluluğu “karanlık dış güçlere” yıkmak işe yarayabilir. Dahası, Hitler’in Propaganda Nazırı Goebbels’in, “Bolşevizm, uluslararası Siyonizm’in komplosudur” savından ilham alınarak “marjinal gruplarla Siyonist faiz lobisi arasında bağlantılar” ortaya konulabilir.
Bir de ekonomik gerçeğe bakalım: AKP iktidarını bugüne kadar ayakta tutan ana etken, uluslararası finans kapitaldir. Velinimeti “faiz lobisi” diye suçlamak nankörlüktür.
Bazı kanıtlara dikkat çekelim.
* * *
TCMB Başkanı Erdem Başçı’nın 8 Ocak 2012 tarihli sözleriyle başlayalım: “2012’de Merkez Bankası TL’nin değer kazanmasına izin verecek, TL ABD dolarını yenecek dünyada en çok değerlenen para birimlerinden birisi olacak TL’ye yatırım yapanlar hep kazanacak.”
Başçı, Avro Bölgesi’ndeki krizin Türkiye’ye yansıdığı sıkıntılı günlerde konuşuyordu ve uluslararası finans kapitale açık bir güvence veriyordu. Mesaj, “mealen” değil açıkça şöyleydi: “ABD ve AB merkez bankalarından yüzde 1 faizle elde ettiğiniz fonları Türkiye’ye taşıyın. Hazine bonosu faizlerimiz sizin borçlanma maliyetlerinizin ve yüzde 2 faiz ödeyen ABD tahvillerinin kat be kat üstündedir. Borsamız çekicidir. Daha da önemlisi, yıl boyunca TL çok değerlenecek döviz ucuzlayacak getirileriniz bu nedenle daha da artacaktır.”
Uluslararası spekülatörler mesajı aldılar. T.C. hazine bonosuna ve İstanbul Borsası’na fon akıttılar. Bizim burjuvazi de aynı mesajı aldı ve kısa vadeli dış borçlanmaya yöneldi. Bu kanallardan 2012’de Türkiye’ye giren sıcak para 41 milyar dolara (yabancı sermaye girişlerinin yüzde 60’ına) ulaştı.
Peki, TCMB Başkanı’nın vadettiği yüksek getiriler? Hazine bonolarının Aralık 2011’de bir yıllık faiz oranları yüzde 9 civarındaydı. 12 ay sonra dolar yüzde 6 ucuzladığında, yıl başında dolar bozdurup bu kağıtları satın alan yabancı rantiye, Başçı’nın “sözünün eri” olduğunu görecekti. Bu sayede 2012 sonunda dolar üzerinden yüzde 16 getiri sağlamış olacaktı.
Biraz daha maceraperest bir rantiye borsaya girmeyi yeğleyebilirdi. O ise, Aralık 2012’de borsa endeksinin on iki ay öncesine göre yüzde 53 oranında yükseldiğini algılayacak ucuzlayan dövize dönüp parasını çıkardığında dolar üzerinden net yüzde 63 kazanacaktı.
Bol kazanç vaatleriyle spekülatör finans kapitale teslim olun spekülatörlere astronomik getiriler ödeyerek 2012’yi kurtarın ardından “faiz lobisi” şamatası koparın... Türkiye kamuoyuna göz boyama velinimete nankörlük…
* * *
Dört ay ileri gidelim ve bu yılın ilk dört ayında gerçekleşen sermaye hareketlerini on iki ay öncesiyle karşılaştıralım. Tablo ana öğeleri milyon dolar olarak veriyor. (Döviz çıkışlarına yol açan öğeler ve rezerv birikimi “eksi” işaret taşıyor.)
Nisan 2013’e geldiğimizde TL’nin değerlenme eğilimi son bulmuştur ama Aralık 2011’e göre dolar hâlâ yüzde 5 ucuzdur. Hükümet, finans kapitale tam teslimiyet çizgisini sürdürmüş bu yılın ilk dört ayında Türkiye’ye toplam 41,3 milyar dolar dış kaynak girmiştir. Bunun 25,4 milyar doları (yüzde 61’i) sıcak paradır. Demek oluyor ki, 24,3 milyar dolarlık cari işlem açığı sadece spekülatif fon girişleriyle kapatılmıştır. Bunların borç yaratan öğelerine ticari ve uzun vadeli kredileri de ekleyiniz. İlk dört ayda Türkiye’nin dış borcunun 37,7 milyar dolar yükselmesi toplamının 350 milyarı aşması beklenmelidir.
Kısacası, on iki ay öncesine göre dış borçlanma ve sıcak para girişleri dört nala artmıştır. Yüzde 3’lük cılız büyüme bu sayede sürdürülebilmiştir. Taksim kalkışması yabancıları tedirgin edince bir yıl içinde (kısa vadeli dış borç ve cari açık toplamı olarak) 175 milyar dolar civarında dış finansman gereksinimi hatırlanmıştır. Başbakan’ın sinirleri, herhalde bu nedenle daha da bozulmuştur.
“Faiz lobisi” teranesi böylece ortaya çıkıyor. Geleneksel Nazi demagojisi İslamcı faşizme intikal edince cehalet ağır basıyor söylem bayağılaşıyor ilkelleşiyor.