Akbabalar Arjantin’i Gagalarken

Korkut Boratav'ın “Akbabalar Arjantin'i Gagalarken” başlıklı köşe yazısı 11 Aralık 2012 Salı tarihli soL Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

Kasım 2001’de IMF Başkan Yardımcısı Anne Krueger olası borç krizleri üzerinde bir konuşma yapıyor ve kriz fırsatçılarını “akbaba şirketler” diye adlandırıyor suçluyor.

O tarihte Doğu Asya krizi yeni geçiştirilmiştir ancak Latin Amerika’ya, Türkiye’ye yayılarak… Bir yıl önce Türkiye’de bankaların dış borçları Hazine güvencesi içine alınmıştır ve bu borçlar IMF gözetiminde ağır bir “kemer sıkma” programı içinde ödenmektedir. Arjantin de kriz içindedir ve dış borç ödemeleri tıkanmaktadır.

Bu ortamda Bayan Krueger şunları söylüyor: “Elliott Ortakları adlı bir akbaba şirket, 1997’de Peru garantisindeki 20 milyon dolarlık ticari krediyi (ucuza) satın almıştı. Peru borçlarını (daha düşük bedellerle) yeniden yapılandırdı. Yeni borç senetlerini kabul etmeyen Elliott, bunların tam bedellerinin faizlerle birlikte ödenmesini istedi. Mahkeme, Haziran 2000’de 56 milyon dolarlık bir ödemeyi ve Peru’nun ABD’de ticari faaliyetlerinde kullandığı varlıklarına el konulmasını kararlaştırdı. Batık duruma düşmek istemeyen Peru, mecburen Elliott’la anlaştı.”

Bayan Krueger, bu olaydan hareketle, borçluların olası borç krizlerinde “haydut alacaklılar” tuzağına düşmemesi için uluslararası bir düzenlemenin gereğini vurguluyor öneriler getiriyor.

Krueger, “serbest piyasacı” neoliberal iktisadın öncülerinden biridir. Ve finansal serbesti (alan razı, satan razı) koşullarında çalışan bir şirketi, “akbaba, haydut” sözcükleriyle lekelemesi şaşırtıcıdır. Sonraki aylarda bu konuda bir konuşma daha yaptı bir de makale yayımladı hatasını tekrarlamadı suçlayıcı terimleri yinelemedi. Tartışmaya açtığı öneriler de gündemden düştü.

• • •

Bu eski konuşmayı üç nedenle aktarıyorum: İlk olarak, finans kapitalin en kapkaççı, vurguncu öğeleri için “akbaba” nitelemesinin neoliberalizmin öncü bir iktisatçısı tarafından kullanıldığını göstermek için… İkincisi, Peru’nun 1997 sonrasında karşılaştığı sorunun, bugünlerde Arjantin için hemen hemen aynen gündeme gelmesi nedeniyle… Son olarak da on iki yıl arayla Peru’yu ve Arjantin’i aynı “akbaba şirket”in köşeye sıkıştırması nedeniyle: Elliott Ortakları…

Niçin “akbaba”? Tek bir konuda uzmanlaştıkları için: Batık borç senetlerini ucuza alıp, zamanı geldiğinde tam bedeli takibe almak dava açmak
Arjantin’i Elliott’un kucağına düşüren süreci de kısaca açıklayalım. Bu ülke, Şili ve Türkiye gibi, neoliberalizme askeri rejim altında sürüklenecek güçlü ham madde tabanına ve gelişkin bir sanayi yapısına rağmen dış borçlarını yedi yıllık dikta döneminde 8 milyar dolardan 43 milyar dolara çıkartacak bu borçlar sonraki “sivil neoliberalizm” döneminde de tırmanacak 2001’de 149 milyar dolara ulaşınca iflas patlak verecek halk kalkışmasının da zorlamasıyla dış borç ödemeleri askıya alınacaktır.

Nestor Kirchner bu ortamda başkan seçildi. IMF kredilerini ve resmi borçları ödedi. Diğer dış borçları yeniden yapılandırmaya kalkıştı. Alacaklılara borç senetlerinin yüzde 30’unu teklif etti alacaklıların önce yüzde 60’ı 2005 ve 2012’da yapılan iki yeni operasyonda da (tahminen) yüzde 92’si bu teklifi kabul etti.

Borç senetlerinin yenilenmesini kabul etmeyenler? “Ne olur ne olmaz?” diye eski senetleri tutanlar oldu. Kalanını “akbaba fonlar” ucuza kapattı. Uygun zamanda eski borç senetlerinin anaparasını, birikmiş faizlerini, tahsil etmek üzere pusuya yattı.

• • •

2003’ten bu yana Nestor Kirchner ve eşi Cristina Fernandez, finans kapitale teslim olmadı. Borç yükünü hafifletmenin de katkısıyla 2002’den bu yana Arjantin hep dış fazla verdi dokuz yılda milli gelir yüzde 95 büyüdü. (Bu oran Türkiye’de yüzde 58’dir.) Ve geçen yıl Fernandez, yüzde 54’lük bir oyla yeniden başkanlığa seçildi.

Arjantin’i sıkıştıracak uygun zaman 2012’de geldi. Yönetim IMF ile çekişmektedir. İspanya kökenli dev petrol şirketi YSL kamulaştırılmıştır. Medya tröstü Clarin grubu Fernandez yönetimine karşı cephe açmıştır. “Akbaba fonlar”ın saldırısını Elliott grubu başlatacaktır. New York’ta açılan bir dava Kasım sonunda karara bağlanır ve Arjantin, davacı akbaba fonlar lehine 1,3 milyar doları 15 Aralık’a kadar yatırmakla yükümlü kılınır.

Amerikan yasalarına göre, borçlarda “ya hep, ya hiç” kuralı geçerliymiş. Yani, Elliot’un alacakları ödenmeden, Arjantin’in diğer (anlaşmalı) alacaklılarına da ödeme yapılamayacaktır. Dış denge sorunları olmayan Arjantin böylece müflis konuma düşecek ABD’deki varlıklarına, ihracat gelirlerine el konabilecektir.

Kararın uygulanması, bir üst mahkeme tarafından geçici olarak durdurulmuştur. Fernandez ise direnmekte kararlıdır “akbabalara metelik kaptırmam” demektedir.

İşin tuhafı, umulmadık çevrelerden destek alma olasılığı da vardır. Zira, New York mahkemesinin kararı emsal olursa, Krueger’in on bir yıl önce öngördüğü senaryo gündeme gelebilecek borç krizine sürüklenen ülkeler, “meşru” alacaklılar, kimi dev bankalar akbaba fonların şantajıyla karşılaşabilecektir.

Bu nedenle, finans kapitalin bazı öğeleri, “akbaba fonlara” karşı Arjantin’e destek verebileceklerdir. Çağdaş emperyalizmin cilvelerinden biri daha…