Belli olmaz

Recep beyin önceki gün Başbakanlık binasından çıkışında basın mensuplarına “bizim sağımız, solumuz belli olmaz” demesi, elbette bir espriydi. Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi, mevcut Cumhurbaşkanı’yla aralarında sorun olmadığını ifade etmek için sarf etti bu sözleri. Espriydi tabii ama söylediği doğruydu Başbakan’ın. Bu ikilinin çatışır gibi görünüp, sonradan uzlaştıklarına çok tanık olunmuştur çünkü. “Bizim sağımız, solumuz belli olmaz” cümlesini “basın mensuplarından çok, Cumhurbaşkanı ile kendisi arasındaki çatışmaya (!) umut bağlayan şaşkınlara yöneltmeliydi Recep bey” diye düşünmemin nedeni budur. Dediğim gibi her durumda hep anlaşmıştır bu ikili.

“Bizim sağımız, solumuz belli olmaz” cümlesi “bizde her türlü oyun vardır” anlamını da içerir ki, - zatın politika yapma tarzı anımsandığında- bu çok yerinde bir belirlemedir. Beyefendiyi kendisini “iyi tanıdığı için” kutluyorum tüm kalbimle. Sağlarının, sollarının belli olmadıkları alanlar, anlar var gerçekten de. “One minute” diyerek yöneticilerine “insan öldürmeyi iyi bildiklerini” söylediği İsrail’le, vakıanın geçtiği günün akşamı ticaret anlaşması imzalamak bunlardan biri örneğin. Devlet Bahçeli’ye “iktidardayken Apo’yu neden asmadın” diyerek adeta “ben olsam asardım”ı ima ettikten çok değil üç ay sonra “Kürt açılımı” yapmak da fena bir örnek sayılmaz. Gerçekten “sağı solu belli” olmuyor bunların.

Örnekler çoğaltılabilir. Ama bir önemi yok böyle bir çabanın. Çelişkileri, o çelişkiyi hasımları yaratıyormuşçasına karşıtlarına yöneltme konusunda çok usta Recep bey ile arkadaşları. Bakın, takiyye kültürünün büyük kazanımlarından biridir bu. Bu kültür, nasiplendirildiği kişide müthiş bir rahatlık yaratır ki, aklına mahcubiyet duymak gelmez o kişinin. Recep bey de bu rahat kişilerdendir. Dün söylediği bugün farklıymış, bir önem arzetmez. Çünkü Recep bey “zaman” kavramından münezzeh bir zat olduğuna inanmıştır, inandırılmıştır. Sizin değil, “onun hatırladığı zaman” önemlidir.

Ama benim başbakana itirazım var tabii ki. “Sağımız solumuz belli olmaz” deyişine, “sağlarını da sollarını da” iyi bildiğime inandığım için itiraz ediyorum. Sağları da solları da bellidir çünkü. Bunların “sağ”ları,”kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez” misali, inanmadıkları ne kadar anlayış varsa savunur, tutum varsa alır. Hadi Uluenginlerin övünerek “sağ ile sol birbirine karıştı, yani sağ da doğru şeyler söylüyor” türü böbürlenmelerinin nedeni budur. “Solları”nı da gayet iyi bildiğimi düşünüyorum. AKP- Cemaat ya da Erdoğan- Gül çatışmasından ülke demokrasisi(!) için bir şeyler çıkacağına inanan bir “sol”ları mevcut. En son, Ermeni trajedisi için sarf ettiği sözlere bakarak, Erdoğan’ı artık tamamen demokrat ilan etmeye hazır bir “sol”dur bu. Ermeni trajedisini elbette hiç bir hesaba kitaba bakmadan dillendirmek gerekir. Ülkemizin sosyalistleri bunu hep yaptılar. Türkiye egemeninden bu korkunç vahşetin tarihi sorumluluğunu üstlenmesini istediği için (de) işkence görmüştür bu ülkenin solcusu. Reyhanlı’da katledilenlerin “sünni” olduğunu ısrarla vurgulayan Recep beyin Ermeni trajedisinden üzüntü duyarken ne kadar samimi olduğu benim için bir merak konusudur.

Ben ayrıca “sağımız, solumuz belli olmaz” cümlesindeki kibire de dikkat çekmek isterim. Bu, planı, programı, geleneği, hassasiyeti dikkate almama tutumunun itirafıdır, daha ne olsun. “Kafamıza göre takılırız”ın bundan daha iyi anlatımı olabilir mi? Yandaşları, liberaller, solumsular için bu adıgeçenin “devlet”in ceberrutluğuna, bürokratikliğine vurduğu bir darbe gibi anlaşılabilir elbette. “One minute”daki İngilizce bilgisinin sağladığı kadar, Kasımpaşa lisanında da sağladığı bir başarının olduğu ortada bir bakıma.

En ilkelinden bir devlette bile “egemen”in, kendi tutumunu “sağının, solunun” belli olmayışıyla ifade etmesi pek övünülecek bir şey değildir. Bu tür “egemenler” zalimliklerini, kibirlerini hiç değilse “kendi içinde tutarlı” tutumlarla gizlemeyi seçerler.

“Sağı da solu da belli olmayan” Recep beyin, “arkası” da “önü” de sorunlu oysa. “Arkasında” koca bir demogoji yükü, “önünde” ise müthiş bir takiyye maratonu var. Bu yükle, bu maratonu koşması biraz zor. Nefesi kesilir insanın.

Recep bey kadar “doğa”nın da “sağı solu belli olmaz” çünkü.