Vatan savunması ve liberal alçaklık

“Bizi aldattılar, bize kazık attılar…”

Dünyanın tepesine çökmüş, sayısız işgale, darbeye, siyasi komploya imza atmış ve en önemlisi vatandaşı olan emekçiler dahil milyarlarca insanı dolaylı ya da doğrudan sömürmüş bir emperyalist ülkenin başkanı bunları söylüyor. Evet, ABD Başkanı Trump yeri geldiğinde Çin’e, yeri geldiğinde Almanya’ya, yeri geldiğinde Rusya’ya böyle diyor: Bizi kullandınız!

Vatanını savunuyor.

Onun vatanında sadece otomobil fabrikatörleri, petrol ve silah baronları, finans patronları, yeni yetme yazılım devleri var. Gerisi çöp. Göçmenler, yoksul siyahlar, beyaz emekçiler Trump için bir ayrıntı bile değil. Sabah akşam çalışacaklar, kendisi türünden yaratıklara oy verecekler, “vatan” çıkarları için ölecekler… 

Ses çıkarana “vatan tehlikede” diyor Trump. “Vatan tehlikede” akan suyu durduran bir laf. Otomobil fabrikatörleri, petrol ve silah baronları, finans patronları, yeni yetme yazılım devleri arasında Trump’ı sevmeyenler de var. Trump’a yükleniyorlar ve çoğu kez istediklerini yaptırıyorlar. İşte onlar sıkıştırdığında da Trump “üstüme gelmeyin, vatan elden gider” diyor.

Korkutucu bir laf “vatan”. “Vatan”ın bir bölümünü yutmuş yağmalamış, para basan kuleler dikmiş, her naneyi yemiş birisine bile “ulan senin küpünün dolması ne zamandan beri vatan meselesi oldu” diyemiyorlar. Diyemiyorlar çünkü hep birlikte çökmüşler vatanlarının üstüne ve başkalarının vatanlarının üstüne. Çökmeyen milyonların ise sesi çıkmıyor, çıkamıyor. “Vatan”ın borusu zenginlerde.

En zengin, en barbar emperyalist ülkede durum bu.

Daha aşağılara gidince bir şey değişmiyor.

Vatanı havuduyla götürenler her yerde “susun, oturun, vatana göz diktiler” demekte. Sömür, vatan savunması olsun. Çal, vatan için. Öldür, vatan sağolsun. Yağmala, önce vatan!

İşsizsin, sesini asla yükseltmeyeceksin, vatan söz konusu.

Yoksulsun, hakkını hiç aramayacaksın, vatan mevzubahisse.

Hakkını ararsan, “generalime söylerim sana bir vatan savunması yapar, şaşarsın”!

Sömürünün hüküm sürdüğü her yerde, her ülkede aynı numara. 

Aslında bu eski numara. Zamanında hemen her yurtseveri, devrimciyi, komünisti “kökü dışarıda” diye suçlamaya kalkarlardı ama pek işe yaramazdı. 

Bilinirdi ve kısa sürede ortaya çıkardı ki vatanını, yurdunu savunanlar, her tür haksızlığa, eşitsizliğe karşı duran yurtseverler, devrimciler, komünistlerdir. Diğerleri için vatan yağmalanacak yeraltı ve yerüstü zenginlikleri, sömürülecek işçiler, sırtını dayayacak polis ve askerdir.

Ama şimdi ABD’de, Almanya’da, İngiltere’de, Rusya’da, İran’da, Türkiye’de ve işte her yerde, sömürü ve zulme karşı ayağa kalkana bu kadar kolay “uluslararası komplonun ajanı” yaftası vurabiliyorlarsa, oturup düşünmek gerek.

Liberal alçaklığın dünya halklarına yaptığı asıl kötülük işte budur. Kendi zalimine karşı başka zalimlerle saf tutmayı meşrulaştırdılar. Bizde nasıl oldu? Lekelediler; vakıflarla lekelediler, AB güzellemeleriyle lekelediler, Amerikan emperyalizmini şirin göstererek lekelediler, “yurtseverlik de neymiş” diyerek lekelediler.

Solun kafası dikti, alnı açıktı. Bugün “vatan-millet” diyenlerin karşı devrimci enternasyonalinin, dolarlı-marklı ve CIA akıllı davalarının ipliği pazara çıkmıştı. Kozmopolit ve piyasa dalkavuğu bir solculuk türü marifetiyle şimdi önüne gelene “vatan haini” deyip sömürü çarkını döndürüyorsa bu kahpe düzenin sahipleri, yurtseverlere, devrimcilere, komünistlere düşen bir yandan “hadi oradan” demek, bir yandan da demokrasi ve özgürlük aşkı bahanesiyle solun saflarına sokulan truva atlarından kurtulmaktır.

O truva atları ki “batı bizi Erdoğan karşısında yalnız bıraktı” der, bizse “o batı buralardan uzak dursun”!