Kaya Güvenç için...

Ankara benim çocukluğumun kenti. Kötü değil, hatırladıklarım. Sonra bir haller oldu Ankara’ya, belki de bana. Her gelişimde, daha fazla yabancılık çektim, kaçıp gitme isteği uyandı bende. Eskiden insan dokusu çok gelişkindi örneğin, en azından bana öyle geliyordu. Şimdi ise tanış ya da değil, “tanıdıklara” daraldı Ankara’nın beşeri potansiyeli…

Kimileri bu dokuyu “bürokrasi”, “elitizm” gibi kavramlarla gölgelemeye kalkıyor biliyorum. Ne ilgisi var! O zaman “yukarı tabaka”ydı da şimdi mi halklaştı?

Toplumsal ilişkilerden söz ediyorum. Başka birçok yerde olduğu gibi toplumsal ilişkiler kötürümleşti. Daha çarpıcı sonuçları oldu bunun Ankara’da.

Melih Gökçek’in bayağı bir sorumluluğu var. Bayağı az geldi, belirleyici de diyebiliriz. Başkenti yok etti. Her tarafta onun izi çirkinliği yücelten, insanı aşağılayan imzası var.

Ben 14’ünde terk ettim Ankara’yı. Dedim ya, iyi duygularla… Şimdi 20’sinde bir genç için Melih Gökçek öncesi yok! Ciddi bir zulüm bu. Denize kıyısı olmayan, içinden geçen biricik akarsuyun üzeri örtülen bir büyük kenti yaşanır kılmak için ek çaba gerekirdi. Melih Gökçek ise enerjisini çirkinleştirmek ve yağmalamak için kullandı.

Halk düşmanı iktidarların tüm fenalıklarının cisimleştiği bir başkan.

Beşinci kez göreve talip. Kendisine benzeyenlerle ve az benzeyenlerle yarışacak.

Bir de zıddıyla…

Kaya Güvenç. Melih Gökçek’te ne görüyorsanız, tersini tahayyül edin. Bencillik, sırnaşıklık, tutarsızlık, çıkarcılık, hesapçılık, benmerkezcilik, bilim ve sanata düşmanlık… Devam etmeme gerek yok sanırım.

Kuşkusuz Ankara’da solun ortak adayı olan Kaya Güvenç, Melih Gökçek ile kişilik yarıştırmayacak! Ama yine de söylemek gerek: Solun ortak değerlerine sahip çıkmak konusunda daha iyi bir isim bulunamazdı. Ortak değerler, ortak program, ortak bir kültürün yanı sıra, insan olarak Kaya Güvenç…

Kaya abiyle zamanında Yurtsever Cephe’de birlikte çalıştık, uzun sayılabilecek bir süredir aynı siyasi partide sosyalizm mücadelesi veriyoruz. Anlaştığımız çoktur, tartışmışızdır da… İlkelerini, yaklaşımlarını savunmakta bu kadar titizlenen birinin aynı zamanda bu kadar yumuşak olmasına hem şaşırmış hem imrenmişimdir.

Lafın kısası, komünist Kaya Güvenç’le insan Kaya Güvenç birbirini tamamlamakta, birbirine hem yardımcı olmakta hem de yakışmaktadır.

Melih Gökçek’in karşısına dikilen Kaya Güvenç, bana göre, Ankara’nın güçlendirmemiz, yeniden ayağa kaldırmamız gereken beşeri kaynaklarını da temsil etmektedir. Aydınlıktan, bilimden, güzellikten, halktan yanalık… Eşitlikçilik… Çelebi kültürü…

Aday hem önemli hem değil. Sonuçta savunduğumuz solun ortak değerleri var. Kaya Güvenç ya da başkası, kim olursa, aynı doğrultuda hareket edecek, aynı düşünceleri öne sürecekti. Halkçı bir belediye, halkçı bir yerel yönetim için!

Ancak madem Kaya Güvenç belirlendi solun ortak adayı olarak, o halde oy verirken iki kez düşünelim. Tayyip’le beraber Melih gerçek bir nefret objesine dönüştüyse, onun karşısında duranlara bir de insani kumaş açısından bakalım. Diğer adayları siyaseten tanıyorum, insan olarak bir fikrim yok. Kaya Güvenç için ise, siyasi tercihleri, ideolojisi, yerel yönetimler anlayışı bir yana içim çok rahat: Ankara’ya ilaç gibi gelir.