Karar anı

Bu satırları Amerika Birleşik Devletleri ve müttefiki bazı ülkelerin cezalandırma gerekçesiyle Suriye’ye saldıracağı söylenen gün okuyacaksınız.
Saldırı olur olmaz, günü değişir değişmez…

Her durumda Suriye’de bir savaş var, bu savaşta taraflar var.

Büyük bir bölüm, yani soL’u “bunlar da ne diyor” sorusuna yanıt aramak için değil, “istihbarat” kaygısıyla da değil, sol değerleri temsil ettiği için okuyanlar, Suriye’ye dönük bu saldırganlığın karşısında duracak.

Vicdanen rahatlamak için bu yeterli değil. Emperyalist barbarlığı durdurmak gerekiyor. Ama en azından haksızın, yanlışın, zalimin karşısında duruyoruz, duruyorsunuz.

Peki başkaları ne yapıyor?

“Esad da zalimin teki” diye kıvırtan solcu aydınlar… Emperyalist saldırganlığa gerekçe ürettiklerinin farkındalar mı? Şimdi biraz mesafe açtıkları ÖSO’cuları uzun bir süre “halk” diye pazarlayıp meşrulaştıklarından haberdarlar mı?

“Ne o ne bu” tavrını sergileyenler… Meselenin kendini ayırmak değil, tavır almak olduğunu ne zaman anlayacaklar? “Emperyalist müdahaleye karşıyız, Esad’a da karşıyız, ÖSO’ya da karşıyız” gibi makul sanılan bir yaklaşımdan politika çıkmadığını kavramak için daha kaç Suriye, kaç Irak yaşanması gerekecek?

Kürt siyasetinin ben-merkezci yaklaşımları, her şeyi kendisini merkeze koyarak değerlendirme eğilimi, Suriye’de takındığı pragmatist tutum daha ne kadar “yeni bir yaşam pratiği” olarak görülecek? Saldırı için verilen tarihten iki gün, sadece iki gün önce “dış müdahaleye karşıyız” açıklaması yapan PYD, Erdoğan-Davutoğlu ikilisi kuzeyden Rojava’yı da bitirme planlarını masaya koymasaydı, aynı tavrı sergileyecek miydi?

Tarihi günler yaşıyoruz.

Tarihi günlerde tarihi sorumluluklar alınır.

1990’ların başında, karşı-devrim Avrupa’nın doğusunu silkelerken, yaşananlar hiç unutulmayacak. Tarihi bir anda takındığınız tutumun tarihi sonuçları olur.

Sol adına neler yaşandı, neler yapıldı, bunlar tarihe not düşüldü.

Şimdi de benzer bir dönemden geçiyoruz.

Bu dönem emperyalizme karşı kesin, mutlak ve kararlı bir tavır almayanlar, dün de yazdığım gibi, yakın gelecekteki hangi meselede hangi tavrı geliştirirlerse geliştirsinler, karşı-devrimin, gericiliğin müttefiki haline gelecek. Telafisi yok, düzeltme hakkı yok.

Karar anı… Yarın çok geç!