Biz bu filmi nasıl seyredeceğiz Sırrı kardeş?

Şimdi “neden yazıyorsun da bir alo demedin” diye sitem edeceksin muhakkak. İlla ki görüşürüz, lakin bir türlü denk gelmiyor, fır fır dolanmaktayız memlekette. Zaten ne aralıkta vakit buldun da çekiverdin o filmleri diye düşünmedim değil. Umarım telaşa düşmüş, sinemacılığından, zekandan, ikna yeteneğinden pek azını aktarabilmişsindir. Yalan yok, sanat kariyerine kara harflerle geçsin, hiçbir etki yaratmasın, eleştirmenler “arada çok kötü eserler de verdi” diye yazsınlar isterim.

Anayasa çalışmalarına katılımı artırmak için hazırlanan tanıtım filmleri, ister başkasının olsun, ister senin imzanı taşısın, başarısız olmalı.

Yıllar önce sigarayla mücadele kapsamında birçok siyasi figüre “Dumansız Hava Sahası” pozları verditilmiş, her tarafa dev afişler asılmıştı. Sorup dururlar ya herkese, “AKP’nin beğendiğiniz hiç mi icraatı yok” diye. Hatta geçenlerde Emine Erdoğan’ın Olcay Baykal’a bu soruyu yönelttiğini ve “sigara yasağı” yanıtını aldığını da öğrenmiş olduk. Tanıyanlar sigara düşmanlığımı bilir ama benden AKP’ye bu kadarı da çalışmaz “inadına yine tüttürmeye mi başlasak acep” diye düşünmüştüm zamanında.

Ciğerlerime acıyıp vazgeçivermiştim.

Demem odur ki, şimdilerde böyle bir kampanya başlasa, senin de gülümseyen yüzünün altına “içmem gayri” diye bir söz iliştirilse, yine “cık cık” diye söylenirdim. Kamu hizmeti, genel fayda, sağlık filan para etmezdi.

Ama sen ne yaptın, zararlı alışkanlıklarla mücadele için değil, bebeleri vakitlice gece uykusuna alıştırmak için değil, Anayasa tartışmalarına katılımı artırmak için film hazırladın! Kimse sana zorla film çeviremez, işin gerçeği sana kimse zorla bir şey yaptıramaz dendiği gibi gönüllü oldun besbelli.

Şu kahvaltı meselesinde, hani Erdoğan’ın sanatçıları, aydınları davet ettiği toplantılara ilişkin olarak biz “gitmeyin” diye çağrılar yapmış, gidenler için ağır sözler sarf etmiştik malumun. Tatsız işler de oldu, hatta Türkiye’nin en önemli romancılarından biri sırf “değer miydi” sorumdan dolayı “Kemal Okuyan maval okuyan” diye yazıvermişti edebiyatçılığını unutarak. Seni de kırmıştık, uygunsuz ifadelerle... Sonradan konuştuğumuzda, “ben bir oyunu bozmak için gittim oraya” dediğinde, içtenliğinden zerre kuşku duymamıştım.

Zaten geride kalmıştı kahvaltısı da, açılımı da, zartı da, zurtu da....

Bu iktidarın halklarımız için, bölge için ne anlama geldiğini iyi bilenlerdendin.

İyi de anayasa ne anlama gelecek?

Biliyorum, yeni anayasaya büyük önem veriyorsunuz. Buna lafım yok ülkelerin anayasalarla değişmeyeceğini, anayasaların ülkelerin değişimine ayak uydurduğunu bilmeme karşın...

AKP, kendi değişiminin anayasasını dayatmaya hazırlanıyor. Bugünkü anayasa gündeminin kaynağında bu var.

Zorlanacaklar besbelli. Dolayısıyla taslağı, anayasalarını şirin göstermeye, araya serpiştirilecek bazı maddeleri özellikle pazarlamaya, işin özünü mümkün olduğunca gizlemeye çalışacaklar.

Emeğe düşman, insana düşman, sanata düşman, bilime düşman bir zihniyetten iyi anayasa çıkmaz, çıkmayacak.

İnsanlar buna engel olmaya çalışsın, tartışmalara halk da katılsın, AKP’nin tezgahı boşa çıksın diye düşünmüşsündür herhalde... Başkası çekmesin, hiç değilse araya bir-iki şey sıkıştırayım demiş de olabilirsin.

Ama böyle de risk alınır mı? Bari komisyona, ortaya gerçekten halkçı, çözüm üreten bir anayasa çıksın, onun tanıtımının en âlâsını yapayım deseydin!

Yaparsın da...

Ama buna “malı görmeden” kalkışmasaydın keşke. Şimdi sitem edeceksin, lakin benimkisi de bal gibi sitem!

Biz bu filmi nasıl seyredeceğiz?

Daha doğrusu bu filmi daha önce seyretmedik mi Sırrı kardeş?