Akıllısı fos çıktı

Kemal Okuyan'ın “Akıllısı fos çıktı” başlıklı yazısı 12 Mayıs 2013 Pazar tarihli soL Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

Çok yalan atana yakıştırılır, “yalan makinası” gibi denir. Yalan üreticisi, fabrikatör anlamında… Bir sanığın yalan söyleyip söylemediğini anlamak için kullanılan alete, poligrafa da bizde “yalan makinası” adı verilmiştir. “Yalan avcısı”, “yalan dedektörü” daha uygundur oysa…

Şimdilerde Türkiye’nin topluca girdiği sınav için de “yalan makinası” deyimini kullanabiliriz. Halk, aydınlar ve sol, Suriye konusunda yalana boyun eğecek mi eğmeyecek mi? Yalanı kanıksayacak mı, kanıksamayacak mı? Yalana isyan edecek mi, etmeyecek mi?

Hepimiz yalan makinasına bağlanmışız, insani reflekslerimiz ölçülüyor.

Reyhanlı’da bombalar patladı. Daha önce de patlamıştı. Sınır kapısındaki en büyüğüydü, uydurma soruşturmalarla topu Suriye istihbaratına atmaya kalktılar… Oysa herkes biliyor. Herkes!

Bilmediği konularda konuşmaya meraklı toplum, çok iyi bildiği bu konuda sus pus! Pek az konuşan var.

Suriyeli sığınmacıların bir bölümü, Suriye’ye karşı organize terör faaliyeti yürütüyor. Bunu İstanbul’daki taksi şöförü, Kayseri’deki imam, Erzincan’daki bakkal, İzmir’deki işsiz biliyor. Bilmezden, görmezden geliyor çoğunlukla… Akademisyen biliyor, sendikacı biliyor, milletvekili biliyor, şair biliyor, sinemacı biliyor. Biliyor da, çoğunlukla bildiğini yutuyor, çok sıkışırsa analiz attırıyor!

Türkiye ilan edilmemiş bir savaş yürütüyor. Geniş bir kesimde tık yok. Türkiye’nin Başbakanı, ilan edilmiş bir savaş istiyor. Yine tık yok!
Yalan makinası bağlanmış toplumda hayat belirtisi yok, Erdoğan mutlu. Toplumun diri olan kesimlerinden de sinyal alınmıyor, Başbakan keyifli.
Türkiye kendi “barışı”na böyle koşuyor!

Vah ki ne vah…

Irak’ın işgalinde yalan vardı… Kafkasya’da Gürcistan’ın ABD destekli saldırılarında yalanın daniskası vardı. Suriye’de ise yalnızca yalan var. Yalan var ve bunu herkes biliyor. Aydın biliyor ve diyor ki, “iki tarafa da eşit mesafede durmak gerek”, AKP’li vatandaş biliyor ve diyor ki “Esad neden kendi halkını bombalıyor acaba”, gazetecisi biliyor ve diyor ki “patlamalardan Suriye istihbaratı sorumlu”.

Dışişleri Bakanı “kimse Türkiye’nin gücünü test etmeye kalkmasın” diye höykürüyor. Sanırsınız ki, ÖSO’culara, El-Kaide militanlarına gözdağı veriyor. Yok, her durumda Suriye’yi suçluyor, nasılsa yalan makinasına bağlanmış halkımızdan, aydınlarımızdan sinyal gelmiyor. Nabız atmıyor.
Savaş bu… Daha ötesi yok.

Ateşin şimdilik düştüğü yerde, Hatay’da halk yalan makinasının kablolarını sökmüş atmış, öfkesini Suriyelilere yöneltiyor biraz da çaresizlikten… Gerisinin? Umurunda değil.

“Halkı ikna edemediler” dedik, haklı çıktık. Suriye konusunda halk ikna olmadı. Olmadı da ne oldu? İkna olmakla olmamak arasındaki farkı saptayamıyor “yalan makinası”!

Savaş kapıda ve Türkiye barışını arıyor!

70 küsur milyon akil insanla!

Çılgın mılgın deniyor, şaka gibi, hareket etmeden öyle dur, sonra çılgınlık tasla!

Yok yok, akıllısı fos çıktı, azıcık manyakların çoğalmasında yarar var.