Komünist Kadınlar: Gericiler kadınları hedef gösteriyor

AKP yanlısı islamcı yazarlardan üst üste kadınlar hakkında 'görüşler' geliyor. Kadının toplumsal yaşamdaki yerini konu edinen yazılarda kadınlar çeşitli şekillerde hedef gösteriliyor. Komünist kadınlar bu yazılardaki pervasızlığın, gericiliğin devlet tarafından kurumsallaştırılmasının sonucu olduğunu düşünüyor.

soL - Haber Merkezi

Yeni Akit yazarı Ahmet Gülümseyen,"Erkeğe erkek, kadına kadın antrenör" başlıklı yazısında "Mayosunu giyerek yüzme/güreş gibi yakın temas (suda dururken veya hareketi gösterirken elle yardımcı olarak öğretme) gerektiren durumlarda, insan düşünmüyor değil; kız çocuklarına bayan, erkek çocuklarına erkek öğretmen olması elbette daha iyi olur!" dedi.

Üç gün önce başka bir Yeni Akit yazarı olan Abdullah Yıldız ise, yazısında aile içi şiddetin “İstanbul Sözleşmesi, 6284 sayılı yasa ve zinayı suç saymayan yasa başta olmak üzere Batılı yaşam biçimini dayatan yasalar tarafından tetiklendiğini söylemişti.

Dinci gericiliğin, kadın düşmanı söylemleri ve saldırıları ile ilgili üst üste gündem olan bu haberler hakkında Komünist kadınlarla konuştuk.

'KADININ TOPLIMSAL HAYATTAKİ YERİNİ DEĞİŞTİRMEK İSTİYORLAR'

Yeni Akit yazarı Ahmet Gülümseyen "Erkeğe erkek, kadına kadın antrenör" başlıklı yazısı tepki çekti. Bu tarz gerici çıkışlar neyi temsil ediyor ve ne yapılmaya çalışılıyor?

Son dönemde gazete ve televizyonlarda her gün mutlaka kadınlara dair birkaç haberle karşılaşıyoruz. Bu haberlerden, birincisi kadına yönelik şiddet ise; ikincisi  kadının toplumsal hayattaki yeri oluyor.

Kadının toplumsal hayattaki yerinin her gün yeni bir iddia ile gerici iktidarın siyasetçisi, yazarı, akademisyeni, sporcusu tarafından sorgulandığına şahit oluyoruz.  Gericilik, her fırsatta kadının hayatın içinde, erkeklerle bir arada olmasını mahkûm ediyor. Kadın-erkek birlikte eğitim görmemiz, çalışmamız, spor yapmamız hatta otobüse binmemiz bile sorgulanıyor. Kadının toplumsal hayatın içindeki varlığı bir önceki yüzyılda büyük oranda geride bıraktığımız bir tartışmayken, ortaçağ karanlığına dönmek isteyenler bunu yeniden açarak kadını aile hayatındaki itaatkâr konumuna geri çekmek istiyor.

Bunu yaparken, kadının toplumsal hayattaki yerinin; İslam’ın aile anlayışını zedelediği, bu nedenle aile içi dengelerin değiştiği ve aile reisinin şiddete teşvik edildiği ya da mecbur bırakıldığı şeklindeki  tezi arsızca piyasaya sürüyorlar. Bu tezin yılmaz savunucularının başındaysa Yeni Akit yazarları, AK troller ve dinci vakıflar geliyor.

Önce, toplumsal hayatta kadın erkek eşitliğini sağlamaya dönük uygulamaların  resmi ve hukuki kaynaklarını sorgulanabilir hale getiriyor, sonra da  bu kaynakları ortadan kaldırmaya çalışıyorlar.

'DEVLETİN RESMİ KURUMLARI KADIN DÜŞMANLIĞINI KURUMSALLAŞTIRDI, YAZARLAR CESARET ALDI'

Gerici kalemler bu tarz saldırılar yapabilecek meşruiyeti nereden buluyor?

Bu söylemlerin politikaların içine işlediği, kurumsallaştığı ve kurumsallaştıkça gerici kalemlerin kendilerine güveninin arttığı da bir gerçek.

11. Kalkınma Planından toplumsal cinsiyet eşitliği kavramı çıkartıldı. 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesi Yasasına kaynaklık eden, devlete görev ve sorumluluklar yükleyen İstanbul Sözleşmesi gericilerin hedef tahtasına yerleştirildi.

Devletin resmi kurumlarının da gericilikte Akit yazarlarından aşağı kalır yanı yok. Milli Eğitim Bakanlığı Özel Eğitim ve Rehberlik Genel Müdürlüğü daha iki gün önce yeni bir icraata imza atarak 2019-2020 eğitim öğretim yılı programında belirlenen 26 hedef arasından “toplumsal cinsiyet eşitliği” ni çıkarttı.

Bu adım için Ensar ve Hizmet Vakfı başta olmak üzere, MEB ile protokol imzalayıp, sorumluluk alanındaki bir takım yetkileri devralan vakıflar ciddi bir karalama kampanyası yürütmüştü.

'KOMÜNİST KADINLAR BU TAVRIN KARŞISINDA VE TAKİPÇİSİ, MÜCADELE EDİYOR'

Bu kadar kirli bir tabloda Komünist Kadınlar geleceğe nasıl bakıyor, neler yapıyor?

Bu tezlerin kadın düşmanları arasında giderek popüler hale geliyor ve sürekli propaganda ediliyor olması. Ancak bizler bütün bunlara karşı, kadın ve erkek arasındaki her tür eşitsizliği üreten koşulların ortadan kalkacağı, kadının toplumsal hayatta ön planda yer alacağı ve gericilikten kurtulacağımız bir düzen için mücadele ediyoruz.

Gericiliğin yazarından siyasetçisine, patronundan sanatçısına; bu düzenin oldukça işine yaradığının farkındayız. Devletin resmi kurumlarından iktidarın yandaş basınına dek, kadın düşmanı her adım ve söylem; bütünde bu gerici ve piyasacı düzenin ürettiği tek bir sestir.  Ve bu tekleşmiş gericiliğin sesi, meydanı boş bulacağını sanıyorsa, yanılıyor. Komünist Kadınlar, kadını aşağılayan, toplumsal hayatın dışına iten, kadına şiddeti meşrulaştıran her açıklamanın, kara propagandanın ve tavrın ister hukuki ister basın yoluyla olsun takipçisi olacaktır. Gericilerin kadına yönelik saldırısının hem ideolojik hem de fiziksel anlamda ayyuka çıktığı bugünlerde; tüm emekçi kadınların mücadeleye güç vermesi ise sesimizi çoğaltacaktır.