İşte AKP 'adaleti': Tecavüzcüler salınsın, kadınlar öldürsün!

Gaziantep’te tecavüze uğradığı Ali Kalkan’ı bıçakla öldüren Nafiye Kaçmaz beraat etti. Mahkemelerin “rıza” gerekçesiyle tecavüzcüleri salıverdiği bir ortamda kadınların tecavüzcüleri öldürmesi ve bütün bu yaşananların “makul” görülmesi, artık orman kanunlarının işlediğini gösteriyor.

Gaziantep’te kendisine tecavüz eden ve şantaj, tehditte bulunan 43 yaşındaki Ali Kalkan’ı bıçaklayarak öldüren Nafiye Kaçmaz, ömür boyu hapis cezası istemiyle yargılandığı davadan beraat etti.

43 yaşındaki Nafiye Kaçmaz ifadesinde, Ali Kalkan’ın kendisine tecavüz ettiğini, zorla çektiği görüntülerini ailesine göstermekle tehdit ettiğini belirtti. Eşinin durumu öğrenmesi üzerine Kalkan'ı öldürmeye karar verdiğini, ağabeyinin ise "namusumu iki paralık ettiniz, gelip öldüreceğim" dediğini anlatan Kaçmaz, otogarda buluştuğu Ali Kalkan’ı sırtından iki kez bıçakladığını söyledi. Nafiye Kaçmaz, Ali Kalkan'ı yaralamak istediğini, ölümünden pişman olduğunu da ifadesine ekledi.

“Beni devlet koruyamadı”
Yaşadıkları üzerine savcılığa şikâyetçi olduğunu, ancak Ali Kalkan’ın tutuklanmadığını söyleyen Kaçmaz, yaptığı suç duyurularının hepsine delil yetersizliğinden takipsizlik kararı verildiğini ifad etti. Kaçmaz, “Ben Diyarbakırlıyım. Namusuma saldırı olduğunda, bunu rızam dışında da olsa kimseye anlatmam, izah etmem mümkün değildi. Çünkü kadın olarak hep beni suçlu görürler. Kaçacak, sığınacak bir yerim kalmamıştı. Verdiğim şikayet dilekçelerine rağmen beni Ali Kalkan’dan devlet de koruyamadı” dedi.

Mahkeme beraat verdi
Nafiye Kaçmaz’ın yargının sağlayamadığı adaleti "kendisinin sağlamasını" haklı bulan mahkeme, “Kendisine yönelmiş tekrar muhakkak bir haksız saldırıyı defetme zorunluluğuyla öldürme eylemini gerçekleştirdiği” gerekçesiyle Kaçmaz hakkında beraat kararı verdi.

Orman kanunları işliyor
Mahkemelerin ya "kadın rızasıyla birlikte oldu" diyerek tecavüzcüleri salıvermesi ya da kadınların saldığı tecavüzcüleri öldürmesini teşvik eden "adalet" vaziyeti, artık orman kanunlarının yürürlüğe girmesini teşvik ediyor. Türkiye’de gün geçtikçe kadına şiddet, cinsel taciz ve tecavüz oranları artarken, şiddete maruz kalan kadınların korunmasına yönelik ciddi adımlar atılmaması da cinnet toplumuna doğru giden vaziyeti gözler önüne seriyor.

Tecavüz edenin başını kesip köy meydanına attı
Isparta’da da evli ve 2 çocuk annesi 26 yaşındaki Nevin Yıldırım, silah zoruyla kendisine tecavüz eden 35 yaşındaki Nurettin Gider’i av tüfeğiyle vurduktan sonra başını kesmişti. Çuval içinde koyduğu başı köy meydanına atan genç kadın, “Arkamdan konuşmayın. Namusumla oynamayın. İşte namusumla oynayanın kellesi” demişti. Başını kestiği adamdan hamile kalan Yıldırım, “Ölsem de bu çocuğu doğurmayacağım” diyerek kürtaj yapılması isteminde bulundu, ancak kürtaj gerçekleşmedi.

“Kürtaj yaptıracağına tecavüz edeni öldürsün”
AKP’nin kadın düşmanlığı muhafazakar güdüleri okşamak üzere gündeme getirdiği, ancak kadınların büyük tepkileri sonucunda tam olarak gerçekleştiremediği “kürtaj yasağı” sürecinde, gerici çevreler "tecavüze uğrayan kişi kürtaj yaptırmasın" şeklinde argümanlar da ortaya atmıştı. Tayyip Erdoğan tarafından açılan kürtaj tartışmasında liderinin izinden giden Sağlık Bakanı Recep Akdağ, "Tecavüze uğrayan doğursun gerekirse devlet bakar" sözleriyle hafızalara kazınmıştı. Seda Sezer isimli bir aile hekiminin de televizyon programında, “Tecavüze uğrayan kişi kürtaj yaptıracağına tecavüzü gerçekleştiren kişiyi öldürsün” şeklinde sözleri dikkat çekmişti.

"Tecavüzcü salınsın, kadın öldürsün!"
AKP iktidarının yeniden biçimlendirdiği yargı da tecavüzcüleri aklayan, tecavüz zanlılarını kadının "rızası" gibi gerekçelerle salıveren kararlara imza atarak toplumsal hafızadaki yerini sağlamlaştırdı. Bu kararlar, AKP iktidarının ideolojisi ve politikalarıyla birleşince kadın düşmanlığı, tecavüz, ölüm, şiddet ve cinsel istismar olayları da patladı. Sonuç olarak Türkiye'de tecavüze uğrayan kadının tecavüzcüsünü öldürdüğü kısasa kısas hukuku egemen hale geldi.

(soL – Haber Merkezi)