Batı Afrika'da cuntalar yeni askeri ittifakı kurdu: Bölgede Fransa'nın sonu mu geliyor?

NATO destekli ittifaktan ayrılan Batı Afrika'daki askeri yönetimler, yeni ittifakın yürürlüğe girdiğini açıkladı. Bu hamle, Fransa'nın bölgedeki etkisini tamamen yitirmesinin işareti olarak görülüyor.

Can Kuyumcuoğlu

Batı Afrika'da askeri cuntaların yönetimde olduğu Burkina Faso, Mali ve Nijer ülkeleri, iki hafta önce açıklama yaparak, Sahel Devletleri İttifakı'nın (AES) resmen başladığını duyurdu.

AES'in kurulması için çalışmaların başladığını 16 Eylül 2023 tarihinde duyuran üç ülke, 28 Ocak 2024'te de 15 ülkenin yer aldığı NATO destekli Batı Afrika Ülkeleri Ekonomi Birliği'nden (ECOWAS) çekildiklerini duyurmuştu.

Bu üç ülke, 2021 yılından bu yana Batı karşıtı askeri darbelere sahne oldu. Mali'de üç yıl önce Albay Assimi Goita'nın komutasına bağlı askerler bir isyan başlatmış ve darbe girişiminde bulunmuştu. Albay Goita'nın, Mayıs 2021'de geçiş hükümetine dönük gerçekleştirdiği ikinci darbe girişimi başarıya ulaşmıştı. Burkina Faso'da da 2022 yılında iki askeri darbe yaşanmıştı. Son olarak, 26 Temmuz 2023'te Nijer Devlet Başkanı Muhammed Bazum, devlet başkanlığı muhafız alayına bağlı komutanlar tarafından darbeyle indirilmişti.

Tüm bu darbeler, hükümetlerin ülkedeki isyanları bastırmada yetersiz kalmasına dönük öfkenin artmasının ardından gelmişti. İsyancıların saldırıları sonucunda bu ülkelerde birçok asker hayatını kaybetmişti. Askerlerin bu saldırılara karşı yeterli eğitime ve teçhizata sahip olmadığına dair tepkiler dile getiriliyordu. Bir yandan da, bu ülkelerdeki yoksulluk, eşitsizlik ve yolsuzluklar da rekor seviyeye ulaşmıştı.

Darbelerin başlamasının ardından bu üç ülkenin Fransa'yla ilişkileri sürekli düşüşe geçti. Mali ve Burkina Faso'daki darbelerin ardından, Fransa bu ülkelerdeki askerlerinin tamamını geri çekmek zorunda kalmıştı. Fransa'nın, Aralık 2023'te Nijer'deki son askerlerini de çekmesinin ardından bu ülkelerdeki tüm askeri varlığı sonlanmış oldu.

Nijer'de askeri darbenin ardından Fransa karşıtı geniş çaplı protestolar yapılmıştı.

Aynı ay içerisinde Birleşmiş Milletler'in (BM) barış koruma misyonu MINUSMA da, Mali'deki 10 yıllık varlığını sonlandırmıştı.

Son olarak, Nijer'de askeri hükümet, iki gün önce ABD'yle olan askeri işbirliği anlaşmasının feshedildiğini açıklamıştı.

Sahel'deki güvenlik krizleri ve Batılı güçler

Sahel devletleri, son yıllarda çok sayıda milis isyanının yanı sıra etnik çatışmalar, uyuşturucu ve kaçak silah ticareti gibi güvenlik sorunlarıyla mücadele zorlukları yaşıyordu.

Bu zorluklara karşı ortak hareket etme amacıyla kurulan AES'i Mali'den Albay Goita, Burkina Faso'da Ibrahim Traoré, Nijer'de Abdurahman Tiani temsil edecek. İttifakın liderliğini Nijer üstlenecek.

Zengin doğal kaynaklarıyla bilinen Sahel bölgesinde ABD ve Fransa'nın uzun süredir askeri varlığı bulunuyordu. Batılı askeri güçler, bölgedeki güvenlik sorunlarıyla mücadele iddiasıyla burada bulunuyordu. Ancak bölgede özellikle cihatçı grupların yarattığı tehditler, özellikle Libya lideri Muammer Kaddafi'nin 2011'de NATO müdahalesiyle öldürülmesinin ardından büyüdü. Libya'da faaliyet gösteren cihatçı grupların birçoğu, ülkede yönetimin ikiye bölünmesinin ve iç çatışmaların başlamasının ardından Batı Afrika ülkelerine konuşlanmaya başlamıştı. Bu, bölge ülkelerinin, Afrika'da siyasi çıkarlarını gözeten Batılı güçlere dönük öfkeyi artırdı.

Burkina Faso, zengin doğal kaynaklarına rağmen dünyanın en yoksul ülkelerinden birisi. Ülkenin uzun zamandır Batı emperyalizminin boyunduruğunda olması yoksulluğun derinleşmesinde etkili oldu.

ECOWAS'ın tehditleri üç ülkeyi birleştirdi

NATO destekli ECOWAS, Nijer'deki darbenin ardından, Devlet Başkanı Bazum'un iktidarının yeniden tesis edilmemesi durumunda, ülkeye dönük askeri müdahale tehditlerinde bulunmuştu. Ancak, hem askeri cuntaya yönelik ülkedeki kamuoyu desteği, hem de diğer Batı Afrika ülkelerindeki Fransa karşıtı protestolar, ECOWAS'ın bu tehditlerinin azalmasına neden oldu. Bununla birlikte, bu tehditlere karşı Burkina Faso ve Mali yönetimleri, askeri müdahaleye karşı Nijer'e destek sağlayacaklarını açıklamıştı.

Güvenlik krizine karşı ortaklık taahhütü

Sahel Devletleri İttifakı, üç ülke arasında imzalanan Liptako-Gurma Sözleşmesi kapsamında kuruldu. Liptako-Gurma Bölgesi, üç ülkenin sınırlarının kesiştiği bir alanı kapsıyor. 370 bin kilometre karelik bir büyüklüğe sahip olan bölgede, bu üç ülkenin toplam nüfusunun yüzde 45'i yaşıyor. Bölge, çeşitli milis gruplarının varlığı nedeniyle ciddi güvenlik kriziyle karşı karşıya. 

 

Mali, Burkina Faso ve Nijer, birbiriyle komşu olan üç ülke. Liptako-Gurma bölgesi, üç ülkenin de sınırlarını kapsayan geniş bir alan.

Burkina Faso ve Mali'de, Şubat 2023 itibariyle siyasi şiddet olayları nedeniyle yaşanan ölümlerde büyük bir artış görülmüştü. Şiddet olaylarından kaynaklı ölümler, Burkina Faso'da yüzde 77, Mali'de yüzde 150 artmıştı.

Son yapılan savunma anlaşması kapsamında, üç ülke, birinin saldırıya uğraması durumunda askeri destek sağlama taahhütünde bulunmuş oldu. Anlaşma, aynı zamanda üç ülkeye silahlı isyanları önleme ve bitirme konusunda işbirliği yükümlülüğü veriyor. 

Mali'nin askeri lideri Albay Goita, anlaşmanın "ortak savunma ve toplumların faydası için karşılıklı destek mimarisi" yaratacağını söylemişti.

Fransa'nın bölgedeki nüfuzu tamamen bitiyor mu?

Üç ülkenin imzaladığı ittifak sözleşmesi, Fransa'nın bölgedeki tarihsel nüfuzunu tamamen ortadan kaldırmasına ön ayak olacak. Bölgede bir zamanların sömürgeci gücü, sonrasında işgalci kuvveti olan Fransa, Sahel bölgesi ve Gine Körfezi boyunca sahip olduğu askeri ve ekonomik etkisini tamamen yitirme aşamasında. 

Diğer yandan, üç ülkenin ayrıldığını duyurduğu ECOWAS'ta da çözülme belirtileri halihazırda görülmeye başladı. Daha önce Moritanya'nın da ayrıldığı ittifakın yanı sıra, Fransa'nın nüfuz ettiği diğer ülkelerin de kendi içlerinde kriz yaşadığına dair işaretler görülüyor. Nijer'e askeri müdahale için üs olarak görülen Benin'in, Nijer'le özel askeri işbirliği bulunuyordu. Nijer'in bu askeri işbirliğini kestiğini duyurmasının ardından Benin'in bölgedeki güvenlik riskleri de artmış oldu.

Rusya sürecin kazananı olarak görülüyor

Bununla birlikte, Fransa'nın bölgedeki etkisini yitirmesiyle Rusya, Çin ve İran gibi ülkelerin Sahel'de ekonomik etkisini daha da artırması bekleniyor. Özellikle Rusya'nın bu sürecin galibi olacağı değerlendiriliyor. Rusya, Ocak 2024'te Nijer'le askeri işbirliği kurma konusunda anlaşmaya varmıştı. Rusya, ayrıca, askeri lideri koruma amacıyla yakın zamanda Burkina Faso'ya askeri personel de gönderdi. Rus paralı asker grubu Wagner de, lideri Yevgeni Prigojin'in ölümüne karşın Mali'de hâlâ 1000 asker bulunduruyor.

 

Sahel Bölgesi'ni kapsayan alan

Bunun yanı sıra, bu ülkeler Rusya dışında İran ve Türkiye'yle de askeri anlaşmalar yapmaya başladı.

Aynı zamanda ekonomi işbirliği

Fransız nüfuzuna karşı bir güç haline gelme potansiyeli taşıyan Sahel Devletleri İttifakı'nın üç ülke arasında yalnızca askeri değil aynı zamanda ekonomik bir işbirliği de yaratacağı öngörülüyor.

Mali Savunma bakanı Abulaye Diop, anlaşmanın imza töreni sırasında yaptığı basın açıklamasında, anlaşmanın, üç ülke arasındaki askeri ve ekonomi işbirliği çabalarını bir araya getirme niteliği taşıyacağını ifade etti.

Mali başkenti Bamako

Çin'in ekonomik nüfuzu artıyor

Afrika'daki uluslararası güç dengesinde son yıllarda yaşanan değişimi, Nijer'de Ağustos ayında meydana gelen darbenin ardından ele almıştık.

Afrika'da "terörle mücadele" iddiasıyla askeri güç bulunduran Batılı ülkelerin, bu iddiasını gerçekleştirmek bir yana, kıtadaki ülkelere siyasi müdahaleleriyle güvenlik sorununun daha da artmasına yol açması, Batı karşıtı askeri cunta hareketlerinin halk desteğini arkasına almasına ön ayak oldu.

Bu uluslararası boşlukta Rusya, bölge ülkeleriyle siyasi ve askeri ilişkilerini geliştiren başlıca ülke oldu.

Özellikle Çin'in Afrika'daki ekonomik nüfuzunun son yıllarda büyük artış göstermesi de, Batı'nın kıtadaki gücünün git gide azalmasına neden oldu.

Çin, son yıllarda Afrika'nın en büyük ticaret ortağı konumuna geldi.

Ülkenin kıtayla olan ticaret hacmi yıllık 280 milyar doları aştı. Afrika kıtasında şu anda 10 binin üzerinde Çin firması faaliyet gösteriyor. Çin işletmelerinin kıtadaki varlığı 2005'den bu yana 2 trilyon doları aşmış durumda. Çin'in Afrika'da bugünkü yatırımları ise 300 milyar doları buldu.

Çin, ayrıca bugün Nijer'de Fransa’dan sonra ikinci büyük yatırımcı ülke. Çin'in bu ülkedeki yatırımlarının odak noktası ise petrol ve uranyum aramaları. Ülkede Çin'in en çok faaliyet gösteren şirketleri enerji şirketi PetroChina ve nükleer firması CNNC. Bu şirketlerin ülkenin petrol ve uranyum sondaj faaliyetlerinde büyük hisseleri bulunuyor.