Küba Beşlisi'nden Türkiye'ye mesaj

12 yıldır ABD'de haksız bir biçimde tutuklu olan Küba Beşlisi'nden Türkiye'ye mesaj var.

12 yıldır haksız bir biçimde ABD hapshanelerinde tutsak bulunan beş Kübalı yurtseverin tutuklanmalarının üzerinden 12 yıl geçti. Bu süre içinde, yaşanan büyük haksızlığı sona erdirmek için bütün dünyada çok çeşitli eylemler, etkinlikler, kampanyalar düzenlendi bunlar halen de devam ediyor. Türkiye'den de büyük destek gören Küba Beşlisi, gördükleri bu desteğe, tutuklanmalarının 12. yıldönümünde ABD'den selam gönderdi.

Küba Beşlisi'nden Antonio Guerrero, Nazım Hikmet'in "Yaşamaya Dair" başlıklı şiirinden esin alarak, aşağıdaki mesajı Türkiyeli dostlarıyla paylaştı.

"Sevgili dostlar,

Eylül ayı başlıyor.
Türkiye'den Oakland'a (Kaliforniya), oradan Floransa'ya (Kolorado) ulaşan birkaç dizeyi, Nazım Hikmet'in gücünden hiçbir şey kaybetmeyen dizelerini sizlerle paylaşmak istiyorum. Şiirin o sihrini taşıyan bu dizeleri Fidel'in son Düşünceleri ve röportajlarıyla ve 12 yılı doldurmak üzere olan mahpusluğumuzla öylesine bağdaştırıyorum ki...

Hepinize tekrardan ifade etmek isterim ki yolladığınız her mesaj elime ulaşıyor ve bazen bunların sayısı öyle çok oluyor ki tek tek her birine bizzat yanıt vermem mümkün olmuyor buna karşın, cümlelerinizin amacına ulaştığını, bana güç verip iyimserliğimin katlanarak artmasını sağladığını belirtmek istiyorum.

Dostlarımdan biri, yolladığı bir mesajda şöyle diyordu: "Önümüzdeki 12 Eylül, 12 yıl öncesindekiyle aynı olmayacak bugün sizinle birlikte milyonlarca kişiyiz." Bu dostum haklı ve ben de diyebilirim ki en çetin zorlukların üstesinden geldiğimiz anlarda milyonlarca dostumuz ve yoldaşımız daima kalbimizde oldular.
Beşimiz de sizleri kucaklıyoruz.

Kazanacağız!"

Yaşamaya Dair
1
Yaşamak şakaya gelmez,
büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın
bir sincap gibi mesela,
yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden,
yani bütün işin gücün yaşamak olacak.
Yaşamayı ciddiye alacaksın,
yani o derecede, öylesine ki,
mesela, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda,
yahut kocaman gözlüklerin,
beyaz gömleğinle bir laboratuvarda
insanlar için ölebileceksin,
hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için,
hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken,
hem de en güzel en gerçek şeyin
yaşamak olduğunu bildiğin halde.
Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,
yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin,
hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,
ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için,
yaşamak yanı ağır bastığından.
2
Diyelim ki, ağır ameliyatlık hastayız,
yani, beyaz masadan,
bir daha kalkmamak ihtimali de var.
Duymamak mümkün değilse de biraz erken gitmenin kederini
biz yine de güleceğiz anlatılan Bektaşi fıkrasına,
hava yağmurlu mu, diye bakacağız pencereden,
yahut da sabırsızlıkla bekleyeceğiz
en son ajans haberlerini.
Diyelim ki, dövüşülmeye deşer bir şeyler için,
diyelim ki, cephedeyiz.
Daha orda ilk hücumda, daha o gün
yüzükoyun kapaklanıp ölmek de mümkün.
Tuhaf bir hınçla bileceğiz bunu,
fakat yine de çıldırasıya merak edeceğiz
belki yıllarca sürecek olan savaşın sonunu.
Diyelim ki hapisteyiz,
yaşımız da elliye yakın,
daha da on sekiz sene olsun açılmasına demir kapının.
Yine de dışarıyla birlikte yaşayacağız,
insanları, hayvanları, kavgası ve rüzgarıyla
yani, duvarın ardındaki dışarıyla.
Yani, nasıl ve nerede olursak olalım
hiç ölünmeyecekmiş gibi yaşanacak...
3
Bu dünya soğuyacak,
yıldızların arasında bir yıldız,
hem de en ufacıklarından,
mavi kadifede bir yaldız zerresi yani,
yani bu koskocaman dünyamız.
Bu dünya soğuyacak günün birinde,
hatta bir buz yığını
yahut ölü bir bulut gibi de değil,
boş bir ceviz gibi yuvarlanacak
zifiri karanlıkta uçsuz bucaksız.
Şimdiden çekilecek acısı bunun,
duyulacak mahzunluğu şimdiden.
Böylesine sevilecek bu dünya
"Yaşadım" diyebilmen için...

(soL - Haber Merkezi)