Irak'ta petrolün rantını kim yiyecek kapışması

Barzani, merkezi Irak hükümetine petrol sevkini durdurdu. Bu Irak'ı çok etkileyecek bir durum değil. Fakat yürümekte olan, petrolün talan edilmesi konusunda kime ne kadar kâr payı düşeceği tartışması.

Irak merkezi hükümeti ile Kürdistan Özerk Bölgesi yönetimi arasındaki petrol tartışması son günlerde büyüyor. Barzani başkanlığındaki bölgesel Kürt yönetimi, Pazar günü yaptığı açıklamada, Irak merkezi hükümetine günlük 50 bin varillik petrol ihracatını durdurduğunu açıkladı. Gerekçe, Mayıs ayından beri merkezi hükümeti para ödememesi idi.

Merkezi hükümet ise bölgesek Kürt yönetimini, kendi kontrollerindeki petrolü kaçak olarak yurtdışına, özellikle de İran'a satmak, fakat bunu resmi gelir olarak kaydetmeyerek merkezi bütçeye darbe vurmakla suçladı.

Irak'ın enerjiden sorumlu Başbakan Yardımcısı Hüseyin el Şehristani, Kürt ihracatının kaybedilmesinin bütçe açığına sebep olacağını ve hükümetin Irak'ın kaynaklarını korumak üzere davranması gerektiğini söyledi. Şehristani, "Bölgede üretilen ham petrolün büyük kısmı sınırlardan, en fazla da İran'a kaçırılıyor" dedi.

Tartışma nereden çıkıyor?
Kürt bölgesi, 2003'te başlayan işgal sürecinde Irak'ın yoğun şiddetten en az etkilenmiş olan bölgesi. Bu durumun sebebi, Barzani ve Talabani'nin ABD'den yana tavır almış olması idi. Karşılığında ABD Irak'ı bölmeyi ve kuzeyde Kürdistan Özerk Bölgesi'nin kurulmasına izin vermeyi seçti.

Kürdistan Özerk Bölgesi, iç işlerini kendisi yönetiyor. Irak'ın toplam petrol ihracatı gelirinin yüzde 17'sini ise Bağdat'tan her sene alıyor.

Bu gelirin karşılığında ise, Kürt yönetiminin her türlü petrol ihracatını Bağdat üzerinden yapması gerekiyor. Ancak Kürt yönetimi, kendi bölgesindeki petrolü doğrudan kendisi emperyalist tekellere pazarlamak, böylece kendisine hem daha fazla gelir sağlamak, hem de emperyalist merkezlerle doğrudan bağlantı kurarak siyasi nüfuzunu artırmak istiyor.

Kürt yönetimi, şimdiye kadar uluslararası petrol tekelleriyle 40 civarında uygunsuz anlaşmaya imza attı. Merkezi hükümet, bu anlaşmaların tümünün hukuksuz olduğunu belirtiyor. Bu nedenle de Kürt bölgesinde üretim yapan petrol şirketlerini, ürettikleri petrolü ülke dışına ihraç etmekten men ediyor. Böylece petrol şirketlerini, ürettikleri petrolü iç pazara ucuza satmaya zorluyor.

Kârlı çıkan emperyalist tekeller
Bölünmüş Irak'taki iki otorite arasındaki tartışma sürerken, bu durumu kâra dönüştüren ise emperyalist tekeller oluyor. Irak'ın petrol kaynaklarının uluslararası kullanıma açılmış olması, zaten emperyalist tekeller açısından büyük bir fırsat. Ancak kaynakların ikiye bölünerek, Irak petrollerinin iç rekabet dolayısıyla iki otorite tarafından daha da ucuza verilmeye çalışılması, işin kaymağı.

Bölgesel Kürt yönetiminin "üretim ortaklığı" modeli, merkezi hükümete göre uluslararası tekellere daha cazip geliyor. Basra petrolünden pay kapamamış olan şirketler, kuzeydeki petrole yöneliyor.

Bazıları ise ikili oynuyor. Örneğin Exxon şirketi, hem merkezi hükümetle hem de Kürt yönetimiyle iş yapmayı denedi. Şirket geçtiğimiz sene kuzeyde petrol arama çalışmalarına ortak olacağını duyurduğunda, merkezi hükümet ateş püskürdü. Merkezi hükümet, Exxon'un bu adımını engellemek için şirketi "gelecekteki anlaşmalardan men etmek ve Basra'daki dev bir projedeki payını yeniden değerlendirmekle" tehdit etti.

Bunun üzerine Exxon, kuzeydeki çalışmalarını durdurduğunu açıkladı. Irak Petrol Bakanı Abdülkerim Luaybi, Exxon'un 5 Mart'tan beri kendilerine iki ayrı mektup yazarak bu kararlarını teyit ettiklerini açıkladı. Kürdistan Özerk Yönetimi Enerji Bakanı Aşti Havrami ise "Hiçbir şey değişmedi, Exxon burada hâlâ aktif çalışıyor" açıklaması yaptı.

Türkiye'nin de gözü Kuzey Irak petrolünde
Türkiye de Kuzey Irak'taki Kürt yönetiminin merkezi hükümetten ayrı petrol ihracatı yapma politikasına destek veriyor. Türkiye'nin verdiği desteğin sebeplerinden biri siyasi. AKP hükümeti, PKK'ye karşı Barzani'yi ön plana çıkarıyor ve kendi Kürt sorununun çözümünde Barzani ile işbirliğine gidebileceğini düşünüyor.

Bir diğer sebep ise ekonomik, Türkiye, enerji kaynağı tedariğini çeşitlendirmek için Kürdistan yönetiminden de ayrıca petrol ve doğalgaz almak istiyor.

Türk şirketler de bu yağmadan pay kapmak üzere gözlerini Kuzey Irak'a dikmiş durumdalar. Aralarındaki en büyük şirket ise, Çukurova Grubu’nun patronu Mehmet Emin Karamehmet’in ortağı olduğu Genel Enerji.

Genel Enerji, kasım ortasında, Norveçli DNO tarafından işletilen Tak Tak havzasından Habur bölgesine uzanan bir boru hattı yapımına başlayacağını ilan etmişti. Boru hattının yapımı bittiğinde Kuzey Irak’ın en büyük petrol yataklarından bir tanesinin Ceyhan Limanı’na bağlantısı kurulmuş olacak.

Genel Enerji yine kasım ayı içerisinde, Rotschild ailesiyle birlikte kurulan ve BP’nin eski başkanı Tony Hayward’ın yönettiği İngiliz Vallares PLC ile birleşeceğini açıklamıştı. Genel Energy PLC adını alan yeni şirketin başına ise Hayward geçti. Genel Enerji’nin şu anda Kuzey Irak’ta altı bölgede petrol arama ve çıkarma ruhsatı bulunuyor. Bu sahalarda varlığı kanıtlanmış petrol rezervlerinin 356 milyon varil olduğu belirtiliyor.

(soL - Dış Haberler)