Buram buram kuram

Bilimsel ilerlemelerin halkla buluşması genel olarak ilerici bir ortam yaratır diyebiliriz ama henüz tamamlanmamış, doğada sınanmamış ve materyel bazı destekler bulmamış kuramların halkla buluşması sorunlu olabilir. Hatta kavramların halkla buluşmasını sağlayan ortamlar bilginin metalaşmasından uzak duramıyorsa sorun derinleşebilir. İnsan kendini günümüzde fikirlerin, kavramların, kuramların ve daha nelerin değerinin kah yükselip kah alçaldığı bir tür bilgi borsasının bombardımanı altına hissediyor. Her tür fikir bu borsada işlem görüyor çoğu zaman bu kavramlar üzerinde temel bilgileri eksik -hatta yanlış- olanlar tarafından.

Tarihten bir örnek vermek istiyorum: Franz Anton Mesmer (1734-1815) Avusturyalı bir tıpçıydı. Hayvansal manyetizma adını verdiği bir kuram yaratıp insanların birbirlerini hipnotize etmesini sağlayan bir vücut sıvısından da bahsediyordu, ona göre bu sıvı bir tür kuvvet oluşturup fiziksel etkilere -örneğin sıcaklık gibi- dahi yol açabiliyordu. Üzerine yüzlerce kitap yazılmış bu fikir artık tamamen unutulmuş durumda olsa bile hipnoz gibi kavramlara da yol açmamış değil. Bu ilgi çekici öykünün tarihini daha detaylı araştırmayı meraklı okuyuculara bırakıyorum, gerekli kaynakların çoğu Wikipedia’da bulunabilir.

Asıl bahsetmek istediğim nokta Mesmer’in manyetizma kelimesini kullanmış olmasıdır. Bugün, kelimenin betimlediği fiziksel olgu elektromanyetik kuramla sağlam bir tabana oturmuştur. Ama Mesmer’in fikirlerini yaymaya çalıştığı zamanda kuram tam olarak ifade edilememişti. Mantetizma’nın insanları binyıllardır oldukça şaşırtmış olması Mesmer’in bu kelimeyi kullanmasına yol açmış olabilir çünkü o zamanlar tamamen kendine has bir olgu olarak algılanıyordu: Manyetizma’nın elektrikle bir ilgisi olduğu 1819’da Oersted’in çalışmalarıyla ortaya çıkmış ve kavramın kuramsal temel oturmaya başlamıştır.

Günümüzün büyülü kavramlarından biri “kuantum” fakat yukarıdaki öykünün aksine onun hakkında vaktinde manyetizma hakkında bilinenlerden çok daha fazlasını biliyoruz ve deneylerle tamamen uyum halinde bir kuramımız var. Yine de kuantum kuramı üzerine bildiklerimiz temellerde henüz bilmediğimiz bazı kavramların yatıyor olabileceği izlenimini uyandırıyor. Her ne kadar deneysel olarak zaferlerle dolu bir tarihe sahip olsa da kuramdan kavramsal ve felsefi olarak bir türlü tatmin olamıyoruz. Bu konudaki ciddi kuramsal ilerlemelerse henüz bir kesinliğe kavuşmadı.

Bu kesinsizlik durumunun yarattığı boşluk sanıyorum kuantum’lu birçok tamlamanın da ortaya çıkmasın sağlıyor: Kuantum düşünce, kuantum din, kuantum koçluk, kozmikten kuantum almak, vesaire... Boşluk dolduruluyor. Eh biraz da pazar yaratsa kötü mü olur? Birisi yakında kuantum kumaşından kumlanmış kot çıkarırsa şaşırmam buna da kuantum kozmetik yakışır.

Bütün bunlarda kanımca iletişim sektörünün yarattığı aşırı hızlı ortamın payı büyük. Günümüzde üzerinde araştırılma yapılan ve fiziğin temelleri üzerinde söz sahibi olmaya çalışan birçok fikir var ama henüz bunları doğada sınayarak nasıl ayrıştırabileceğimiz -hatta belki de hiç ayrıştıramayacağımız- üzerine bile tartışmalar sürüyor. Buna rağmen tamamlanmamış kuramlar şu andaki iletişim ortamında aleni gerçeklermiş gibi sunuluyor. Fikirler doğup doğup gözden düşüyor, gözde oldukları kısa sürede çok popülerleşiyor.

Şöyle haberler olabilir mi yakında: Karadelikler haftaya düşüşle başladı ama kuantum hala sağlam sicim kuramına yatırım yapmak için çok geç değil, getiri beklentisi hala yüksek yerçekimi kuramları pazarında Einstein kuramının genelleştirilmeleri arasındaki çekişme sürüyor evreni ivmelendirecek yeni bir kuram halka gelecek hafta açılıyor, meraklıları yakından izlemeliler CERN kuram artırımına gidilmesi gerektiğini resmen açıkladı, Higgs bozonu bulunduktan sonra pazardaki en etkili hamle bu olacak...

Şakayı bir kenara bırakırsak, toplumdaki bu genel merak aslında harika ama dediğim gibi henüz bir kuram tam olarak iyice öne çıkıp deneylerle sınanmadan, bu merakın faydalı olduğu çok tartışmalı. Öte yandan bilinen ve sağlam temele oturmuş kuramlara olan ilgisizlik de sanıyorum çok manidar: Duvara atılan bir nesnenin neden geri sektiğini sorduğunuzda buna cevap veremeyenlerin çoğunlukta olduğunu hemen sınayabilirsiniz. Bu bilgisizlik ilgisizlikten ya da biliyor olduğunu kabul etmekten kaynaklanıyor sanıyorum, yine de bu tür bir eksiklik varken, kuantum kuramı üzerine ilgi duymanın verimli sonuçlar getirmeyeceğini kabul etmeliyiz.

Amatör bilim meraklılarına şunu tavsiye edebilirim: Şu anda sağlam bir temele oturmuş ve deneysel sınamalardan geçmiş kuramlar ve deneysel olarak tartışmasız şekilde edinilmiş olgular üzerine bir bilgi dağarcığı oluşturmak materyel bir ek getirecektir size. Bilim merakıyla doluysanız bunun genişliği sizi ömür boyu tatmin edecek ve bilimin sınırları üzerine düşünmek için gerekli olan kavramları kullanmanızı kolaylaştıracaktır.