Anlamlı hatalar

Demirhan Baylan’ın yazının başlığıyla aynı adı taşıyan kült albümünü pek çoğunuz biliyorsunuzdur. Bu ilgi çekici kavram hepimizin hayatında birçok kereler merkezi konumdadır ve onun aracılığıyla kendimizi daha iyi tanırız. Hatalar ve yenilgiler pek çok durumda nasıl gerçekleştiği anlaşılamayan zaferlerden daha öğretici olabilir anlamlı hatalardır bunlar. İnsanın aklına Beckett’in deyişi geliyor: Masumiyet’te Zeki Demirkubuz’un kullandığını hatırladığım, aklımda kalan şekliyle, “Hep denedin, hep yenildin. Gene dene. Gene yenil. Daha iyi yenil!”

Fizik tarihinde de oldukça anlamlı hatalar yok değil. Nihayetinde başarılı olmuş ve fiziğin bilgi dağarcığında haklı yerini almış merkezi birçok fikir sonradan terk edilen amaçlar ve algılar üzerinden keşfedilmiştir.

Bir örnek olarak kozmolojik sabiti ele alalım. Bugün biliyoruz ki evren ivmelenerek genişliyor ve kozmolojik sabit bunu açıklamanın en ekonomik yollarından biri. Öte yandan, Einstein geometrik çekim kuramını bulduğunda ve denklemlerini evren için de kullanmayı düşündüğünde evrenin sabit ve değişmez olduğu kabulünü gerçekleştirmek için kozmolojik sabiti ilk olarak kullanan kişi. Fakat sonradan Hubble’in gözlemleriyle evrenin genişlediği bulunduğunda bu yaklaşımının yanlış olduğu anlaşıldı. Einstein aslında evrenin genişlediğini öngörebilirdi. Geometrik çekim kuramı zaten daha önce Eddington’un güneş tutulması deneyinde gösterdiği gibi ışığın yerçekiminden etkilendiğini ve tıpkı kütleli parçacıklar gibi “düştüğünü” öngörmüş ve büyük sükse yapmıştı. Kendisinin söylediği tartışmalı olan bir söz de var: “Bu, hayatımın en büyük hatası. Bunun üzerine kozmolojik sabit bir tabuya dönüşmüş uzun yıllar, ta ki 90’lı yılların sonunda yapılan deneylerle evrenin genişlemekle kalmayıp bu genişlemenin hızının da gitgide arttığı gözlenene kadar. Sanırım buna oldukça anlamlı bir hata diyebiliriz: Neye niyet, neye kısmet!”

Hoş bu türdeki her hata yukardaki gibi şatafatlı bir tarihe sahip değil. Çoğu anlamlı hata tarihin sayfalarında yok olup gidiyor, fakat bireylerin hayatında önemini hep koruyor. Genelde kendi öğrenim ve araştırma hayatımda da anlamlı hatalar bana hep daha fazla öğrenme imkanı sağlamıştır. Planck’ın, anılarının bir kısmını da içeren Modern Doğa Anlayışı ve Kuantum Teorisine Giriş başlıklı kitabını lisede okumuştum Yılmaz Öner’in çevirisinden. Oradan aklımda hala tınlayan -umarım doğru hatırlıyorum- şeylerden biri Kirchoff hakkında söyledikleridir. Kirchoff derslerine inanılmaz bir hazırlılıkla gelirmiş ve dersler öğrenciler için tam bir şov halinde geçermiş. Dersler, o kadar mükemmeldi ki sonrasında aklımızda pek birşey kalmıyordu diye de ekliyordu Planck. Buradan şunu çıkarmak pek de yanlış olmaz sanırım: Mükemmel bir ders anlamlı hatalara engel olabilir, arada sırada yapılan hatalar öğrencilerin dikkatini tetikte tutar.

Yine de her konudaki her hata anlamlı olmaz sanıyorum. Ama anlamlı hata kavramının bir büyüsü, bir çekiciliği olduğundan ve hatanın yapıldığı anda hatayı yapanın bir zeka pırıltısına işaret ettiğinden her hataya anlam çıkarma dürtüsüne karşı koymak zor olabilir. Örneğin, basitçe: “Evet! Yaptım ama bir sor neden yaptım!” Ya da aşkınlıktan gerçeğe indirgenmiş birinin çığlığı: “Evet gerçekten de 2+2 o zaman 5 edecek sanmıştım çünkü bu işler bazen öyledir. Kandırılmışım.” Ya da hatayı yineleyerek yüceltme: “Yine olsa yine yaparım. Tartmıştım önemli artılar vardı toplam eksi olsa bile!”

Voltaire’ in dediği gibi, kendi başımızayken nadiren gurur duyarız.