Müstahaksınız

Ninelerimiz, hatalı, yanlış bir şey yaptık mı, kaşlarını çatarlar “Allah müstahakkınızı versin” derlerdi. Bu söz, ”Allah hak ettiğini versin” anlamına gelirdi. Son seçim “curcunasından” geriye kalan en dikkate değer davranış beklendiği gibi “CHP karma yönetimi”nden geldi.

Resmi gazetede yayınlanan kesin sonuçlara göre 43 milyon 914 bin kişi oy kullanmış ve bunların 973 bin 185’i geçersiz sayılmıştır. Partilerin oy dağılımı ise şu görünümdedir.

AKP 25 359 000
CHP 11 155 000
MHP 5 585 000

Buna karşın toplam oyların yüzde 5.6’sını yani yaklaşık 2 milyon’u aşan oyuyla 35 milletvekili düzeyine erişmiştir. Aldığı bu oyların içinde göstermelik 2-3 sol adayın alıp götürdüğü sosyalist partilerin oyları da önemli bir orana sahiptir. Bilmiyorum bu partilerin yöneticileri “dolgu maddesi” olarak kullanılmaktan memnunlar mı. Yukarıda sunduğumuz sayılar şunu ortaya koymaktadır. Toplam 52 806 000 seçmenden 43 milyon 984 bini oyunu kullanmıştır. Yani 746˷750 kişiye bir milletvekili düşüyor. Temsili demokrasi ile yönetilen hiçbir ülkede böyle bir orana rastlamayız. Cumhuriyetin kuruluş döneminde 20 000 kişi için bir milletvekilliği ilkesi kabul edilmiştir. Ondan sonra darbe anayasalarıyla TBMM’sinin temsil gücü budandıkça budandı. İlginç olan nokta bu budama yapılırken milletvekili maaşlarının yüksekliği gerekçe gösterildi. Fakat temsil öğesi para adına yok sayıldı… Gelecekte bu nokta Türk siyasetinin başını çok ağrıtacaktır.

Bir önceki sayılara göre neredeyse 26 milyonu aşkın bir seçmen AKP’ye oy vermemiş durumda. Buna karşın AKP genel başkanı özel gündemine uyarak, anayasayı değiştirmek isteyecek ve de bu değişikliği ülkenin Doğu ve Güneydoğu’sunda bir bölgeyi şöyle ya da böyle kaybetmeyi göze alacaktır. Buna engel olacak güçlü bir muhalefetten de yoksunuz.

CHP görünen odur ki muhalefetin anlam ve önemini idrakten uzaktır. Baykal, ayrılmaz ortağını da yanına alarak mutlu ve de beşuş bir çehreyle, kurultay peşindedir.

Kılıçdaroğlu ise kendisine bağlı bir ekipten yoksundur. Kısa sürede Genel Başkan Yardımcılığı düzeyine taşıdığı kişilerin ihanetiyle karşı karşıya gelecektir. Herkese TBMM rozet’i takan Hurşit’in eniştesi S.S.Ayata, serbest rekabet regülatörü Aydın Ayaydın, Madımak yangınında acemi yönetimi ile askeri devreye sokmayan Alaattin Yüksel mi sert ve gerçek dirence sahip bir muhalefeti üstlenecekle? Güldürmeyin beni…

Nevzuhur liberalizmin finans efendilerinin küresel düzeninin yarattığı her gün artan kölelerin emeğine dayanan egemenliğiyle bütünleşen günümüzün iktidarına ancak soldan yapılacak bir güçlü direniş engel olabilir. Bugünkü korkak ve de ikircikli yapısıyla CHP sadece TBMM’ne hapsolmuş resmi muhalefet rolünü bile oynayamaz. Yani İngiltere’deki deyimiyle majestelerinin muhalefeti düzeyine çıkamaz.

Gençler bilmez. Cumhuriyetin ilk dönemlerinde 1923-1945 TBMM’sinde CHP’nin girişimi ile kurulmuş bir “müstakil grup” vardı. Anımsadığım kadarıyla Ali Rana Tarhan başkanlığındaki bu grubun üyeleri seçimlerde CHP listelerinde yer alırlar ve meclise girerlerdi. Komik bir çoğulculuk öyküsüdür bu. Hiçbir olumlu katkı yapmamıştır.

Bugün kendisinden , muhalif oy kullanan ya da sandığa gitme gereği bile duymayan 26 milyon kendilerini gereğince temsil etmelerini bekliyor.Yeter diyor bu yüzde 50…

-Düşünce üzerindeki baskılar kalksın
-Özel yetkili savcıların “engizatör”leri yeniden dirilten, Nazi Almanya’sını anımsatan temelsiz iddialarla açtıkları davalara dur denilsin.
-Emek üzerindeki baskılar sendikaları adeta “kukla” kurumlara dönüştüren yasa ve düzenlemelere son verilsin.
-Her gün değişik söylemlerle yaratılan insanı sindirmeyi, pısırıklaştırmayı hedefleyen azar ve tehdit kokan söylemlere son verilsin.
-Tek adamlığı pekiştirecek gösteriler, Nazi’lerin Numberg mitinglerini anımsatan biata yönelik açılışlara nokta konulsun.
- Adım adım gerileyen sanat ve kültürde Osmanlı’nın bile gerisine düşen anlayışa dur denilsin. Unutmayalım ki RTE’nin Abdülmecit dedesi opera severdi. Avrupa’dan turneye gelen opera ve tiyatro temsillerini kaçırmazdı ve de seyrederken sakızı ağzına almazdı… Karanfil bile çiğnemezdi.

Bunlara, şu ahır ömrümde Cumhuriyet’ten feyz almış bir ihtiyar olarak hasretle değiniyorum. Ne yazık ki 135 milletvekili ile TBMM’nde yer alan Gürsel Tekin ya da Baykal-Sav hiziplerinin CHP’si bir önce değindiğim noktalara değinmeyecek. Eskisi gibi siyasal bir şirket haline dönecek. “Parlamento”culuk oynayıp uzun solukluk isteyen bir muhalefet olma sorumluluğunu yüklenmeyecek.

İşte o zaman hala CHP’ye umut bağlayarak yüzde 50 muhalefet kitlesini düş kırıklığına uğratanlara ve onlara uyanlara her şeye “müstahaksınız” diye sesleneceğim. Ne yazık ki bu toplum böyle bir iktidar ve muhalefet “tragedya”sını kerelerce seyretmeye müstehak değil.