Gölge Etme

Seçim sonuçları geleceğe yönelik umutları sarstı. AKP’nin baskıcı, kutsal inançları pervasızca istismar ettiği siyasal yaklaşımı sandıktan onay aldı. Ne var ki bu onayı veren %49.9 (%50)'nin karşısında bir o kadar da onaylamayan kitle vardı. Ne yazık ki seçime katılımın %80’nin altına inmesi (bu konuda YSK’nın kesin sonuçlarını beklemek durumundayız) önemli bir seçmen grubunun siyasete küsmesi demektir ki, bu yaklaşım gelecek açısından yadsınamayacak bir öneme sahiptir. Resmi sonuçların yayınlanmasından sonra durumu daha ayrıntılı irdeleme olanağı bulacağız.

Seçim bir sorunu açıkça ortaya çıkarmıştır. Yeni Meclis’te ciddi bir muhalefet boşluğu ile karşı karşıya kalacağız. Bununda ötesinde BDP’nin oluşturduğu “Barış ve Demokrasi” cephesi adayları içerisinde birkaç sol eğilimli adayın varlığının kamuoyunda yaratacağı “Sosyalistler Meclis’te” yanılgısı, gelecek bakımından tehlikeli bir rahatlamaya ve nice onarılamayacak sorunlara gebedir. Eski ÖDP Genel Başkanı Ufuk Uras’ın dört yıllık milletvekilliği bu endişemizin kanıtıdır. Uras, sadece adayı olduğu partiye bir dolgu malzemesi olmuştur. Akılda kalan tek davranışı kravatını kürsüdeki mikrofona bağlamasıdır. Kürkçü ve diğer sosyalistler de aynı görevi göreceklerdir. Grup yönetiminden uzak tutulacaklar, konuşma olanakları hemen hiç olmayacak. Belki, o da nadiren oturum açılışında beş dakika düşüncelerini ifade edeceklerdir. Diğer yandan TBMM’nin iç tüzüğünü bilmeyenler de sosyalistler mecliste diye avunacaklardır.

Yeni oluşan TBMM’de, AKP iktidarı, karşısında çok nalv bir muhalefet grubunu bulacaktır. CHP milletvekili sayısını arttırsa bile komisyonlarda ve genel kurulda deneyimli sözcülere sahip değildir. Siyasi partilerimizin bir büyük yanılgısı vardır: yaşlılar artık çekilsin gençlerin önü açılsın. Oysa deneyimler göstermiştir ki Meclis’te en etkin konuşmaları yapanlar yaşlı ve deneyimlilerdir. Dış politikada katkı yapabilecek Elekdağ, Öymen vb.leri artık yoktur. Oysa anımsarsanız İngiltere’nin unutulmaz Başbakanlarından W.Churchill, iki dünya savaşının kabinelerinde görev almıştır. Aynı doğrultuda Gandhi yaşı öne sürülerek siyasetten dışlanmamıştır.

Bir başka ironik söylem de yarışa başlarken %30 oy oranının hedef gösterilmesidir. Bu neye benzer bilir misiniz futbol maçına çıkan bir takımın teknik direktörünün 5-3 yenilmeyi hedeflemesine. Seçmenler baştan %30 hedeflemiş bir partiye neden oy versinler.

Bu ve benzeri saçmalıklar bir yana merkez yönetimi içerisinde “oydaşma” sağlanamayan siyasi parti olur mu. Aile bağlarıyla adaylar saptanır mı? Üstüne üstlük belirli bir ekonomik politikayı iyi-kötü istikrarla sürdüren bir iktidara karşın daha sol bir ekonomik modeli ortaya koyamadan meydanlarda boy gösterme alkışlanacak ve de yeğlenecek bir tutum mu? Mevcut küreselleşmiş neo-liberal ekonominin temel kurallarını harfiyen uygulayan bir iktidarın yaratacağı (işsizlik-gelir dağılımının bozulması- sanayiininin küresel anlamda taşeronlaşması vb) sorunlarını sergilemeyen bir parti nereye kadar inandırıcı olur.

CHP yıllardır (1973-77 hariç) sergilediği bu tutumuyla büyük bir sorumluluğu da üstlendiğinin farkında olmadığını kanıtlamıştır. Türkiye’de, sağlıklı bir siyasal muhalefetin önünü tıkamakta. Bunun da ötesinde “bayrağındaki altı ok’a da” ihanet ediyor. Halkçı değil, laikliği yeterince savunmayı çoktan terk etmiş, devletçiliği en gerektiği zamanda unutmuş, sürekli ilerlemeyi niteleyen “inkilâpçılık” terk edilmiş, üniter devletin olmazsa olmazı “Milliyetçilik” (etnik ırkçılık anlamında değil yurtseverlik olarak) göz ardı edilmiş… Sözün özü varlık nedeni olan ideolojisini terk etmiş bir parti. Ne kendini yenilemiş, ne de öz eleştirisini yapmamış bir siyasal parti olarak yol açamaz, aksine yol açacakları da engeller.

Bu nedenledir ki Türkiye’nin bugün gereksinimi olan, AKP’ye göz kırpmayan %50’lik bir kitlenin sorunlarını anlayacak bir yeni partiye gereksinimi var. CHP’ye bundan sonra düşen görev böyle bir partinin oluşumu, sosyalist muhalefetin doğması için yolu açmaktır. İsmet Paşa “ortanın solu” kavramını bunun için ortaya atmış, seçim yasasını bu niyetle değiştirmişti. Muhalif %50’nin istediği şudur: “Gölge etme başka ihsan istemem”.