Sağcılar gibi gülüyordu, şu tarafa kaçtı memur bey...

Sabah gazetesindeki köşesinde, Haşmet Babaoğlu adlı yazarın, bir televizyon tartışmasına katılan TKP Genel Başkanı Erkan Baş için, “sağcılar gibi gülüyordu” dediğini okuyunca, kimler gibi güldüğüme de hiç dikkat etmeden, güldüm bir hayli. İyi ki varlar Babaoğlu gibiler. Sayelerinde bir iki kahkaha atma şansını buluyoruz. Sözkonusu programı izleyemediğim için, her ne kadar neyi, nasıl savunduğunu bilsem de, görüşlerinden haberdar olsam da yine de Baş’ın gülüşünün hangi ideolojik izleri taşıdığını bizzat görme şansım olmadı. Babaoğlu’nun gözlemiyle yetinmek zorundayım.

Bizim ülkede belli tavırlar belli siyasi anlayışlara dayandırılır, malum. Kimi kelimeler de tabii ki. Ama buradan yola çıkıldığında her zaman isabetli vuruşlar yapmış olmayız. Yanılmamız pek mümkündür. “Yanıt” kelimesini ağzından düşürmeyenleri solcu kabul ederlerdi bir zamanlar ki, evlere şenlik bir durumdu bu. Birçok kimsenin Öztürkçecilerin “Cevap”a karşı yarattıklarını sandığı, öztürkçecilerin de bayıla bayıla kullanageldikleri, kullananların da en azından sağcı olmadıklarının sanıldığı, “Yanıt”, eski mi eski bir Türkçe sözcüktür oysa aslı “yanut”dur. Yani sağcı biri de, eğer sözcüğün etimolojisinden biraz olsun haberdarsa, cevap yerine yanıtı kullanabilir rahatlıkla. Babaoğlu gibileri yanıltabilir bu durum. Umarım farkındadır.

İdeolojik olanına rastlamadım kendi adıma ama, Türk olmayanlarda görmek istediğimiz tüm kötülükleri belli edercesine üzerine “etnik” yüklemeler yaptığımız gülüşler vardır tabii. Örneğin hiç bir tarihi filmimizde, düşmanımız Bizanslı komutan güzel kahkahalar atmaz. 12 Eylül döneminin TRT’sinde, Ermenilerle ilgili yapılan yarı belgesel bir televizyon oyununda Ermeniler korkunç kahkaha atan tiplerdi hep. Karşımızdakine olan antipatimizi, onu kötü kötü gülümseterek belli ettiğimizi sanırız milletçe. Filmlerimizde böyle gösterdiler bize. Siz hiç, canlandırdığı kötü adam rollerinde, efendi efendi ya da duyanda hayranlık uyandıracak temizlikte gülen bir Erol Taş gördünüz mü? Ben de çok izledim bu tür filmleri ama Babaoğlu’nu etkilediği gibi etkilememiş beni demek ki. Karşı olduğum birine “sağcı sağcı sırıtma” demedim bugüne kadar çünkü.

“Sağcılar gibi gülmek” ne demektir gerçekten? Bu asıl söylenmek istenenin etrafını dolanarak solcu olduğu bilinen birine çamur atma çabasıdır aslında. Çok açık. Bunun dışında başka bir işe yarar mı kuşkuluyum. Aksine zararı bile var bu tür tanımlamaların. Olay yeri inceleme sözkonusu olduğunda polisin kafasını karıştırır örneğin. Benzetme için bağışlanmak dileğiyle belirtiyorum. Diyelim ki, bir bankayı soyduktan sonra kaçan Erkan Baş’ı, bir görgü tanığı olarak tarif etmesi istenen Babaoğlu, fiziksel bir çok özelliğinin yanısıra, eylemin siyasi tarafını da son derece yanlış olarak belli edecek, polisi de yanlış hedefe yönlendirecek şöyle bir tanımlama yapmış olacak: “Zanlı sağcılar gibi gülüyordu memur bey”. Polis olsanız, her ne kadar sağcı gülüş nasıl bir şeydir bilmeseniz de, TKP Genel Merkezi’nde Erkan Baş’ı arar mısınız şimdi? Demek ki neymiş, ne spor programlarında, ne de Türkiye ya da dünya meselelerinde Babaoğlu’nun dile getirdiği görüşlere, pek iyi yaptığını düşündüğü kılavuzluğuna itibar etmeyeceksiniz.

Sanırım Adana’da işlenmiş bir cinayetti. Hakimin “neden öldürdün?” sorusuna, öleni kastederek “manalı manalı bakıyordu” diye yanıt veren katilin, Mana gibi son derece güzel bir sözcüğe kendince “mana” yüklemesi yaygın bir tavrın sonucu. Gülüşe ideolojik tarz yakıştıran Babaoğlu’nunkinden farkı değil bu yaklaşım. Londra’da iltica isteği reddedildiği için itiraz başvurusunda bulunan berberim, itiraz davasının görüldüğü mahkeme Heatrow havalimanının yakınında diye korkup nahkemeye gitmemişti. Yargılayıp, sonra uçağa koyup yollayacaklar diye düşündüğünden. Anlattığında, dayanamamış, “yani mahkeme tesadüfen mezarlığın yanında olsa seni öldürüp, gömecekler mi diye düşünecektin?” deyivermiştim. Kendi kendine, olmadık mekansal konumlandırmalardan ya da gülüşlerden sonuç çıkaranlar mebzul miktarda var yani. Kimi gazeteci, kimi berber.

Lenin’i yakından gören kızıl milyoner lakaplı ABD’li iş adamı Armand Hammer, büyük devrimcinin, kısık kısık güldüğünü belirtir anılarında. Meseleye Babaoğlu gibi yaklaşsam, Lenin’in bu gülüşüne tanık olduğumda, ne savunduğunu biliyor olsam da, (bu çok ayıptır bakın) son derece pasif bir dünya görüşünün adamı olduğunu düşünür, “liberaller gibi gülüyordu” derdim ben de. Liberallerin nasıl güldüğünü de bilmiyorum doğrusunu isterseniz. Önemi yok tabii bunun. Babaoğlu da sağcılar ya da solcular nasıl gülüyorlar biliyor değil ki. Sallayabilirim yani.

Emperyalizm işbirlikçisi biri olarak Ali Kemal nasıl gülerdi acaba diye düşünen olmuş mudur? Vatan/millet temalı filmlerimizde ona da herhalde kötü kahkahasıyla tüm iyi insanlarda korku uyandıran bir gülüş takarlardı ama herkes Babaoğlu gibi değil tabii. Ali Kemal’i bir hayli yakından tanıyan Yahya Kemal, “çok güzel gülerdi” diye söz eder ondan.

Yani gülmenin öyle Babaoğlu’nun sandığı gibi ideolojik bir tarafı yok. Bu tutumunu sürdürmemeli Haşmet Babaoğlu.

Muhtemelen anlattıklarında sağcılığına ilişkin bir iz bulamadığından olsa gerek, çamur atmaya kalktığı Erkan Baş’ı “sağcı bir gülüş” sahibi yapmak, sağın, gülmek dahil herşeyi kötü yaptığının da kanıtı sayılmalı. Sağcı okurları ne derler bilmek isterdim. Yazdığı gazeteden, iktidar yanlısı Sabah gazetesine geçer geçmez, ilk yılbaşı yazısında “bu yılbaşı evdeyim” diyerek pek islami mesaj vermiş olması, eğer böyle gülmek kötüyse, “sağcı gibi gülüyor olmaktan” çok daha kötü bir şey ayrıca.

Hep olmasını dilediğim Karadenizliye, otomobili neden çaldığını sormuşlar. “Sahipsuz sanduydum” yanıtını vermiş. “Nerden çıkardın sahipsiz olduğunu” diye sorulmuş bu kez. Yanıt gelmiş hemen: “Mezarluğun önüne park edulmuşti”.

Sorun Babaoğlu’na, sağcı gibi gülmek nedir diye, bakalım o zeki mi zeki Karadenizli gibi uyanık bir yanıt verebilecek mi? “Manalı manalı” bakmayı kendince anlamlandıran o katil de, arabayı çalan o Karadenizli de gerekçelerini söyleyebilmişler hiç değilse. Babaoğlu ise sağcı gülüşün ne olduğuna ilişkin tek bir görüş belirtmiş değil. Sağcıların tepkisinden çekiniyor olmasın?

Yine de varsayayım ki, benim, Erkan Baş’ın, bir çok insanın gülüşlerinde yanlış da olsa ideolojik izler görebilir Babaoğlu fakat onu bekleyen ciddi bir zorluk var. Bizim gülüşümüzden yola çıkarak ne olup olmadığımızı iyi kötü anlayabilir de, yazdıklarına poposuyla gülenlerin sağcı mı solcu mu olduklarını nasıl ayırabilecek çok merak ediyorum.

İşi kolay değil.