Hepimiz her şeyiz

Kimse için şaşırtıcı olmadı tabii ki. Hocalı katliamının yirminci yıldönümünde Taksim’de gerçekleştirilen kınama mitinginde “Hepiniz Ermenisiniz, hepiniz piçsiniz” pankartının taşınmasında, -elbette üzüntü vericidir ama-, garipsenecek bir durum yoktu bizler için. Memleket atmosferi bu tür ifadeleri kaldırır bir durumda zaten uzun zamandır.

Katliam olduğu herkesçe, özellikle Azerbaycanlı sosyalistlerce de, kabul edilmiş Hocalı trajedisi bahane edilerek, hala Hrant Dink’in katledilmesine tepkinin bir ifadesi olarak dile getirilen “Hepimiz Hrant’ız” sloganıyla uğraşıyor olmak, pek hastalıklı bir durum. Bundan pek kolay kurtulunamayacağı da çok ortada. Gerçekten yazık.

Oysa bu slogan, -artık maalesef yerinde yeller esen-, ortak yaşama kültürümüzün korunması açısından iyi bir fırsatın doğmasına yol açabilirdi. Biz, bireylerin etnik kökeninden ötürü yaşam haklarının elinden alınmasına itirazımızı, birçok başka sloganın yanısıra “hepimiz Hrant’ız, hepimiz Ermeniyiz” sloganıyla da dile getirdik. Buna yanıt “hepiniz Ermenisiniz, hepiniz piçsiniz” oldu.

Hocalı katliamının üzerinden yirmi yıl geçti. Gerçekten lanetlenmesi gereken bu facianın pek sönük geçen önceki yıldönümlerinde, şimdi boy gösteren bu çevreler yoktular nedense. Demek ki öfkeleri bile dönemsel bunların. Belki gelip geçici bir öfke olduğu için sevinmemiz lazım ama, bu kadar açık ırkçılık, aşağılama yapılmış olması kabul edilebilir bir durum değil.

Ben bu yirmi yıl içinde sadece bu yıl Hocalı katliamının Türkiye’de topluca lanetlendiğine tanık oldum. Büyükçe bir yürüyüş düzenlenip, orada bir başka ulusa kin kusmak, bu yıl gerçekleşti bu açıklıkta. Nedeni tabii ki Hrant Dink’tir. Genelleştirme hastalığına ne mutlu ki yakalanmamış, bu nedenle Dink cinayetinde tek bir ulusu değil, saldırganı hedef almış “ötekileştirme” karşıtlarının önüne, “sizin kendinizi onlardan saydığınız Ermeniler aslında katildirler” demek için konulan bir Hocalı anması var karşımızda. Amaç Hocalı'da katledilen masum Azerileri anmaktan çok, Hocalı’yı Türkiye gündeminin içine bir “kıyaslama” gereci olarak sokmak. Yapılan bu.

Dün “Hepimiz Ermeniyiz” sloganını atan, bugün de atabilecek biri olan ben de bu “piç” suçlamasından payımı almış bulunuyorum haliyle. Ama tabii ki aldırmıyorum. Çünkü piç (olsaydım eğer) isteğim dışında bana yapıştırılmış toplumsal bir sıfat olurdu bu. Dolayısıyla piç, başkalarının demesiyle kabul edilebilinecek bir sıfat değil. Biri kral dediğinde nasıl kral olmuyorsam, piçte de öyle durum.

Ama hakaret sahiplerini rahatlatan bir küfür olduğu çok belli. İliklerine kadar bir mutluluk dolu olduklarından da eminim onların. Bir sloganın öcü alınmış olunuyor herşeyden once, kolay mı? Oysa “Hepimiz Ermeniyiz” diyenler, bir başka ulusu hedef almış değillerdi. Kimseye piç de demediler, katil de.

Piç kelimesi, bu sıfatı hak ettiğine inanılan talihsizlere yönelik, çokça da ötekileştirme yüklü, toplumsal bir yakıştırma. Toplumların sıfatlandırmada ne kadar acımasız olduğunun da sağlam örneklerinden biri. Dışlama gerekçesi bir yanıyla da. “Hepimiz ermeniyiz” diyenlere “siz piçsiniz” yanıtı, bu kavramı kullananlar açısından gerçekten çok isabetli bir seçim. “Bizim için Ermeni de aynıdır, piç de” demek bundan daha iyi nasıl ifade edilebilir.

Ama yine baltayı taşa vurduklarından haberdar değiller. Nedeni şu: Piç’i, şu kısaca özetlediğim anlamda kullananlar, bu sıfatı yapıştırdıkları kişilerin de benim gibiler tarafından savunulacağını hesaba katmamışlar belli ki. Piç olduğu için dışlanan, piç olduğu için –diyelim ki- öldürülen biri varsa, sadece bu sebepten ötürü “ben de piçim” diyebilirim ben. Bunda bir sakınca yok. Çünkü Hrant, sadece Ermeni olduğu için değil, Ermeni kökeni yüzünden öldürüldüğü için “hepimiz ermeniyiz” dedik biz. Bu bir ilkesel tutum. Dolayısıyla bir piç, piçliği yüzünden öldürülürse, piç olduğumdan değil, onun piç olduğu gerekçesiyle öldürülmesine itiraz edeceğimden “ben de piçim” derdim. Derim de. Mecburum demeye. Başka türlüsüne kafam basmaz benim.

Nerede “ötekileştiren”, can acıtan, kalp kıran sözcük, tanım varsa, bulup çıkarmayı iş edinmiş güruh bunlar. Hocalı katliamı protestosu -samimi olarak lanetleyenleri elbette ayırarak belirtiyorum- Hrant’ın katline gösterilen tepkiden rahatsızlığın dışavurumu oldu bir anlamda.

İnsan yaptığı her neyse onu savunur. Bunlar savunamadılar. Mitingi düzenleyenler o alçak ifadelerin yer aldığı pankart yüzünden açıklama yapmak gereğini duydular. “Mitinge katılan Atsızcıların açtığı bir pankarttı o, bizimle ilgisi yok” dediler. Atsız dedikleri, Hüseyin Nihal Atsız, bu ülkenin en önde gelen ırkçısıydı. Mitinge onlardan da katılan olmuş meğer. (Irkçı olduğunu kendisi de kabul eden biriydi bu zavallı. Neden ırkçıyım? adlı bir kitabı da vardır).

Memlekete dönmeye karar verince arkadaşımın biri, “Türkiye seni ya katil eder ya da şair” demişti. Aman katillik uzak dursun. Ne demek? Şairlikten de anladığım falan yok. Ama bir deneyeyim istedim. Madem ikisinden biri olmak var kaderde. Piç kelimesine asla genelin yüklediği anlamı yüklememekle beraber bir şeyler karaladım, ortaya şu çıktı: Parayı görünce selam durur/ Ehemmiyet vermez hiçliğine/ Fırsatçıdır cukkasını doldurur/ Sonra saygı bekler piçliğine.

Olmuş mu?

Şiire mi dalsam acaba diye düşünmüyor değilim şimdi de.

Katil olacak halim yok tabii ki.

Etrafta bu kadar katil varken.