Ecdat tapınması 2

Ecdat tapınması sadece, imparatorluklarını yitirmiş toplumun kimi bireylerine has bir tutum değil elbette. Bunu İngiltere’ye ayak bastığım geçen hafta İngiliz medyasında, beş yüz yıl önce ölen İngiltere Kralı III. Richard’la ilgili tartışmaları okuyunca bir kez daha anladım.

Bir otoparkta III. Richard’a ait olduğu sanılan bir mezar bulundu. Kemik testinden sonra da mezardaki kalıntıların krala ait olduğu kesinleşti. Bu bulgunun ardından Kral’ın naaşı daha uygun bir yere gömülmek için taşındı. Binlerce İngilizin kral için yas tuttuğu da haberlerde yer aldı.

III. Richard’ın hakkı yenmiş, mazlum bir kral olduğuna inanılır. Öyle midir bilemem, ayrıca beni elbette ilgilendirmiyor  da. Ama, kadın haklarından yana olduğu söylenemese de tahta çıktığında eşini de törende yanında bulundurması, bu geleneğin başlatıcısı kılmıştır bu kralı. Hiç de demokrat olmadığı halde aldığı kararlarda danışmanlarına akıl sorduğu da bilinir.

Daha da önemlisi, kötü bir ünü olmasına rağmen adına fan kulüb kurulan ilk/tek İngiliz kralıdır.

Tarihte hakkı yenen çok hükümran vardır elbette, bu zat da bunlardan biri olabilir pekala. Sevenleri, eserlerinde onu kötü gösterdiği için Shakespeare’den de nefret ederler. Büyük yazarı, hem de beş yüzyıl sonra bugün bile Richard’ın rakibi Tudor hanedanının ajanı gibi görmeleri bu yüzdendir.

İngiliz bireyinin ecdat tapınması, imparatorluğunu kaybetmiş toplumun bireyinden farklı haliyle. Üstünlüğü kaybettiği için eskiye özlem duyuyor değil. İngiliz bireyinin ecdat tapınması halen sahip olduğu üstünlük duygusunun bir tezahürü. Bizim Osmanlı hayranlarından farkı bu, herşeyden önce. Kaybolup giden bir imparatorluk yok yani İngiliz bireyi için. Sömürgelerinin çoğunu kaybetmiş, bana sorarsanız artık soğan cücüğü gibi küçülmüş de olsa İngiliz imparatorluğu, bugün de etkisini sürdürdüğü için İngiliz bireyinin böbürlenmesine yol açabiliyor hala.  Hiç değilse yaşayan bir mekanizma sözkonusu. Bizimkilerin “biz eskiden neydik” türü hayıflanmalarına İngiliz ecdat tapınıcısında rastlanmaz.

Sömürgeci zihniyetin üstünlük duygusu tarihi köklere sahip. Toprakları hiç yabancı işgaline uğramamış İngiliz imparatorluğunun bir zamanlar Doğu’ya ışık götürdüğüne inanan Rudyard Kipling’in ecdat tapıncı, evet hala, İngiliz bireyinin doğal tutumu. Devlet kurma, hükmetme kültürü devamlılık arz ettiği için “ecdat” aslında bugün de varlığını sürdürmekte. Bu nedenledir ki, bu hükmetme kültürüne bağlı olarak ülkede özellikle Hint asıllılara gösterilen “hoşgörü” İmparatorluk’un bu topluluklara bir “lütfu”.

Elini uzatsa tutabilecek kadar yakınında bir tarihi var İngiliz bireyin. Bu nedenle tam beş yüz yıl sonra III. Richard için yas tutabiliyor hala. Emperyal gücün bugün de etkili olduğu varsayımıyla böbürlenme gerekçesine de sahip.

Bu durum neye yol açıyor peki? Ecdat Tapınması’nda daha somut, daha anlaşılabilir bir tutum alıyor en azından. Çünkü yaşayan bir mekanizma içinde hala. Eskiye özlem duyamayacak kadar da tarihini bugüne taşımış durumda. O yüzdendir ki “en uzun hükümranlık”ın bireyi olarak üstünlük duygusu her geçen gün artıyor. Bir “ihtiyaç”tan değil, hala süren bir aidiyet duygusundan yola çıkarak bir ecdat tapınması var bu ülkenin kimi bireylerinde. Mevcut yapıdan da memnun.

Osmanlı hayranı ecdat tapınıcıları ise, memnun olmadıkları yapıya karşı alternatifi bir daha yaşanması zor olan “geçmişten” çıkarmak gibi son derece gülünç bir tavırla maluller. Yerine yenisini koyamayacakları mevcut yapının yerine eskisini istemeleri tarihin motorunun geriye çalışmayacağı gerçeğinden haberdar olmamalarıyla ilgili tabii.

Arada kopukluk yaşamadığı için İngiliz ecdat tapınıcısının III. Richard için yas tutması anlaşılabilir bir durum. Bunu güne ayak uydurarak yapıyor hiç değilse.

Bizimkinin hali ise berbat. Güne ayak uyduramadığı için geriye gitmeyi tek çare görüyor. Hani bir zaman makinesi icat edilse ilk bunlar kullanacaklar.

Ne güzel olurdu. Kurtulurduk işte. Fena mı?