SSCB ve Siyonizm

DÜNYA SOLA DÖNÜYOR - RUSYA ve ESKİ SOVYET CUMHURİYETLERİ yazıları

Şu günlerde İsrail'in Filistin'de uyguladığı vahşet SSCB'nin yıkılışının dünya çapındaki acı sonuçlarını bir kez daha göstermiyor mu? Acaba sosyalist blok var olsaydı emperyalistler ve Siyonistler bu kadar pervasız olabilirler miydi? Tabii ki hayır. Sosyalist sistemin çözülüşü tüm insanlık için büyük bir trajedi olmuştur, Filistin halkı da bunu en yakıcı biçimde yaşamaktadır. Bu arada Filistin halkının temsilciliğinin kısmen İslamcı gericilere geçmiş olması da yine SSCB'nin ve sosyalist blokun çözülüşünün bir sonucu değil midir?

Çarlık Rusya'sında Yahudilerin belli sınırların dışındaki yerlerde oturmaları yasaktı ve arada bir "pogrom"lara yani katliamlara uğruyorlardı. Ekim devrimi "halklar hapishanesi" olan çarlık Rusya'sını değiştirdi, tüm halklara özgürlük verdi. Ancak Yahudi sorununu çözmek biraz daha zordu çünkü Yahudilerin çoğunlukta oldukları bir yer yoktu. Uzakdoğudaki Birobican'da Yahudi özerk bölgesi kuruldu ancak gelişmedi. Aydınlar, sanatçılar ve büro emekçileri arasındaki payı genellikle nüfusuna oranla yüksek olan Sovyet Yahudilerinin Sovyet devletindeki ve aydınları arasındaki payı da yüksek idi. Örneğin 1939'a kadar Sovyet dış işleri bakanlığında çok sayıda Yahudi vardı.

Evet, SSCB İkinci Dünya Savaşı'nda çok acı çeken ve soykırıma uğrayan Yahudilerin İngiliz mandası altındaki Filistin'de ayrı devlet kurma hakkını destekledi. İsrail devleti 1948'de kurulurken BM'de yapılan oylamada Sovyet bloku (SSCB, Belarus SSC, Ukrayna SSC, Çekoslovakya, Polonya) İsrail'e destek verdi ve o zamanki 60 üyeli genel kurulda kritik üçte iki oya ulaşmasında kilit rol oynadı. Ancak soğuk savaşta İsrail kısa sürede ABD'den yana kaydı. Esasen Siyonistlerin ABD çizgisinde olacakları başından itibaren belliydi fakat SSCB ilkesel davranarak yine de İsrail'in kuruluşuna destek vermişti. SSCB Yahudi ve Arap (Filistin) halklarının İngiliz mandasından kurtulup kendi devletlerini kurmalarını destekliyordu. Filistin'de federal bir devleti ise yaşayabilir bulmadığı için desteklemiyordu. 18 Mayıs 1948'de İsrail kurulduğunda ABD'den sonra SSCB onu tanıyan ikinci devlet oldu. Nitekim İsrail'in ilk SSCB büyükelçisi ve sonradan başbakan olan Golda Meir anılarında son 25 yılda ilişkiler ne kadar terisne dönmüş olsa da SSCB'nin o zamanki yardımını unutamayacağını yazıyor. Meir, 1975 yılında çıkan anılarında şöyle diyor: "Şimdi Sovyetler için esas olanın İngiltere'yi Ortadoğu'dan kovmak olduğundan kuşku duymuyorum. Ancak 1947 güzünde BM'de tartışmalar sürerken Sovyet blokunun kendilerinin de zaferi korkunç bir bedel ödeyerek kazandıkları için Nazilerden çok çekmiş olan Yahudilere derinden sempati duyarak onların kendi devletlerini kurmayı hak ettiklerini anladıklarını düşünüyordum". (Golda Meir, My Life, Londra 1975, s. 188).

1950'lerden itibaren Ortadoğu'da İngiliz etkisi azalırken ABD etkisi artmaya başladı. İsrail tabii ABD'nin yanındaydı. SSCB de ABD'ye karşı Mısır, Suriye ve Irak'taki sola yakın gibi görünen Arap milliyetçisi hareketleri ve rejimleri destekledi. İlk önce Süveyş Kanalı'nı ulusallaştıran Cemal Abdülnasır'a destek verdi sonra da öteki Arap devletlerine. 1967'deki 6 Gün Savaşı'nda İsrail'in Arap devletlerini yenmesi birçok çaıdna bir dönüm noktası oldu. İsrail artık bölgede kalıcı olduğunu kanıtlamıştı. İşte o günden sonra SSCB içindeki muhalif Yahudi aydınlarının tavrı da değişti. Artık bunlar İsrail'i desteklemediği ve Arapları desteklediği için SSCB'ye iyice düşman oldular. Bu tarihten itibaren SSCB'deki muhalif (dissident) hareket içinde Yahudi aydınlarının rolü arttı. Ancak bu arada 1972'de Mısır'da Nasır yerine iktidara gelen Enver Sedat Sovyetlerden uzaklaşmaya başladı. Fakat 1973'te Yom Kippur Savaşı'nda İsrail Arapları yine yendiğinde SSCB'ye başvurmak zorunda kaldı. 24 Ekim 1973'te Sovyet lideri Brejnev ABD başkanı Nixon'a gönderdiği mektupta İsrail ilerlemesini durdurmazsa SSCB'nin askeri müdahalede bulunacağını bildirdi. Sonuçta İsrail'i SSCB'nin ültimatomu durdurdu.

SSCB'nin Ortadoğu politikasını her zaman tam doğru veya başarılı bulmak mümkün değilse de ABD'nin ve İsrail'in aşırılıklarına izin vermediği bir gerçektir. Perestroyka yıllarında ise SSCB her yerden olduğu gibi buradan da çekildi ve meydanı tamamen emperyalistlerle Siyonistlere bıraktı. Bugünkü Rusya medyasında ise Siyonizmin etkisi oldukça güçlü. Öyle ki Ruslara neredeyse Siyonizm teriminin zararsız olduğunu bile aşılamaya çalışıyorlar. Örneğin Rusya başsavcısı bir zamanlar Rusya Fed. Kom. Partisi'nden bazı üyelerinin "antisemitik" beyanlarından dolayı savunma istediğinde RFKP, hem antisemitizme hem de Siyonizme karşı olduğunu açıklamıştı. Bunun üzerine Rusya başhahamı ve medyadaki bazı Siyonist unsurlar TV'de "şu cahil komünistlere bakın, Siyonizmin ne demek olduğunu bilmiyorlar, Siyonizm bütün Yahudilerin İsrail'e gitmesini istemektir o kadar" demeye cüret etmişlerdi.

Oy OMON OMON

Geçen Aralık ayında Rusya'da ithal otomobillerin gümrük vergisinin artırılması ve direksiyonu sağda olan otomobillerin ithalinin yasaklanmasına karşı Novosibirsk ve Vladivostok'ta protesto gösterileri olmuş ve göstericiler Rus çevik kuvveti diyebileceğimiz OMON tarafından acımasızca dövülmüştü. 8-10 Ocak günlerinde Leningrad (Petersburg), Moskova, Vladivostok ve başka şehirlerde yine gösteriler oldu. Vladivostok Rusya'nın doğusunda, Kuzey Kore sınırında yer alıyor. Japonya'ya da yakın olduğu için Japon malı sağdan direksiyonlu otomobillerin en çok ithal edildiği yerlerden. Doğrusu otomobil gümrüklerinin artmasına karşı bir gösteri orta sınıfın (oto ticareti yapanların) tepkisi gibi görünse de krizden etkilenen herkes bu tepkiye katıldığı için Aralık ayında orada OMON kullanılmıştı. Şimdi çıkan haberlere göre, o zaman oradaki gösteriyi bastırmak için kullanılan OMON yerel OMON değilmiş, ta Moskova'dan gönderilmiş. Çünkü iktidar yerel polis ve OMON'a güvenmiyor. Yerel polis ve OMON halkın protestosuna sempati duyuyor. İşte burası çok önemli, çünkü Rusya'da yeni bir sosyalist devrim bence böyle olacak: ordu, polis ve OMON halka karşı kullanılamaz hale gelecek, çünkü gösteriler tek bir yerde olmayacak. İşte o zaman hırsız oligarklar çetesi polisin, askerin, kapılarında besledikleri binlerce özel güvenlikçinin onlar için kendilerini tehlikeye atmayacağını da öğrenecek.