Şu ana kadar olan deneyimimiz Sırbistan’dan emperyalist paylaşım savaşının fay hatlarından bir tanesinin çok daha diri olarak geçeceğini söylüyor.
Eyvah, Sırbistan’da lityum bulundu!
Erhan Nalçacı
Önce “eyvah”ı izah etmek gerekir.
Türkiye emekçilerinin başka bir ülkenin emekçileri ile rekabeti söz konusu olmaz, Sırbistan sermayesi ile değil elbette ama emekçileri ile sadece dayanışmamız söz konusu. Öyle bir hayıflanma “eyvah”ı değil yani.
Ancak görece küçük bir ekonomiye sahip bir ülkede stratejik bir hammadde bulunsa veya stratejik bir ulaşım yolu buradan geçse başı belaya girmiş demektir. Emperyalist devletlerin dikkati bütün kötücül özellikleri ile bu ülkeye çevrilecek, emperyalist rekabetin basıncı altında kalacaktır.
Lityumun maden olarak çıkarılması ve işlenmesinin neden günümüzde emperyalist rekabetin temel meselelerinden biri haline geldiğini kısa bir süre önce burada incelemiştik.
Çok kısaca; elektrikli araba üretiminin hızla arttığını, bir beş yıla kadar arabaların %60’ının elektrikli olacağını ve elektrikli araçlarda kullanılan pillerin ana maddesi olan lityumun tekellerin rekabet unsuru olarak sivrildiğini belirtmiştik.
Dünya lityum rezervlerinin önemli bir kısmının bulunduğu Bolivya’da 2019’da ve bu yılın haziran ayında iki kez darbe yaşandı. Her iki darbe esnasında elektrikli araba üreticisi Tesla’nın hisse senetleri tavan yaptı.
Kendini tekelci sermayenin üyelerine göre daha entelektüel ve marjinal gösterme konusunda başarılı olan Tesla’nın sahibi Elon Musk bu konuda fena deşifre olmuştu. Madenleri kamulaştıran Bolivya hükümetine karşı askeri darbe konusunda “İstediğimize darbe yaparız, aşın bunları” deyişi tarihe kazındı.
Gelelim Sırbistan’a.
Yugoslavya’nın nasıl emperyalizmin tuzağına düşürülerek parçalandığını ve Sırbistan’ın 1999’da hunharca bir NATO saldırısı altında kaldığına burada değinmeyeceğiz.
Sırbistan’ın Lozniçe ilçesinde 2004 yılında Rio Tinto tekeli tarafından geniş lityum yatakları keşfedildi, ancak halen madenin işletilmesine geçilmedi.
Rio Tinto tekeli Batı emperyalizminin başlıca maden tekelidir ve Rothshild ailesi tarafından kontrol edilmektedir. Türkiye’de bor madenindedir bir eli, diğer eli dünyanın birçok ülkesinde emperyalist rekabetin konu olduğu kritik madenlerde. Çok sayıda çevre sabıkasıyla anılan bu tekel doğal olarak emperyalist paylaşım savaşının öznelerinden biridir ve 2022’de Rusya ile bütün ticari ilişkilerini keserek ambargoya katılmıştır. Günümüz emperyalizmini daha iyi anlamak için ileride Rio Tinto’nun hikayesini incelemek gerekiyor.
Bilindiği gibi, Almanya Yugoslavya’nın parçalanmasında çok kritik ve alçakça bir rol oynadı. Ancak sermayenin ilkesizliği hafıza kaybına neden olur. Sırbistan Cumhurbaşkanı Vucic, geçen ay içinde Almanya Başbakanı Scholz ile Belgrad'da bir araya gelerek ham madde, elektrikli araçlar ve batarya üretimi konusunda stratejik mutabakat zaptı anlaşması imzaladı.
Anlaşmaya Mercedes-Benz otomotiv tekelinin katkısı olduğu söyleniyor. Kısacası lityum madeni 6 milyar avroluk sermaye ihracatı ile iki yıl içinde açılacak ve işlenen lityum Alman tekellerinin ürettiği elektrikli arabalarda kullanılacak.
Sholz ayrıca anlaşma esnasında Avrupa’da AB ve NATO üyesi olmayan nadir devletlerden biri olan Sırbistan’a AB’ye dahil olması için de göz kırptı.
Ancak Sırbistan’ın müttefikleri Rusya ve Çin. Özellikle Çin Sırbistan’ın en büyük yatırımcısı ve dış ticarette Almanya’dan sonra ikinci ortağı haline geldi. Sırbistan’ın BRICS’e katılma olasılığı çok yüksek görülüyor.
Bütün arka planı yakalamak için daha fazla araştırma yapmak gerekiyor, tüm verilere muhtemelen açık kaynaklardan ulaşmak da çok zor. Ancak şu ana kadar olan deneyimimiz Sırbistan’dan emperyalist paylaşım savaşının fay hatlarından bir tanesinin çok daha diri olarak geçeceğini söylüyor.
Nitekim Rusya Sırbistan devletine bir darbe hazırlığı uyarısı yaptı. Hangi verilere dayandığını bilmiyoruz ama belli ki kazan kaynıyor.
Bu arada Belgrad çevrecilerin büyük gösterilerine sahne oldu. Hatırı sayılır kalabalıklar lityum madenciliğini çevreye vereceği büyük zarar nedeniyle protesto ediyorlar.
Kendi pozisyonumuzu hatırlatıp bitirelim yazıyı. Sırbistan işçi sınıfı ile dayanışmamızı geliştirirken burada yakın gelecekte neler olacağına gözümüzü dikeceğiz.
Çevre duyarlılığına gelince, sosyalist kuruluş özellikle doğa ve halk sağlığına çok özel bir anlam yükleyecek. Yönetime katılan geniş emekçi kitleleri halkın refahı için yeni üretim alanlarının açılmasıyla çevrenin korunmasını denge içinde ele alacaklar.
Ancak sosyalizm bugünkü çevre felaketini hazırlayan kapitalizme göre milyonlarca kere çevrenin korunması konusunda avantajlı olacak, çünkü petrol kullanılan araba yerine elektrikli arabanın asıl mesele olmadığının, yaşam tarzı değişikliğinin esas olduğunun çok iyi farkındayız.