Çaresiz AKP çubuğu ABD’ye büküyor, ABD halkı sosyalizme!

Korkunç bir hafta geçirdik.

Türkiye sermayesinin ve özelinde AKP’li yılların belirlediği bir kulvarın bilançosuyla karşılaştık.

Türkiye sermayesinin askeri güce dayanarak kendine hegemonya alanları açabileceği düşüncesi duvara tosladı. Onca gencimiz yabancı topraklarda kısıldıkları yerde öldüler.

Ve bu olaya yol açan kafa değişmiyor. Emperyalist dengelere oynayarak yeni arayışlarla maceraya devam etmek istiyorlar.

Hükümet sözcüleri “uluslararası toplumu” İdlib’e müdahaleye çağırdı.

Nedir “uluslararası toplum”?

ABD emperyalizminin başını çektiği, dünya halklarına tarifsiz acılar yaşatmış, batı emperyalizminden başka bir şey değil.

Sıkışınca çubuk hızlıca ABD’ye doğru büküldü.

Ama günümüzde emperyalist hegemonya krizinde taraf tutmanın, hele ABD yanlısı olmanın bir felakete yol açabileceğini herkes seziyor. Perşembe akşamı karşımıza çıkan tablo olası felaketlerin küçük bir uyarısı olarak kabul edilmeli.

Denize düşen yılana sarılırmış misali, AKP’nin ABD’ye yanaşmasının nereye varacağını göreceğiz. Öte yandan ABD halkı başka bir arayış içinde. Eğer Türkiye sermaye sınıfı için politika yapanlar ABD’yi her an maceradan dönülüp sığınılacak güvenli bir koy olarak görüyorlarsa yanılıyorlar.

Bazı veriler açısından ABD’nin haline bakalım:

Aşağıdaki grafik, 2019 Nisan’ında ABD’de 2024 erişkin kişiyle yapılan anketin sonucunu özetliyor.

İnsanlara sosyalist bir ülkede mi, yoksa kapitalist bir ülkede mi yaşamak istersiniz diye sormuşlar.

Anketi yanıtlayanların %40’ı sosyalist bir ülkede yaşamak istediklerini söylemiş. 

Ayrıca bir cinsiyet farkı ortaya çıkmış, bu oran kadınlarda %50’ye yaklaşıyor. Belki daha yoksul olduklarından, belki daha çok sömürüldüklerinden, belki topluma karşı kendilerini daha sorumlu hissettiklerinden, buna ilişkin ek bir bilgi yok.

Ama Fransız Devrimi’nden bu yana kadınların toplumsal devrimlerde oynadığı rol artıyor, anket sonucunu bu genel içinde değerlendirebiliriz.

Peki, ne oldu da, anti-komünizmin kalesi olan ABD’de böylesi kuvvetli bir sosyalizm özlemi doğdu?

Bunun çok yönlü yanıtları var muhakkak. Aşağıdaki grafik bir ölçüde sosyalizme yönelimi açıklıyor. Başka bir deyiş ile ABD’de sosyalizmin kaçınılmazlığını da ortaya koyuyor.

Grafik bize en fazla servete sahip olan nüfusun %1 ile en alttaki %90’ının yıllar içinde servet paylarının değişimini gösteriyor. 1990’lara kadar aradaki fark daha ılımlıyken sonra birdenbire açı artıyor.

Kendini orta tabaka sanan ve yüksek tüketim alışkanlıklarına sahip işçi sınıfının üst tabakalarının nasıl çöktüğü hissediliyor. Öte yandan sermayenin emek düşmanı politikalardan nasıl semirdiği, servetin küçük bir azınlığın eline nasıl geçtiği de anlaşılıyor. 


 

Grafikte gözlenen ABD’deki sınıflar arasındaki giderek artan dev uçurumun başka sonuçları da olmalı.

Hızlıca bakınca hemen buluyorsunuz. Örneğin, ABD’de ortalama beklenen ömrün azalması gibi. İntiharlar, alkol ve uyuşturucu bağımlılığına bağlı ölümler acı bir çaresizliği yansıtıyor.

Gençler bir önceki nesil gibi yaşayamayacaklarını fark ediyorlar. Düşük ücretler, işsizlik, kalitesiz işler…

Korkunç bir rakam var:

2017-18 okul döneminde 1,5 milyon çocuk evsizliğin ne demek olduğuyla karşılaşmış.

Bütün bunlar sosyalizm özleminin temellerini ortaya koyuyor.

Ama sosyalizm özlemi yaşayanların hâlâ düzen tarafından yönlendirilme şansı var. 2020 Kasım’ında tamamlanacak ABD Başkanlık seçimlerinde Demokrat Parti’den Bernie Sanders sosyalizm düşü olan emekçileri düzene kapsamak için ileri sürülmüş bir aday.

Diğer yandan işçi sınıfının bağımsız adayları ortaya çıkıyor ve örgütlülüğü büyüyor.

İlk büyük toplumsal meşruiyet krizinde bambaşka bir ABD karşımıza çıkabilir.

ABD’yi kendine güvenli koy olarak gören Türkiye sermaye sınıfına duyurulur. 

Dileriz yatacak yeriniz olmaz.