Zoon Academicon: Sürüsünü Arayan Koyun Denemesi

A.

Sıcak bir yaz günü birbirine sokulan koyun sürüsü sıcağı nereden bilir? Sürüden mi havadan mı?

B.

Bilme bir tür unutuşun ayak sesinde geliyorsa bizlere unutmak ve bilmek arasındaki bağlantıyı yeniden sorgulamakta fayda var. Biz bilirken bildiğimiz bilmediğimizden kuruluyor. Peki ya bilmediğimiz nereden? Bildiğimizden mi bilmediğimizden mi? Bilmek mi daha güvenli bilmemek mi? Yoksa biliyor gibi yapmak mı?

Sürüye sorsak bu soruyu, sürü yanıtı nereden bilecek? Diyelim ki bildi. Bildiği bildiğinden mi bilmediğinden mi?

Ya da, sürü her şeyi bilir mi? Kim iyi kim kötü? Hangi kılıçtır elinde iyiyle kötüyü ortadan ikiye ayıracak ve kötüyü kurda kuşa yem yapacak?
Bunu sürü bilir!

Ama gücü bildiğini bilmemesindedir. Çünkü kolektif biliş ancak bilmeyenlerin toplamında yükselir.

Sürü herşeyi bilir. Bilmediğini de bilir. Çünkü sürüdür. Odur yöneten ve yönetilen. Ezilen, aciz içerisinde olan ama acı veren. Hakim ve kurtaran ve kurtarırken arındıran.

Önünüzde imkan varken kendinize bir sürü bulunuz. Zemzem suyudur çünkü, kutsal ve kutsanan. Öncesiz ve sonrasız. Önemsiz ama önemsenen.

C.

Her duruş kendi pozundan menkul bir sürüye çıkar. Dururken nerede durduğumuzu biz mi belirleriz sürü mü? Peki ya bizim değil de sürünün nerede durduğu önem kazanıyorsa biz neredeyizdir? Kendi gerçekliğini bir poz olarak sürüden alan koyun hangi koyundur?

Poz sürüdür. Sıradanlığı saklar. Her sürü kendisini pozda arar. Bu kendisini gerçekten aramamanın en kolay yoludur. Arayacak bir şeyi olmayanlara mahsus bir arama tarzı...

Sıradanlıktan başka sermayesi olmayanlar, varmış gibi yapar. Zoon Academicon bir poz, bir duruş, bir bakış şeklinde var olur.

D.

Sürünün bekası için ölüme hazırdır sürü üyesi, ama hep yaşamak ister. İktidara karşıdır, ama hep iktidar olduğunu iddia eder. Çünkü en büyük iktidarın iktidarsızlık olduğunu, en büyük gücün kifayetsizlikten geldiğini bilir. Biri biraz öne çıksa sürüde, sürünün hizası bozulur. O nedenle uçlarda olmamak lazımdır.

Sürü dengedir. Dengede durmak, öylece durmakla birdir. Ama ilerlemenin dengeden geldiğine inanan sürü ilerlediğine de inanır. Çünkü sürü daireseldir. Kendi içine dönüktür. Dünyayı kendisi sanır. Kendisi döndükçe dünya döner, dünya dönerse başı... Kendi dışındaki hareketi algılamamak üzerine kodlamıştır kendisini çünkü hareketin kendisi olduğuna inanır.

E.

Dışarıda bir dünya var mıdır? Sürü için bu soru anlamsızdır. Çünkü dışarısı yoktur. Doğum ve ölüm, kavga ve barış, hiddet ve nefret hep sürüde yaşanır.

İktidar sürüdür. Sürü çekim alanıdır.

Sürü sizi görürse varsınız. Görmezse yoksunuz. Kendinizi sürüye gösteriniz. Kendinizi sürüye ispat ediniz. ONAYLANINIZ!

F.

Zavallı sürü! Kendisini pek önemli sanır. Oysa hiç de önemli değildir. Birbirine sokulan koyunların yaydığı ısıdan ve pis kokudan ibaret zavallı bütünlük parçalı bütünlük. Evlere şenlik kahkahaların yankılandığı otlaklarda kendini çılgın sanan koyunların sıradanlığı. Zavallı sıradanlığı. Köy aristokrasisi...

G.

Sürü zavallılardan oluşur. Her zavallı denge, dairesellik ve sahte hareket üçgeninde kendi zavallılığını unutur. Sürü unutmak üzerine kurulmuştur. Birbirine yaslanır. Birbirinin sahibidir. Ama üyelerin hepsi sahip olunamayacak kadar kimliksizdir de aynı zamanda. Kimlikleri sürü verir. Ya da sürü renk arar ve bulur. Her renk renksizliktir çünkü sahtedir, boyalıdır, taklittir.

Sürü gerçeği kabul etmez çünkü her gerçek kendi sahteliğine karşı en büyük tehdittir. Sürü kifayetsiz muhterisler sürüsüdür.
H.

Sürüde durmakla sürünün durduğu yerde durmak arasında bir fark var mıdır? Sürü hareketli ise --ki sürü kendi hareketinin farkında da değildir-- sürünün durduğu yerde duranın hali nice olur kişi hareketliyse nice? Sürünün hareketi bir tür dalga etkisi mi yaratır? Önüne gelen koyunu da içine mi çeker, dışına mı atar? Bu durumda eyleyen dalga mıdır koyun mu? Peki önüne gelen koyun sürüye ait olmak istemezse koyun nice olur? Bu durumda eyleyen koyun mudur, sürü müdür? Durup durduk yerde koyun sürüye tos vurursa, eyleyen koyun mudur, sürü mü? Peki bu yazıyı yazara yazdıran sürü bakımından düşünsek, eyleyen yazar mı, sürü mü? Bu sorunun yanıtını siz verin. Sonra da verdiğiniz yanıtın üstüne “ben bir sürü üyesi miyim” diye sorun. Yanıtınız “evet” ise kendinize başka soru sormayın....
I.

Sürü ayak sürümektir. Çünkü ayak sürüme sürünün özüdür. Koşsa sürü, sürü olmaz.

Ayak sürüyen gecikmeye tutunur. Gecikme geç kalmak değildir. Sürü geç kalmaz. Tam zamanındadır. Hep geciken bir ritmi tam zamanında vurmak sanki ritmi doğru vuruyormuş izlenimi yaratabilir. Hep sonradan takip etmek, takip eden imgesini güçlendirmek için birebirdir. Sürü hep gecikmeli takip eder. Ama ana ritmin kendisi olduğunu iddia eder. Gerçek ritmi değersizleştirir. Ritmi geciktirme, değersizleştirmenin ön koşuludur. Sürü her şarkıya katılır. Ama gecikmeli. “Katıldın mı”, -evet katıldım. “Her şarkıya mı”, -evet her şarkıya. “Peki şarkıya ne kattın”, -gecikmiş ritm. “Peki bunun ne anlamı var”, -şarkının gerçek anlamı bu.

Sürü iddia eder. Olduğunu da iddia eder, olmadığını da. Ne söylediğin değil ne kadar çok iddia ettiğin önemlidir. Olmamışı olmuş gibi göstermek, iddia etmek sürünün eylem biçimidir. Katmaz, katılmaz. Katıldığını iddia eder. Susar, konuştuğunu iddia eder. Önemli olan yapılan değil, takınılan tavırdır. İddia tavırdır.

J.

Sürü kışladır.
Kışla savaşa hazırlar. Savaş için toplanma ve eğitim alanıdır. Barış zamanı savaş unutulur. Kışla neye hazırlar, unutulur. Savaşı anlamlı kılan savaştır. Kışla savaşa kendiliğinden bir anlam katmaz. Ama savaş kışlaya katar. Kışla barışa da bir anlam katmaz.
Kendine anlam katmak için sürü hep savaş ister. Çünkü kendisi anlamsızdır. Sorunlardan hoşlanır. Çünkü bir araya gelme, ancak o zaman bir anlam kazanır. Aslında kendi birliği anlamsızdır.
Sorun, çoğullukta çözülürmüş gibi yapılır. Oysa sürü çoğulluk bile değildir. (Üstelik sorun da hiç çözülmez.)

Kışla savaşla anlam kazanır. Her sorunda sürü hazır ve nazırdır. Sürü sadece o zaman kendisini anlamlı hisseder. Üstelik o kadar anlamlı hisseder ki savaşı ve barışı kendisinin sanır.

Sürünün savaşta görevi, zaferi anlamsızlaştırmaktır. Kendi boşluğunu savaşa yansıtır. Savaşı da anlamsızlaştırır.

Ama gerçek anlamın kendisi olduğunu iddia eder.

K.

Sürü düştür. Ayıkken düş görmektir. Ama hep ayık ve uyanıktır da sürü... Düşte uyanmak denen şey bu olsa gerektir.

Düş sürüyü düşürür. Düşülen yer boşluktur. Sürü de boşluktur. İki boşluk bir dolu eder mi? Sürürken sürdüren düşerken düşüren yoktur. Sadece düşme vardır. Düşe düşme.

Yani bir tür afyondur sürü. Sürü çok olduğunu sanan bir azdır.

Azken çokluk çokken azlıktan iyidir... Sürüsünü arayan koyun hiçliktir.

[email protected]