Şııışşşt! Aman Ha Kapitalizmi Uyandırmayın!

Gidin Okşayın, Gülümseyin Uyanmasın

Kapitalizmin özü şizofrenidir. Hayal dünyasında yaşar! Gerçekle hayal o evrende birbirine karışır ne gerçektir o, ne değil. Herşeyi kendi şizofren aklı içerisinde belirsizleştirir! Şizofreni, insan aklının olmayanı oldurduğu bir evren yaratması çabasıdır Napolyonlar, Kral Lear'lar, Sultan Süleymanlar! Olmayanı oldurarak, olduğu şeyi gizler. Gariban hayatlar bu düş-gerçek yaşam içerisinde ortadan yarılır! Kaptalizmin aklı da öyle! Hollywoodlar, Bollywoodlar, Yeşilçamlar, eğlence merkezleri, zenginlik düşleri, sayısallar, 9 çekiliş cepte milyarlar, kumarhaneler, Disneylandlar, Las Vegaslar... Gariban hayatlarımızı gizler! İşsizlik, aile içi geçimsizlik, cinnet hali, gecekondular, pislik, fakirlik vb. bu düşlerin içerisinde görünmez kılınır.

En çok rasyonel olduğunu iddia eder Kapitalizm değildir! Verimlilik temelinde, kaynakların etkin kullanımı amacıyla hareket ettiğini iddia eder dünyanın nasıl yaşanılmaz bir yere çevirildiği, kaynakların tek tek tüketildiği, güzelim havanın solunmaz, suyun içilmez hale getirildiği, sonra da solunabilir havanın, içilebilir suyun pazarlanabilir bir metaya dönüştürüldüğü aşikar! Ama hep tersini iddia eder! Çünkü kendi sıkıcı, karanlık, mafyatik, erdemsiz özüne kendisinin bile tahammül edemediği bir ucubedir Kapitalizm. Bir Frankenştayn'dır! Zoraki yaşama döndürülmüş bir kadavra yığını! Kötü olan herşeyin bileşkesinden iyiye ulaşma çabası! Kötünün bileşkesinin iyide hayat bulabileceği hayali! Yalanla ve hileyle kurulmuş bir dünyada "yaratıcılık" arar Kapitalizm! Ama ne yaratıcıdır, ne de rasyonel! Yıkıcı ve irrasyoneldir özü!

Kriz kapıya dayanınca bizim zavallı bürokratlarımız ve onların verdiği tekmille hareket eden başbakanımız ve hatta gazete ve televizyonlarımızın birbirinden 'zeki' ve 'erdemli' yazar çizer takımı, kapitalizmin yıkıcı ruhunu ürkütmeme kararı almış durumdalar! "Bize kriz uğramadı kiii! Teğet geçti!" Tekmil devlet erkanı bir olup şizofreniye düşüyorlar! Ağız birliği etmişçesine 'yokmuş gibi yaparlarsa olmayacağına' inanıyorlar. Hani çocukken bir büyük abi bizi dövdüğünde "acımadı kii, acımadı kiii" diye hem kendimize hem de karşımızdakine yediğimiz şamarın acısını unutturmaya, yokmuş gibi yapmaya çalışırdık ya! Devlet erkanı ve birbirinden zeki medya mensubu 'büyük Türk entellektüellerimiz', abilerinin şamarını hiç yememiş gibi yapmaya, hem şamarı atanı hem de kendi akıllarını kuşkuya düşürmeye çalışıyorlar.

Ama bu şekilde eğitildiler, eden ne gelir. Akıllarına başka bir politika da gelmiyor. Gittiler Amerikalara, İngilterelere neo-klasik iktisadın ocağına, tekmil verip, saf tuttular, masterlar-doktoralar bitirdiler ve bir güzel ezberlediler 'ekonomi nedir', 'piyasalar kimdir', 'ekonomi ve piyasalar neyi sever, neden nefret eder'. Şimdi de ezberden devam ediyorlar: Piyasalara güven veriyorlar, güven ortamını tesis etmeye çalışıyorlar, "acımadı kiii, acımadı kiii" yapıyorlar. Ne yapacaklarını şaşırmış durumdalar. Ellerinden sadece kapitalizmin özüne dair birşey kaldı çünkü sadece: Şizofreni, yani yalana gerçekten inanırsan yalan olmayacağına dair bir sanı. 'Kriz yokmuş gibi yapıp ve gerçekten, can-ı gönülden olmadığına inanır ve inandırırsan, gerçekten olmaz' yarılması!!! Şimdi Tanrı'ya inanır gibi, Piyasalara inanıyorlar! Onun ruhundan besleniyorlar! Ey Piyasa Tanrım, bize krizsiz bol kârlı seneler ihsan eyle! Sana inandık, senin ışığınla yolumuzu aydınlattık! Bizi koru!