150 yıllık akademik birikimi ve 150 yılda oluşmuş akademik gelenek ve görenekleri olan BÜ’de, bu kayyım yönetimin icraatları, teröristlerin intihar saldırısını anımsatıyor.

Yine mi Boğaziçi Üniversitesi (BÜ) demeyin!

Evet, ne yazık ki, yine BÜ! 

Dünyada en çok tanınan Türk üniversitelerinden biri olan BÜ, her gün bir akademik gelenek ve göreneğinin kemirilmesiyle/ ayaklar altına alınmasıyla yok edilmeye çalışılıyor. Bu gerçeği görmeyen gözler görse de, duymayan kulaklar duysa da, bu kemirme büyük bir pervasızlıkla, cüretle ve cahil cesaretiyle sürdürülüyor. 

Bilindiği gibi BÜ, 2021 Ocak ayının ilk günlerinden bu yana başına örülmüş olan kayyım yönetimin pençesinde kıvranıyor. BÜ kayyımlarının marifetlerin en son 17 Haziran 2022 tarihinde bu sayfalarda özetlenmişti. O yazıda, Haziran 2022 başında, BÜ senatosu kararıyla kurulan ‘BÜ Bilgi Teknolojileri Kurulu’nun keyfi olarak kaldırılması sürecinde görevleri gereği yapmış oldukları bir iş nedeniyle dört kurul üyesinin, Sabah gazetesi tarafından ilgili birimi basmakla suçlandıklarına değinilmişti. Daha sonra kayyım yönetim, suçlanan 4 profesörü geçici olarak görevden uzaklaştırıp üniversiteye girmelerini yasaklamıştır. 

Kayyım yönetimin Haziran sonrasında gerçekleştirdiği, akademisyenlikle, BÜ ve üniversite değerleriyle bağdaşmayan keyfi uygulamaları şöyle özetlenebiliyor:

  • Sabah gazetesinin suçladığı dört profesörün eylemi konusunda açılan soruşturmada, Bilgi İşlem Merkezinde çalışan ve Bilgisayar Mühendisliği doktora öğrencisi olan kişi, “iddiaların aksine dört üyenin zorla evrak gaspı yapmayıp görevlerini yaptıkları” doğrultusunda ifade veriyor. Kayyım yönetim, “Sen misin bu ifadeyi veren” dercesine bu öğrenciyi, sözleşmesini feshedip işten atıyor. Bununla yetinmeyip öğrencinin üniversiteye girişini- doktora öğrenciliğini sürdürebilmesini de- engelliyor. 
  • Eğitim Fakültesindeki bir program için açılan Dr. Öğretim Üyesi kadrosuna, tüm jüri raporları, bölüm görüşü, dil jürisi raporu ve fakültenin kadrolu öğretim üyesi olan tüm Fakülte Yönetim Kurulu üyelerince oybirliği ile uygun bulunan aday alınmıyor. Kayyım yönetim bu aday yerine, yukarıda değinilen rapor ve görüşlerde bu kadro için yeterli bulunmayan bir kişiyi atıyor. Eğitim fakültesi akademisyenlerinin iradesi ve yıllardır üniversitede uygulanan atama süreci yok sayılıyor.
  • Yurtlar Komisyonu’nun ‘Fakülte, Enstitü ve Yüksekokullar tarafından önerilen’ üyelerden oluşması ilkesi kaldırılıp üye atama yetkisi kayyım rektöre bırakılıyor. 
  • Bilgisayar Mühendisliği Bölümü, bu yıl yurt dışından öğrenci alınmamasına karar veriyor. Kayyım yönetim 2 öğrenci alınacak diyor. İtiraz üzerine ilgili sınavın baraj notunu yüksek tutun dense de, bölümün 800 dediği baraj puanını kayyım yönetim 720 olarak ilan ediyor. 
  • Kayyım yönetim, okulun bazı mezunlarının mezun kartlarını, 'üniversitenin huzurunu bozma' gerekçesiyle(!), süresiz olarak iptal ediyor. Onların üniversiteye girişlerini de engelliyor. 
  • Prof. Dr. Melih Bulu’nun 2021 yılı başında kayyım rektör olarak atanmasına yönelik protesto eylemlerine katılan 52 öğrenci, BÜ çalışanlarını ‘Hürriyetten yoksun bırakma’ suçlamasıyla aylardır yargılanıyor. Bu konuda kayyım yönetimin ‘mağdur’ olarak mahkemeye bildirdiği rektörlük özel kalem müdürü, mahkemede verdiği ifadede, “Mağdur değilim. Buna rağmen şikayetçi olarak yazılmışım. Öğrenciler tarafından herhangi bir engelleme, hürriyetten yoksun kılma gibi bir durum olmadı. Kapıları kilitleyen bizim görevlilerimizdi, öğrenciler bir şey yapmadı” şeklinde ifade veriyor. Ne kayyım yönetim davadan vazgeçiyor ne de yargılamaya son veriliyor.
  • Kayyım yönetim, BÜ’nin emekli profesörlerinden Cevza Sevgen, Nüket Sirmen ve Yaman Barlas’ın BÜ’de ders vermesini de yasaklıyor. Üstelik kayyım yönetim, ders vermesi yasaklanan iki profesörün BÜ’nün yakın geçmişte ‘Emeritüs Profesör1’ unvanı verdiği kişiler olduğuna da aldırmıyor. 
  • Kayyım yönetim, ilgili bölüm istediği halde, yaklaşık 30 yıldır BÜ’de yarı zamanlı ders veren İstanbul Üniversitesi emekli profesörlerinden İzzettin Önder’in ders vermesini de yasaklıyor.  
  • Kayyım yönetim, keyfi olarak işine son verdiği ve yargı kararıyla görevine dönen Can Candan’ın görevine bir kez daha son veriyor. 
  • BÜ istemediği halde açılan BÜ Hukuk Fakültesi’ne kayyım dekan olarak atanan profesör, yukarıdan verilen bir talimatı yerine getirmediği ve AKP’li milletvekillerinin baskısına dayanamadığı için istifa ettiği iddia edilse de, sağlık sorunlarını gerekçe göstererek görevinden ayrılıyor. Kayyım rektör bu koltuğa kendisini vekaleten atıyor.
  • Atatürk İlkeleri ve İnkılapları Enstitüsü’nün seçimle göreve gelmiş müdürü, görev süresinin dolmasına 1,5 yıl varken, kayyım yönetim tarafından görevden alınıyor. 
  • Kayyım yönetim, BÜ’nün Mithat Alam Film Merkezi’nde görevli olan ve başarıyla hizmet veren iki kadını görevden alıp yerleşkeye girişlerine izin vermiyor. 

2015 genel seçimlerinde AKP’den milletvekili adayı olan hukuk fakültesi kayyım dekanı bile duruma dayanamayıp istifa ediyor. Laik ve bilimselliğe değer veren Boğaziçi Üniversitesi Mezunlar Derneği’ne (BÜMED) alternatif olarak kurulan ve yandaş bir kuruluş olan Boğaziçi Üniversiteliler Derneği'nin (BURA) bir üyesi, BÜ’ye yapılan “Uzun süredir devam eden, züccaciyeci dükkanına girmiş bir fil misali, çok köklü ve değerli bir eğitim kurumunu tarumar eden bu operasyonu mide bulandırıcı buluyorum ve olanları büyük bir endişeyle izliyorum” diyerek istifa ediyor. BÜ’nün içinden çıkmış olan kayyım rektör ve yardımcıları ise, her gün biraz daha akademisyenliğe, BÜ değerlerine, insanlığa, kendilerine, meslektaşlarına ve Türkiye toplumuna yabancılaşıyor. 

21. yüzyılda, laik, demokratik ve sosyal hukuk devletinde ve de henüz Afganistanlaşmamış bir ülkede, üstelik 150 yıllık akademik birikimi ve 150 yılda oluşmuş akademik gelenek ve görenekleri olan BÜ’de, bu kayyım yönetimin icraatları, teröristlerin intihar saldırısını anımsatıyor. Kayyım yönetim, hem BÜ’ye hem de kendine zarar veriyor.

Kayyım yönetim intihar saldırılarına devam ederken, BÜ’lü akademisyenler de, her iş günü saat 12:15'te rektörlük binasının önünde, “Kabul Etmiyoruz”, “Vazgeçmiyoruz”, “Özerk, Özgür, Demokratik Üniversite” yazan pankartlarla kayyım yönetimi protesto ediyor. Bu arada BÜ’deki intihar saldırıları karşısında, AKP’lilerle yandaşlarının ellerini ovuşturdukları biliniyorsa da, bilime, akademiye ve çağdaşlığa sahip çıkması beklenen kesimler ne yapıyor, bilinmiyor!

[email protected]