Eğitim Bakanı, 'Son yirmi yılda eğitimde devrim yapıldı' diyorsa, eğitim sisteminden sorumlu olanların bu durumdan rahatsız olmadıklarını ve de hatta bu durumu bilerek yarattıklarını görmek gerekiyor.

Ortaöğretim ve YKS!

Bilindiği gibi Yükseköğretim Kurumları Sınavı  (YKS), yükseköğretim kurumlarına girecek öğrencileri seçmek için kullanılıyor. Bu arada YKS, ortaöğretimin röntgenini de çekiyor, zayıf ve güçlü yanlarını, kısaca eğitim sisteminin ne işe yaradığını gösteriyor. 

YKS, Temel Yeterlik Testi (TYT), Alan Yeterlik Testi (ATY) ve Yabancı Dil Testi (YDT) gibi üç testten oluşuyor. YKS’ye başvuran herkesin TYT’ye, lisans programlarına başvuracakların da AYT’ye girmesi gerekiyor. YDT’ye de dil alanındaki lisans programlarına başvuracaklar giriyor. Bu yıl TYT’ye 3.234.318 aday başvurduğu halde 226 bini bu sınava girmemiş. AYT’ye başvuran 2.056.466 adaydan da 203 bini bu sınava girmemiş. 
 
TYT’ye giren 3.008.287 adayın 901.757’si, AYT’ye giren 1.852.678 adayın 707.612’si ve İngilizce testini alan 123.903 adayın 60.415’i bu yılın mezunlarından oluşmuş. Yeni mezunlarla tüm adayların alt testlerdeki doğru yanıt ortalamaları, Çizelge 1’de görüldüğü üzere fen alanlarında çok düşük olup sosyal bilimlerde ve bu çizelgede yer verilmeyen tarih ve coğrafya gibi testlerde de iç açıcı değil. 

Bu arada 3 milyon adaydan ancak biri, TYT'de tüm soruları doğru yanıtlamış. AYT’de sözelde, eşit ağırlıkta ve sayısalda tüm soruları doğru yanıtlayan ancak birer kişi çıkmış. Çok daha az adayın girdiği YDT'de ise 5 aday tüm soruları doğru yanıtlayabilmiş. Nitelikli liselerde okuyanların önemli bir bölümü bile YKS’de 400 puanın üstüne çıkamamış.

2021 YKS TYT’de 23.691 aday, bu yılki TYT’de ise 96.518 aday 130 puan bile alamamış-sıfır çekmiş. Dolayısıyla AYT’ye girmek için geçmişte uygulanan TYT barajının kaldırılması, sıfır çekenlerin sayısı ile AYT’ye girenlerin sayısını 300 bin kadar artırmanın dışında bir işe yaramamış.  

Geçmiş YKS’lerde yaşanan başarısızlığın bu yıl da devam ettiği, LGS ile YKS’nin başarısızlıkta birbiriyle yarıştığı görülüyor. 

LGS ilköğretim sisteminin ve YKS de ortaöğretim sisteminin sınıfta kaldığını gösteriyor. Bu durum uzun yıllardır devam ediyor. Bu arada öğrencilerin önemli bir bölümü öğrenim gördükleri derslerde başarısız olmaları yanında, zorunlu eğitimi bitirenlerin önemli bir bölümü de tutum ve davranışlarıyla sorun yaratıyor. Zorunlu eğitimi bitirenlerin sayısı artarken örneğin, 

  • Laik ve bilimsel dünya görüşü kazanamamış olanlar,
  • Tarikatlar ve üyeleri,
  • Toplumsal cinsiyet eşitliği karşıtlığı, cinsel suçlar, kadın cinayetleri, 
  • “Adalar Lozan Anlaşmasında verildi; camiler yakıldı; ekonomik sorunların nedeni muhalefettir” gibi gerçek dışı söylemlerde bulunanlarla bunlara inananlar  

istenmeyen sayılara ulaşıyor. 

Eğitim sistemimizde, 

  • İlköğretimi bitirenlerin ancak altıda bir kadarı “nitelikli lisede” okuyorsa;
  • “Nitelikli lise” denen liselerin önemli bir bölümü zaten nitelikli değilse;
  • Ortaöğretimde, imam hatip, meslek lisesi, genel eğitim veren lise, açıklise ve özel liselerde okuyan öğrencilerin bile bile farklı düzeylerde bilişsel, devinimsel ve duyuşsal gelişim göstermeleri benimseniyorsa;
  • Zaten 2017 müfredatıyla, öğrencilerin Cumhuriyet yurttaşı yerine geçmişe hayran kişiler olarak eğitilmesi hedeflenmişse;
  • Bilimsellikten ve nesnellikten uzak ders kitapları kullanılıyorsa;
  • Üstelik öğretmenlerin ve de özellikle okul yöneticilerinin önemli bir bölümü öğretmenliktense/ eğitimciliktense imam ya da siyaset adamı gibi davranıyorsa;
  •  Çocukların ufkunu, gönlünü ve gözünü açacak kuruluşlar yerine onları belli bir kalıbın içine sokmaya çalışan gerici kuruluşlarla protokoller imzalanıyorsa;

ve bu gerçeklere karşın eğitim bakanı Prof. Dr. Mahmut Özer, “Son yirmi yılda eğitimde devrim yapıldı” diyorsa, eğitim sisteminden sorumlu olanların bu durumdan rahatsız olmadıklarını ve de hatta bu durumu bilerek yarattıklarını görmek gerekiyor.
 
[email protected]