LGS 2021’in en belirgin sonucu, diğer seçme sınavları gibi, eğitim sisteminde var olan olumsuzlukları yeniden üretmesi oluyor. Yoksul kaybediyor, varsıl kazanıyor. 

LGS sonuçları

LGS 2021’in en belirgin sonucu, diğer seçme sınavları gibi, eğitim sisteminde var olan olumsuzlukları yeniden üretmesi oluyor. Yoksul kaybediyor, varsıl kazanıyor. 

LGS 2021’deki genel başarının geçen yıla göre düştüğü görülüyor. Bu başarı kaybının bir boyutu, pandemi sürecinde bakanlığın sınıfta kalmasından kaynaklanıyor. Pandeminin neden olduğu puan kaybı, en çok EBA’ya ulaşım zorluğu yaşamış olan yoksulları vurmuş bulunuyor. Eğitim sistemi, açık liseyle, imam hatiplerle ve bir ölçüde de meslek liseleriyle yoksulların aleyhine yapılandırılmış olduğu gibi, pandemi sürecinin de yoksullar aleyhine işlediği görülüyor. 

Her zamanki gibi kendisinin başarılı olduğunun ayrımında olan öğrenciler genellikle fen ve Anadolu liseleri üzerinden tercih yapıp ilk üç tercihinden birine kayıt yaptırabiliyor. Başarı düştükçe tercih ettikleri okula girme olasılığı da düşüyor. LGS 2021’de özel ve resmi ortaokul mezunlarının imam hatip ortaokulu mezunlarına göre daha başarılı olduğu görülüyor. Bu durum bir okul türüne gidenlerin diğerlerinden daha üstün zekaya sahip olmalarından kaynaklanmıyor. Bu durum il merkeziyle aynı ilin taşradaki okulları arasında nitelik farkının bulunmasından kaynaklanıyor. Özel ve resmi ortaokullar ile imam hatip ortaokulları arasındaki nitelik farkından da kaynaklanıyor. Ailelerin varsıllık düzeyinden de kaynaklanıyor. Varsıl aile kolaylıkla özel desteklerle çocuğunun başarısını yükseltmesine yardımcı olabiliyor. Yıllardır LGS’de ve YKS’de (üniversiteye girişte) imam hatiplerin diğer okullardan daha başarısız olduğu da biliniyor. Bu durum geçmiş yılların tekrarı gibi olsa da, bakanlığın bu olumsuzlukları düzeltmek için bir adım atmadığı ve bu durumdan memnun olduğu görülüyor. Başarısız olduklarını bile bile imam hatip okullarının sayısını artırmak, öğrenciler arasındaki eşitsizliği artırmakla kalmıyor, bu okullarda öğrencilere çağdaş değerlerin aktarılmayıp 1400 yıl öncesi değerlerinin verilmeye çalışılması da eşitsizliği artırıyor. 

İmam hatip ortaokullarından mezun olanların yüzde 48’nin imam hatip liselerini seçmemesi, imam hatibi seçenlerin içinde de başka liseye gitme şansı bulamayanların çoğunlukta olması, bu okulların topluma dayatılan zorlama okullar olduğunu da gösteriyor.

Sınavla öğrenci alan Anadolu, fen, sosyal bilimler ile mesleki teknik liselere giren öğrencilerin büyük çoğunluğunu resmi ve özel ortaokul mezunları oluşturuyor. Daha iyi liseleri kazanma olanağı olmayan resmi ortaokul mezunlarının mecburen Anadolu imam hatip liselerini yeğlediği görülüyor. 

Sınavla öğrenci alan okullara yerleşen öğrencilerin yüzde 41,7’sinin ilk tercihi fen lisesi, yüzde 30’unun ilk tercihi Anadolu lisesini iken, yalnız yüzde 13’ünün ilk tercihi Anadolu imam hatip lisesi oluyor.  

Sınavsız liselere yerleşen öğrencilerin ancak yarısı, ilk tercih ettiği okula yerleşmiş bulunuyor. Bu durum da genelde sınavsız öğrenci alacak liselerin çoğunun imam hatip lisesi olmasından kaynaklanıyor. Yıllardır sınava girenlerin büyük çoğunluğu imam hatip dışındaki okullara girmek istiyor. Yine de bakanlık öğrencilerin önüne sınavsız girilen okul olarak da sınavla girilen okul olarak da imam hatipleri koyuyor. Öğrencinin bu eğilimine bakarak bakanlığın sınavlı/sınavsız girilecek okullar arasında imam hatip liselerini azaltması beklenirken tam tersini yapıyor. Bu durum bakanlığın esas amacının öğrenciyi ve veliyi memnun etmek olmadığını gösteriyor. 

Nesnel bir değerlendirme sistemi olmadığından ve de imam hatip ortaokulları AKP’nin gözde okulları olduğundan, okul başarı puanı bazı okullarda şişirilmiş puanlar olabiliyor. Dolayısıyla yerel yerleştirmede kullanılan okul başarı puanı uygulaması da çoğu kez eşitsizlik kaynağı oluyor. 

Bu eşitsizliklere üzülmek yetmezmiş gibi, yetkililerin toplumu kandırıcı söylemleri de insanı üzüyor. Öğrencilerin büyük çoğunluğu istemediği okulda okumak zorunda kalmış olsa da, örneğin bakan Z. Selçuk, “Öğrencilerimizin yüzde 93'ü ilk üç tercihinden birine yerleşerek 'liseye merhaba' diyor" diyerek toplumu yanıltmaya kalkıyor. Millî eğitim bakan yardımcısı Mahmut Özer de Selçuk’tan geri kalmıyor: LGS 2021 doğru yanıt ortalamaları düşmüş olsa da, “2021 yılı sonuçları 2020 yılına göre çok daha iyi bir şekilde neticelendi. …Aylar boyu süren yoğun çalışmaların meyveleri 2021 LGS sonuçlarında açık bir şekilde ortaya çıktı” diyebiliyor.  Öğrencilerin çoğunluğu istemediği okula girmiş olsa da, öğrencilerin ancak küçük bir bölümü-yüksek başarı gösterenler ilk tercihlerine girmiş olsalar da, “isteyen öğrenci istediği lise türüne yerleşebildi” diyebiliyor. Bu kelamlarda bulunanların prof. unvanlı olması ise üzüntünün katlanmasına neden oluyor.

İmam hatip ortaokulları Öğretim Birliği yasasına aykırı olduğu gibi, eğitimin evrensel anlamına da karşı okullar. Çünkü eğitimin temel amacı tüm öğrencilere yeteneklerine uygun gelişme olanağı sunmak iken, genellikle çocukların değil ailenin isteğiyle gidilen imam hatip ortaokulları, çocukları küçük yaşta ve kendi iradeleri dışında bir kalıbın içine sokuyor. 

İmam hatip zorlaması, parası olanı da ister istemez özel okula yönlendiriyor. 

Bakanlığın tüm gençlerin yararına olmayan ve onları kucaklamayan anlayış ve uygulamaları ‘Milli’ sıfatıyla uyuşmuyor.  

[email protected]