Yeni eğitim bakanımız (II)!

Bilindiği gibi AKP, iktidar olur-olmaz, Avrupa Birliği (AB) Müktesebatına uyum çerçevesine başlattığı piyasalaşma girişimlerini aynı zamanda gericileşme çabasıyla sürdürmüştür. Açıkladıkları 'Acil Eylem Plânı' ve kamu yönetimi reformu tasavvurları piyasalaşmayı ve gericileşmeyi yaygınlaştırmak içindir. AKP iktidarının ilk üç yılında eğitim bakanlığında olup bitenleri aşağıdaki gibi özetlemek mümkündür (bkz. AKP iktidarında eğitim, 2013, Ütopya Yayınevi):

  • Talim ve Terbiye Kurulu (TTK)’nda görevli 167 öğretmen ile 21 bürokrat, kurum dışına gönderilmiştir. İdari mahkeme bu kararı iptal etmiş olsa da, bakanlık bu yargı kararını uygulamamış ve ilgili kişilere tazminat ödemiştir.
  • Bakanlık, ilköğretimde okuyan tüm çocuklara bedava kitap dağıtımına başlamıştır. Ancak bedava dağıtılan 77 milyon kitap, devlet/bakanlık matbaasında basıldığında 82 bin liraya mal olacakken, 150 bin liraya özel sektöre ihale edilmiştir.
  • Bakanlık mensuplarının yurt dışında görevlendirilmesiyle ilişkili yönetmelikte yapılan değişiklikle, görevlendirilecek kişilerin son 3 yılda merkez ya da taşra örgütünde çalışmış olma koşulu kaldırılmıştır; Danıştay bu değişikliği iptal etmiştir.
  • Bakanlık, yönetici atama sürecinde mülakat yapılması ve öğretmenlerin ek ders ücretlerinin azaltılması kararını almış; fen-edebiyat fakültesi mezunlarına, YÖK’ün sorumluluk alanına giren öğretmenlik sertifikası vermeye kalkışmıştır. Bu kararlar da, Danıştay tarafından iptal edilmiştir.
  • Okullarda ilk kez Kutlu Doğum Haftasının kutlanmasına başlanmış ve bu kutlamalar 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı haftasına denk getirilmiştir.
  • Yatılı okul duvarlarına, Atatürk’ün gençliğe hitabesinin yanında,“Bismillah; Allah daima seninle birlikte; Rabbim seni çooook seviyorum; Allah daima beni görür, duyar; Dersime başlarken bismillah derim”  gibi dini sözler ile Hz. Muhammet’in “Veda Hutbesi”ni içeren yazıların asılmasına başlanmıştır.
  • Bakanlık, bir bölümü AB desteğiyle başlayan Temel Eğitime Destek Programı (TEDP); Temel Eğitim Projesi 2. Faz; Mesleki ve Teknik Eğitimin Modernizasyonu (MTEM) veOrtaöğretim Projesi; Mesleki Eğitim ve Öğretim Sisteminin Güçlendirilmesi Projesi (MEGEP) gibi yabancı projelerin kol gezdiği ve neredeyse her birimde bir yabancı uzmanın bulunduğu bir bakanlığa dönüşmüştür.
  • “Bize özgü” kandırmacasıyla, AB’nin dayattığı ilköğretim müfredatı, sağlıklı bir deneme ve irdeleme yapılmadan, alelacele yürürlüğe girmiştir.
  • TTK, yeni müfredata geçilmesi üzerine, 3 ay gibi kısabir sürede ve sonradan bazıları iptal edilen 84 ders kitabına onay vermiştir.
  • Zorunlu öğrenimi 9 yıla çıkarıp daha çok öğrencinin okullaşmasını sağlamak yerine, liseler 4 yıla çıkarılıp maddi nedenlerle üç yılda zorluk çekenlerin önüne bir engel daha konmuştur.
  • 8. sınıf öğrencisine, “ikinci dönem derslere devam etmese de, öğretmenler kurul kararı ile sınıf geçme” izni verilmiştir. Varlıklının dershaneye yoksulun da aileye katkı getirecek işlere yönelip eğitimden uzaklaşmasına kapısı açılmıştır.
  • Anadolu liselerinin hazırlık programı kaldırılmış; ancak, beş lisede bu uygulamaya devam edilerek bu okullara keyfi ayrıcalık tanınmıştır.
  • Özel liselerin, sınavla 2.613 öğrenci alacakları 2003 Haziranında, özel okul sınavına 15.024 ve devlet liseleri sınavına 614.137 öğrencinin başvurduğu bir dönemde, bakanlık sınavla seçeceği 10 bin yoksul öğrenciyi özel (ağırlıklı olarak cemaat) okullarında okutmaya kalkışmıştır. Bakanlığın bu yoldaki kararlarını Danıştay ve yasa değişikliğini ise Cumhurbaşkanı A. N. Sezer engellemiştir.
  • Bakanlık, 30 Haziran 2004 tarih ve 5204 sayılı yasayla öğretmenleri, “stajyer/ aday öğretmen”, sınavı geçen stajyere “uzman öğretmen” ve bir başka sınavı geçen uzman öğretmene de, “başöğretmen” unvanlı kariyer basamaklarına ayırıp bölen bir yasa çıkarmıştır Anayasa Mahkemesi (AYM), bu yasanın ilgili maddelerini Mayıs 2008’de iptal etmiştir.
  • İmam hatip mezunlarının üniversiteye geçişte katsayı engeline takılmamaları için 14 Aralık 2005 tarihinde Açıköğretim Lisesi Yönetmeliği’nde yapılan değişiklikleri, Danıştay 7 Şubat 2006’da iptal etmiştir. Bakanlığın Danıştay kararını yok sayıp 1 Mart 2006’da imam hatiplilere açıköğretim lisesine kayıt hakkı vermişse de, Danıştay, 27 Nisan 2006 günü bu uygulamayı da iptal etmiştir.
  • Bakanlık, sınavlara türbanla girmeyi serbest bırakmış, Danıştay bu uygulamayı Ocak 2007 iptal etmiştir.
  • Bakanlık, gerici Ensar Vakfı ile ilişkilerini ve çağdaş değerleri içermeyen “Değerler Eğitimi” projesini bu dönemde başlatmıştır.
  • Bakanlık, 20 Haziran 2003’te Kayseri’de 10 kişinin öldüğü kaçak Kuran kursu faciasını bile bile, Mayıs 2005’te bir yasa maddesiyle, yasaya aykırı eğitim kurumları (genellikle Kuran kursları) açanlara verilen hapis cezası yerine para cezasını getirilmiştir. 21 Temmuz 2005’te ilgili yönetmelikte değişiklik yaparak, Kuran kurslarını ve öğrenci yurtlarını denetlemekten vazgeçmiştir.
  • Bakan Çelik 26 Ocak 2006’da gerçekleşen özel okullar sempozyumunda, “Hiçbir dönemde hiçbir hükümet bizim olduğumuz kadar özel okullara sempatiyle bakmamıştır, destek olmamıştır, gereken önemi atfetmemiştir” açıklamasını yapmıştır.

Şunu da belirtmek gerekir: TTK, o yıllarda, 2014’te çıkarılan dershane yasasıyla bir danışma birimine dönüştürülmeden önce, bakanlığın kalbi, beyni ve vicdanı niteliğinde olan bir kurumdur; eğitim-öğretim süreçleriyle ilgili olan, müfredattan sınavlara ve ders kitaplarından yönetmeliklere kadar her konuda son kararı veren bir birimdir. 

AKP iktidarının ilk üç yılında yukarıda örneklenen piyasacı ve gerici değişimlerle dönüşümler olurken, günümüzün milli eğitim bakanı Z. Selçuk, TTK başkanıdır ve bir özel eğitim kurumu sahibidir. Yukarıda örneklenen olayların çoğunda, TTK’nin onayı vardır.

Peki! Bu durumda, AKP liderinin Z. Selçuk’u eğitim bakanlığa getirmesi şaşırtıcı mı?

[email protected]